Huzur

2.1K 131 66
                                    

Batı yönünden girildiğinde görülen ilk ceviz ağacını gördüğümde derin bir nefes aldım.

Boran, "Nereye kaçacağını mı bilemedin?" diye bağırdığında gülümseyerek ona döndüm.

"Biraz kaçan kovalanır tarzında aşk yaşamak istedim. Çok mu?"

"Biz hala aşık mıyız? Ben Bars'a vardığını düşünmüştüm." dediğinde dudak büzdüm.

"Tek erkekle mi yetineceğimi sandın?"

Küfür ettiğinde "Hadi, gel. Bu işe bir son verelim." dedim. 

Boran kılıcını bana savurduğunda "İyi olabilirdik." dedi.

"Biz mi? Bana karşı dürüst bile olmadın!"

"Senin benden farkın mı var? İkimiz de yalancı ve benciliz."

Kılıcımı sertçe ona savururken "Ben değiştim." dedim.

"Ve bununla gurur mu duyuyorsun?"

"Evet! Duyuyorum. Ve ben senin için değişmiştim!"

Alayla güldü.

"Sen kimse için değişmedin. Sadece güçsüzleştin ve çıkarların için hareket ettin."

"Neyse ne."

"Benimle olsaydın kanını kullanıp tüm kraliyetleri yere serebilirdik İlge."

"Hırsın gözünü boyamış." dedim, nefretle.

Her adımda daha sağa kayıyordum.

Ben sağa kaydıkça o da kendine göre sağa kayıyordu.

Yasaklı bölge onun arkasında kalmaya başlamıştı.

"Artık güç istemiyorum." dedim.

Sadece huzurla yaşlanmak istiyordum.

"Ne demek istemiyorum?"

"İstemiyorum işte! Sizin gücünüz elde edip bencillikten gözüm görmesin istemiyorum. Bu gücü istediğim an elde edebilecek kadar güçlü olayım ama elde etmeyeyim. Hayatımı yaşayacağım."

"Öyleyse hayallerini yıkacağım." diyerek kılıcını bana savurduğunda kılıcımla kendimi koruyacaktım ki birden hareketini değiştirdi ve sol elimi kesti.

Acıyla çığlık atarken kaybettiğim elime baktım.

Bileğimden kanlar yere akıyordu.

Kopan elime...

Boran'a baktığımda sırıtıyordu.

"Zehrin sadece elinden işliyordu, değil mi?"

"Bir elim daha var." 

"Onu da keseriz."

Derin bir nefes aldım.

"Teşekkür ederim."

"Neden?"

"Acıdan zevk aldığımı unuttun mu?"

Boran daha cevap veremeden hızla üzerine atıldım.

Kılıç darbelerimin arasında saniye bile sokmuyordum.

Boran geri geri giderken yasak bölgeye girmişti.

Hiç düşünmeden ben de girdim ve o geri geri giderken nereye bastıysa oraya basarak ilerlemeye devam ettim.

Boran bir şeye bastığını fark ettiğinde durmuştu.

Sırıttım ve Boran'ın arkasından gelen mızraklara baktım.

Üç mızrak sırtını delip deşerken diğeri yanından hızla geçmişti.

"Evet, benden güçlüydün Boran. Seni bire birde yenmem imkansızdı."

Boran mızrakları çıkaramazken acı çekiyordu.

"Ama unutma, bu orman benim gençliğim. Buraya kadar beni takip etmek tam bir aptallıktı."

"Canın cehenneme."

"Ateşi severim, sağ ol."

Kılıcımla hiç düşünmeden kafasını gövdesinden ayırdığımda güldüm.

Kafasını yerden aldıktan sonra bastığımız yerleri tekrar ederek yasak bölgeden çıktım. 

Yerden elimi de aldıktan sonra savaşılan bölgeye geri gittim.

Herkes savaştığı kişiye odaklıydı.

Hiç düşünmeden Boran'ın kafasını tam ortaya attım.

"Bence artık geri çekilme zamanı."

Herkes bana dönerken Bars endişeyle "İlge." dedi.

Kanlar akan bileğime bakıyordu.

Boran'ın askerleri kılıçlarını yere bırakırken elimi Boran'ın kafasının yanın fırlattım.

"Anca avcumu aldı." dedim gülerek ve diğerlerine baktım.

"Mezarına benim elimi de gömün."

Atıma yönelirken Bars, "Nereye? Eline bakmalıyız." dedi.

Bars'ın omzuna iki kere arkadaşçıl bir şekilde vurdum ve "Sana bir sözüm var." dedim.

"Söz umurumda bile değil. Dur ve şu eline bakmama izin ver."

"Bars kendine gel. Boran geberdi. Amcan olacak it de geberirse bu iki ülkenin de hakimi sen olacaksın. Zaman kaybedemeyiz."

"Veliahtlıktan vazgeçeceğim. Haklarımı reddediyorum."

"Ne demek reddediyorum? Her şey boşuna mıydı?"

"Hayır, değildi. Seni kazandım ve bununla yetinmek istiyorum."

"Bars."

"İlge duydun beni."

"O tahtı amcana bırakamayız!"

"Taht neden önemli?"

"Neden mi? Güç, o tahtın sahibinde."

"Ben bu tahtın sahibi olmak istiyorum." diyerek kalbimin biraz üstünde elini durduğunda "Sen manyağın tekisin." dedim.

Sırıttı.

"Biliyorum."

"Bu manyaklığın hoşuma gitti." diyerek gülümsediğimde rahatlamıştı.

"Eğer sen istiyorsan taht için geç değil." dediğinde cevap bile vermeden dudaklarımızı birleştirdim.

Umurumda değildi taht.

Huzurlu bir hayat istiyordum.

Sadece huzur...

Ve bu Bars ile gerçekleşmişti.

SON

Mahkumun ZehriNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ