Dayanılmaz

2.2K 164 156
                                    

Atlarını hazırlayan askerlerin yanına indiğimde bana temin edilen ata baktım.

Suratsızdı.

Başını okşamak istediğimde sanki benden iğrenir gibi baktı ve arkasını döndü.

"Bu atın nesi var?" diye sordum.

"O at için bozuk diyorlar. Koşması istenildiğinde yere oturur, yemek verildiğinde tuvaletini yapar." diyen asker ile ofladım.

"Bu atları Kral Tan temin etti. Pek söylenme hakkımız yok." diyen başka bir askerle "Bu atla ona yetişemediğimde ve geberdiğinde de benimle dalga geçer umarım." diye mırıldandım.

"Herkes hazır mı?" diye soran Amiral ile gülümseyerek ona baktım.

Askerler onu onaylarken heyecanla "Sen de mi geleceksin?" diye sordum.

"Hayır, ben saraydayım."

Bir asker, "Ama geleceğinizi söylemiştiniz." dediğinde Amiral sinirle ona baktı.

"Boran bir sorun mu var?" diye sordum.

"Boran değil, Amiral. Burada senin üstün olarak konuşuyorum."

Konuşacaktım ki buna izin vermeden "Beş dakika içinde hazırlanıp bahçeye çıkın. Yola çıkacaksınız." dedi.

Bir şey dememize izin vermeden yürümeye başladığında "Amiral!" diyerek arkasından koştum.

Bana bakmıyordu bile.

Kolundan tutup onu durdurdum ve önüne geçtim.

"Amiral bana neden böylesin?" 

"Neyim?"

"Soğuk."

"Değilim."

"Öylesin bir kere. Ben senin minik tavşancığın değil miyim? Neden sertsin?"

Bana bakmıyordu bile.

Ellerimi yanağına koydum ve bana bakmasını sağladım.

"Neden uzaklaştın benden?"

"İlge ben sana daha önce de söylemiştim. Ben eğlenip geçtiğin diğer adamlar gibi olmak istemiyorum."

"Öyle olsaydı arkandan gelmezdim, emin ol."

"İlge beni umutlandırdıktan sonra başka biriyle sevişemezsin."

Onu umutlandırmış mıydım?

Ne zaman?

"Sen beni mi kıskandın?"

"Evet, kıskandım."

Yumuşayarak yüzündeki ellerini indirdim ve usulca ellerini tuttum.

"Ama uzaklaşma. Moralim bozuluyor."

"Diğer erkeklerden farkım olmasını istediğimi söylemiştim. Seninle sadece zevk için yakınlaşmak istemediğimi, öylesine eğlendiğin biri olmak istemediğimi söylemiştim."

"Evet, söyledin ve sen benim için asla öylesine biri değilsin. Beni kaç kez kurtardın ve şu an yanımdasın. Sana değer veriyorum."

Tebessüm etti.

"Benim istediğim şey ikimizin de birbirine sadık olacağı bir ilişki yaşamak."

Sessizleştim.

Birine bağlanmak kesinlikle bana uygun değildi.

"İlge bana umut verip Prens Bars ile sevişmen belki senin için önemsiz ama bu beni kırıyor... Seni başkasıyla görmek istemiyorum ve gururuma da yediremiyorum. O bir prens, ben ise onun emrinde çalışan bir asker."

"Sakın rütbe olarak bakma olaya."

"Bakarım. Çünkü sen onunla olup benim kalbimi kırarken ben onun emirlerini yerine getiriyorum. Bu... Dayanılmaz. İsterdim ki ondan daha büyük bir rütbem olsun ve seni ondan alabilmek istiyorum."

"Boran."

"Efendim."

Sakinleşmesi ile elini okşadım.

"O yüksek rütbeye ihtiyacın yok."

"Nasıl?"

"Sen onu geçebilirsin. Emin ol."

Atları ve eşyaları çıkarmış askerlere baktım.

"Şimdi gitmem lazım. Gelmeyeceğine emin misin?"

Başıyla beni onayladı.

Hala kırgındı ama daha iyiydi.

"Geldiğimde konuşuruz."

"Tamam, ben de o sırada senin bulman gereken ama aramadığın o katile bakınayım."

Daha o mevzu da vardı.

"Tamam, teşekkürler."

"Sağ salim dön, olur mu?"

"Bakarız." dedim, gülerek.

Dediğime güldü ve saçlarımın üstüne bir öpücük kondurdu.

"Hadi git." dediğinde "Ama saçımı bağlamayacak mısın? At sürerken önüme mi gelsin?" diye sordum.

Emin olamayarak ceplerini yokladı.

"Yanımda toka yok ki." demesi ile cebimden toka çıkarıp ona uzattım.

"Neyse ki bende var."

"Deli." diyerek tokayı alıp saçımı bağlarken gülümsedim.

"Senin işini buraya gelmeden bitirmek isteyebilirler. Dikkatli ol."

"Merak etme, onlardan daha hızlıyım."

"Senin gücünden kesinlikle eminim. Sadece kaç kişi dener, bilmiyorum."

"Ben de hepsinin işini hallederim."

"Halledersin."

"Şimdi gidiyorum, beni özle."

Güldü.

"Özleyeceğim."

Yanağına bir öpücük kondurdum ve koşarak diğer askerlerin yanına gittim.

Kendi atıma binerken Amiral'ın bana baktığını hissediyordum.

Kendi kendime istemsizce güldüğümde elim yanağıma gitti.

Biraz ateşim çıkmıştı.

Askerlerin hepsi bana bakarken dayanamayarak "Ne oldu? Ne bakıyorsunuz?" diye sordu.

Hepsi önüne dönünce gülümseye devam ettim.

Mahkumun ZehriWhere stories live. Discover now