Kardeşim

1.3K 116 30
                                    

Kendimden emin adımlar ile saraya giderken Altay ile göz göze geldim.

Elinde kan izi vardı.

Birilerini hallettiği belliydi.

Nereye gittiğimi anlamıştı.

Beni başıyla onayladığında önüme döndüm.

Buraya kadardı her güzel şey.

Şimdi geriye sadece ölüler ve öldürenler kalacaktı.

Ve...

Ben öldürenlerde olacaktım.

Her zaman olduğu gibi.

Öldürecektim.

Ama bu sefer dışlanmayacaktım. Çünkü herkes öldürecekti.

Kimse kimseye güvenmeyecekti ve herkes birbirini öldürmeye çalışacaktı.

Yumruğumu sıktım ve saraya girdim.

Suikatçi ruhumu unutanlar hatırlayacaktı.

Herkes kralın emrine girdiğim için benden korkmayı bırakmıştı fakat bu kadar hızlı unutulamazdım.

Herkes benden korunmak için evlerine saklanacaktı.

Kral Göksal'ın askerleri ile girdiği odaya kapıyı çalmadan girdiğimde içerideki herkes bana sinirle döndü.

Gülümsedim.

Kapıyı kapattım, kilitledim.

"Ne yapıyorsun?" diye bağırdı, Kral Göksal.

"Seni öldüreceğim için hazırlık yapıyorum."

Askerleri kılıçlarını çıkarırken "Acemiler." diyerek güldüm.

"Sizi kolaylıkla öldüreceğimden emin olmasam niye suikast girişimimden sizi haberdar edeyim?"

"Sayıca üstünüz." diyen askere baktım.

"İyi o zaman, saldırın. Size gösterimli olarak anlatayım."

Askerler üzerime doğru geldiğinde kılıcımı çıkardım ve hepsini tek tek yere serdim.

Kral Göksal ile yalnız kaldığımda sırıttım.

"Askerlerin tam bir aptal."

"Eğer beni öldürürsen sorumlusu sevgilin olur."

"Amma boş yaptın ihtiyar." dedim ve hiç düşünmeden kılıcımı karnına geçirdim.

Kılıç darbesi ile yere düşerken çıplak elimle yüzüne dokundum.

"Karını da arkandan göndereceğim, merak etme."

Kralın leşi yere yığıldığında üstümü temizledim ve kilitlediğim kapıyı geri açtım.

Açmamla birlikte burun buruna geldiğim Kral Göksal'ın bir düzine askerlerine masumca gülümsedim.

Hepsi kılıçlarını bana doğrultmuştu.

Sanki birisini öldürdüm.

"Şimdi anlatacaklarım size çok çılgınca gelebilir ama az önce odada tesadüfen birkaç ufak kazaya karıştım." 

"O kazayı darağacında sallanırken anlatırsın." diyen askere cevap verecekken arkalarından sessizce yaklaşan Baturay ve Altay'ı gördüm.

"Biliyor musunuz hikayemi anlatmama gerek yok. Diğer tarafta kralınıza sorarsınız."

Askerin cevap vermesine fırsat vermeyen Altay ve Baturay tüm askerlerin işini bitirince "Ben de tam bunların işini halledecektim." dedim.

"Eminiz." diyen Baturay'ın ses tonunda bir alay vardı.

"Şüphen mi vardı?" diyerek tek kaşımı kaldırdığımda Baturay güldü.

"Sadece askerleri gördüğün an yüzünde oluşan "işte şimdi bittim" bakışını görmeliydin."

"Ha ha ha." diyerek onun gülüşü taklit ettiğimde "Kızma bücür." diyerek kolumu omzuna attı.

"Altay şunu da gebertebilir miyim?" diye Baturay'ı ima etttim.

"Onun yerine gelip bana yardım edin." diyen Altay'a baktık.

Cesetleri odaya sürüklüyordu.

Derin bir nefes verdim ve onlarla birlikte tüm cesetleri odaya taşıdım.

Kapıyı tekrar kilitlerken "Siz neler yaptınız?" diye sordum.

"Ben amcaları hallettim." diyen Baturay'ın hızına şaşırmıştım.

"Ben de kuzenleri öldürüp sakladım. Hepsi bir arada takıldığı için sorun olmadı. Çağan ile de en son konuştuğumda geriye kalanları bitirmişti."

"En az ben mi öldürdüm lan?" diye sordum, şok içinde. 

"Sen Kral Göksal'ın yanında en iyi adamlarını da öldürdün. İşinin uzun sürmesi çok normal." dedi, Altay.

"Kim kaldı geriye?"

"Prenses Açelya ve Kraliçe. Diğerlerinin işi bitti. Hızlı olmalıyız, şüpheleniyor herkes."

"Kraliçe sizin olsun. Bana Prenses Açelya'yı bırakın." derken büyük bir patlama sesi geldi.

"Bu da neydi?" diye sordum, korkuyla.

Top sesiydi.

"Kralımız daha fazla beklememeye karar vermiş olmalı." diyen Altay ile kılıçlarımızı çıkardık.

Birlikte saraydan çıktığımızda top atışı ile binalara ateş açıldığını gördük.

İçeride biz de vardık.

"Adi herif. Bizim ölmemiz umurunda değil." derken Boran'ın bir yere doğru koştuğunu gördüm.

Anlamayarak peşinden koştum ve "Boran!" diye bağırdım.

Beni duymamıştı.

Daha da hızlanıp kolunu kavradım.

"Ortalıkta böyle koşamazsın! Kral şu andan itibaren sensin! Kendini koru!"

"İlge... Kardeşim..."

Gözünden bir yaş akarken yıkılmış bir binaya bakıyordu.

"Saraya dön ve askerlerine gerekli emirleri ver. Baskın var ve sen kral olarak bu ülkeyi kurtarcaksın! Belinay'ı ben bulurum."

Beni onayladığında kılıcımı ona verdim.

"Bunu kullan saraya gidene dek."

Beni onayladığında yıkılan binaya baktım.

Belinay'ın sağ olma ihtimali pek yoktu.

Mahkumun ZehriOnde histórias criam vida. Descubra agora