İsterim

2.3K 198 117
                                    

Amiral ile gizli odada otururken benden alınan kanlara baktım. 

"Bunları ne yapacağız?" diye sordum.

Hiçbir fikrim yoktu.

"Bilmiyorum. Sadece şimdilik burada saklayalım. İşimize yaramazsa dikkatle imha ederiz."

Amiral'e baktım.

Çok durgun görünüyordu.

"İyi misin sen?"

"Açelya sen Karanlık Orman'a gittiğinde nişan attı."

Üzülmemiştim ama Amiral'e "Senin adına üzüldüm." dedim.

"Üzülmediğini biliyorum."

"Prenses Açelya'dan daha iyilerini hak ediyorsun. Hem sevmiyordun da, kurtulmuş oldun."

"Kral Tan'a bu sabah karşı çıktım. Muhtemelen beni görev adı altında buradan uzak bir bölgeye atayacak."

"Kız kardeşin?" dedim, sorarcasına.

"Onu gittiğim yere götüremem. Burada eğitim görüyor."

"Şimdi anlaşıldı senin bu halin."

Gülümsedi.

"Daha Belinay'a hiçbir şey söyleyemedim."

"Sırrın bende güvende." dediğimde güldü.

"Sende mi?"

"Alt tarafı bir suçluyum. Güvenilmez değil."

"Tabii." diyerek beni geçiştirdiğinde surat astım. 

"Şimdi buradan çıkalım. Turnuva saati yaklaştı."

"Emredersiniz."

Birlikte dışarı çıktığımızda Amiral, "Turnuvada toplamda iki kişi seçeceksin." dedi.

"En sona Miran'ı bırakacağım."

"Miran çok güçlü. Ona zehrin de işlemiyor. Tehlikeli olur. Seni öldürmek isteyecektir."

"Ben de onu öldürmek istiyorum."

"Eğer kaybedeceğini ve seni öldüreceğini hissedersen bana işaret ver." dediğinde kaşlarımı çatarak ona baktım.

"Ne demek istiyorsun?"

"Seni oradan çıkarmanın bir yolunu bulurum."

"Bana ne zamandır yardım ediyorsun?"

Cevap vermedi.

"Senin için analiz ettim. Kas gücü olarak en güçsüz kişi Ilgaz. Onu seç."

"Ne? Bu beni güçsüz gösterir. Kesinlikle olmaz."

"Ilgaz da çok güçlü. Sonuçta seçilen askerlerden biri."

"O zaman oradaki en güçlüyü seçeceğim."

"Onu direkt zehirlersen hile var sanılır."

Derin bir nefes verdim.

"O zaman öncesinde oyalanırım."

Benimle başa çıkamayacağını anlamıştı.

"Dikkatli ol."

"Olurum."

"Gitmeden..."

Cebinden bir toka çıkardı ve "Şu saçların önüne gelirken zorlanırsın." dedi.

"Saçımın önde olmasını seviyorum." dememe rağmen saçlarımı toplamaya başladığında ona baktım.

"Birinin yüzümü görmek isteyeceğini sanmıyorum."

"Senin güzelliğin birisi için değil, kendin için. Sen daha rahat et diye."

Bir şey diyemedim.

Yüzümdeki yaraya hiçbir şey dememişti.

"Hadi git. Askerler arenaya giriyor. Geç kalma."

Gülümsedim.

"Tamam, görüşürüz."

"Görüşürüz."

Arenaya doğru yürürken Amiral, "İlge!" diye seslendi.

Merakla ona baktım.

"Ben isterim!"

"Ne? Neyi?"

"Az önce birisinin görmesini isteyeceğini sanmadığını söylemiştin. Ben isterim!"

Bu da neydi?

Arenada aklım karışsın, kaybedeyim diye strateji miydi?

Utanmamı sağlamıştı.

"Yavşak!" 

Amiral dediğime kahkaha atarken arkamı döndüm ve arenaya doğru hızla yürüdüm.

Aptal Amiral.

Diğer askerlerin arasına katıldığımda Miran'ın gülerek bana baktığını gördüm.

Şerefsiz.

"Yara izini insanlara göstermeye karar vermişsin."

"Öyle oldu kardeşim. Beğenmedin mi yoksa?"

"Çok beğendim. Bugün yüzüne yeni yaralar eklendiğinde yara izin daha güzel duracak."

"Senin cesedinin yanında poz veririm."

"Beni gerçekten öldürebileceğini mi sanıyorsun?"

Araya giren bir asker, "Hepimizin aynı tarafta olduğunu unutuyorsunuz." dedi.

"Sen karışma, bu aile arası bir mesele." dediğimde herkes meraklanmıştı.

"Nasıl?"

"Miran beni siktikten sonra babalarımızın aynı, annelerimizin farklı olduğunu söyledi."

Hepsi Miran'a baktığında "Ensest bebek istedi herhalde." dedim.

"Kardeşini mi? Dostum iğrençsin lan."

Bu yorumu yapan kişiyle güldüm. 

"Onu böyle yetiştiren babamızı öldürdüm, merak etmeyin." dediğimde Miran, "Kapa çeneni artık." dedi.

"Sonuçta bugün öleceksin. Kimin seni nasıl tanıdığı önemli değil."

"Biliyor musun, sana bir şans verecektim ama bugün öldün." diyen Miran ile sırıttım.

"Seni babacığına kavuşturacağım." dediğimde "Kim kavuşacak göreceğiz." dedi.

Ona gülerken verilen işaretle sırayla arena sahasına girdik.

Tüm kraliyet, halk, askerler bizi izliyordu.

Sağlık görevlilerinin olduğu kenarda Amiral'i gördüğümde gülümsedim.

Bana en yakın durabilecek yerdeydi.

Bana değer veriyordu.

Kraliyet üyelerinin olduğu özel bölümde Prens Bars yerine oturmuş, beni izliyordu.

Önüme döndüm.

Turnuvayı başlatmak için bir adam konuşurken askerlere baktım.

En kalıplısını gördüğümde onu hafifçe dürttüm.

"İsmin ne?"

"Ata."

Bir şey demeden önüme döndüm.

Seçeceğim kişiyi bulmuştum.

Amiral'e döndüğümde anladığını fark ettim.

"Başarılar." diye ağzını oynattığında başımla ona teşekkür ettim.

Mahkumun ZehriWhere stories live. Discover now