Götür

2.4K 187 86
                                    

Dayanacak gücüm kalmamıştı.

Çok kan almışlardı.

"Kız nerede ölecek." diyen Miran ile Yekta, "Sorun yok, artık işimize de yaramaz." dedi.

"Pışt babalık." dedim, gülerek.

Bana baktığında "Cesedimi Prens Bars'a gönderirsiniz." dedim.

Beni umursamadan işine döndüğünde Miran'a baktım.

Haysiyetsiz.

Miran, "Ben içeri geçiyorum." diyerek başka bir odaya gittiğinde dudak büzdüm.

"Oğlunun çükü büyük."

Yekta beni umursamıyordu.

Daha fazla bir şey demeden arkama yaslandım.

Her an kendimden geçebilirdim.

Kendimi zor tutuyordum.

Bilincim kapanmaya hazırlanırken kapı aniden kırılarak açıldı.

Kraliyet askerleri, Amiral'in önderliğinde içeriye girdiğinde güldüm.

"Demiştim."

Amiral sinirle Yekta'nın yakasını yakalayıp onu duvara yapıştırırken "Senin görevine seneler önce son verilmedi mi lan?" diye bağırdı.

Gülümsedim.

Askerler evin diğer odalarına dağılırken Amiral sinirle Yekta'ya bir yumruk attı ve yanındaki askere onu teslim etti.

"Bu şerefsizi zindana atın. Onunla sonra görüşeceğim."

Amiral bana döndüğünde "Paslanmışsın, geç kaldın." dedim.

"Prenses Açelya'nın çenesinden kalkmak zor oldu." dediğinde gülümsedim.

Beni çözmeye başladığında fısıldayarak "Buradaki tüm aletleri ve kanlarımı o gizli geçitteki odaya götür ve kilitle o odayı. Çok tehlikeli bunlar. Özellikle kanlarımı sakla. Kraliyetten biri bile almasın." dedim.

Amiral beni onaylarken kapıda Prens Bars göründü.

"Beni bulmanız çok sürdü." dediğimde Prens Bars gülümseyerek "Ama yokluğunu fark etmek zor olmadı." dedi ve yanıma geldi.

"Nasıl?"

Zar zor konuşuyordum.

"Kimse bir yaramazlık çevirmedi çünkü." dediğinde gülümsedim.

"Beni buradan götür."

Prens Bars beni kucağına alırken Amiral'e baktım.

Bana gülümseyerek göz kırptığında rahatladım.

Buradaki eşyaları o koruyacaktı, eminim.

Belki de olmamalıydım.

İnsanlar her zaman bir başkasının kuyusunu kazmıyor mu zaten?"

Prens Bars beni apartmandan çıkardıktan sonra bizi bekleyen atlı arabaya beni dikkatle bindirdi.

Arabacı atları sürmeye başladığında Prens Bars'ın omzuna yattım.

"Biliyor musun? Benim babam oymuş." dedim, zorlanarak.

"Ne? O kaçık doktor baban mı?"

Güldüm.

"O namussuzu ben öldüreceğim. Bana söz ver." dedim.

"Söz veriyorum. Sana söz veriyorum intikamını alacaksın."

Gözümden yaş akarken "Miran konusunda haklıymışsın. O da Yekta'ya çalışıyormuş. Onun oğluymuş." dedim.

"Miran senin erkek kardeşin mi oluyor?" diye soran Prens Bars'ı başımla onayladım.

"Onun da benim gibi güçleri var Bars. Bu dünyada sadece ikimizin var ve onun amelleri çok başka. Eğer öldürmezsek büyük bir tehdit olacaklar."

Prens Bars saçlarımdan öptükten sonra "Zorlama kendini. Kendine zarar vereceksin." dedi.

"Su, istiyorum."

Prens Bars direkt bana cam bir şişeden su içirirken kendimi çok halsiz hissediyordum.

"Dayan güzelim, az kaldı. Seni hemen doktorlara göstereceğim."

Onu başımla onayladım ve elini tuttum.

Eli sıcak gelmişti.

Gözlerim kapanırken Prens Bars'ı yanımda hissetmek beni mutlu etmişti.

Gözlerim tamamen kapandığında artık onu hissedemiyordum.

Gözlerimi açtığımda ise şifahanedeydim.

Birçok doktor ve hemşire bana bakıyordu.

Gözüm Prens Bars'ı arıyordu.

Başımda dikilirken durduğunu gördüğümde gülümsedim.

"Benden ayrılamadın mı?"

"Şükürler olsun! Kendine geldin."

"Tabii ki geleceğim. Daha çok işim var." dediğimde gülümsedi.

Doktorlar beni muayene ettikten sonra neler yapmam gerektiğini uzun uzun anlatmıştı.

Prens Bars, "Teşekkürler doktor, şimdi çıkabilirsiniz." dediğinde herkes odadan çıktı.

"Belki fenalaşacağım, neden herkesi çıkartıyorsun?" diye sorduğumda Prens Bars güldü ve yanıma uzandı.

"Sana bir şey olacak diye çok korktum. Beni böyle korkutup durma."

"Bilerek bir şey yapmıyorum."

Dudaklarıma bir öpücük bıraktı ve "Bu gece buradayız." dedi.

"Peki Miran? O yakalandı mı?"

"Miran da mı oradaydı?" diye sorduğunda küfrettim.

"Korkup kaçmış olmalı. Ödlek herif."

"Şimdi bunu düşünme, sadece uyu. Güneş doğduğunda bunları düşünürüz." dedi.

Onu onayladım ve gözlerimi yumdum.

Prens Bars saçlarımı okşarken kulağıma "İyi uykular." diye fısıldadı.

"Sana da iyi uykular Prens."

Mahkumun ZehriDonde viven las historias. Descúbrelo ahora