Özledin

5.4K 340 73
                                    

Yemeklerim bittiğinde mutluluk ile arkama yaslandım.

Kelepçelerden de tamamen kurtulmuştum.

"Bahçeye çıkalım mı Prens? İşin detaylarını konuşuruz."

"Benimle kimse isteyerek dolaşamaz." dediğinde onu umursamadan ayağa kalktım ve "Kalk ayağa." dedim.

"Bir prense emir veriyorsun."

"Kesinlikle."

"Cesaretin bir gün kellene bedel olacak." diyerek ayağa kalktığında güldüm.

"Tek dokunuşuma bakar canınız."

"Tabii." diyerek kapıyı açtırttığında koridora çıktım.

"Sizin haricinizde kimler biliyor?"

"Lanetini mi?"

"Evet."

"Kimse bilmiyor. Böyle değerli bir silahı herkese sunmam."

"Bana değerli mi diyorsunuz?"

"Gücünüze diyorum."

"Kararsız kaldım." diyerek güldüm ve bahçeye açılan kapıdan dışarı çıktım.

Prens Bars da arkamdan geldiğinde "Saray adabını da öğretmek lazım sana." dedi.

"Hiç istemiyorum. Sağ ol."

"Bu bir teklif değildi."

Onu duymazlıktan gelerek bahçede yürümeye başladım.

Uzun zamandır açık havada dolaşmıyordum.

"Özledin, değil mi?" diye soran Prens Bars'a baktım.

"Efendim?"

"Özgürlüğünü özledin, değil mi?"

"İki sene boyunca kıpırdanmayacak şekilde bağlı kaldım. Odama güneş ışığı girmezdi." 

"Yemek yeme, tuvalet gibi ihtiyaçlarını nasıl karşılıyordun?" diye sorduğunda acıyla güldüm.

"Hiç sorma Prens. Çünkü yaşadıklarımı duysan bana acırsın."

Yüzümdeki yaraya bakıyordu.

"Hapisten önce olmuştu bu yara, hapistekiler görünen yerleri yaralamazlar."

Prens Bars yaşadıklarımı hayal etmeye çalışırken konuyu değiştirdim.

"Neden beni çağırdın?"

"Sarayda kimseye güvenmiyorum. Ne askerlere ne de akrabalarıma." 

"Şimdi ban sarayda kimler var, anlatmalısın."

"Amcam Kral Tan ve eşi Kraliçe Nevra. Amcam ve yengem. Babamdan sonra tahta çıktı amcam. Büyük çocukları benden bir yaş küçük: Prens Aytuğ. Benden üç yaş küçük de bir kızları var. Prenses Delfin."

"Delfin sorun değil fazla fakat Kral Tan ölürse tahta Prens Aytuğ'u geçirmek isterler. O da veliaht." dedim.

"Öyle." dedi, sıkkınlıkla.

"Sarayın güney bölgesinde ise halamın kızı yaşıyor."

"Kızları Prenses Açelya." dedim.

"Evet, o."

"Babası komşu ülkenin kralı. Neden orada değil de burada yaşıyor?" diye sordum, merakla.

"Amiral Boran ile nişanları olduktan sonra burada kalması uygun bulundu. Çok bir zararı yok." 

"Tek çocukları Prenses Açelya olduğuna göre halanın, Kraliçe Talya'nın, eşi Kral Göksal öldüğünde tahta Amiral geçecek." dedim.

"Evet, başka çocukları yok ama onların sarayındaki hizmetlilerin dedikodularına göre bir çocuk daha istiyorlar." dediğinde dayanamayarak kahkaha attım.

Prens Bars da gülerken gözüme bahçede oturan Amiral ve Prenses Açelya takıldı.

"Araları düzelmiş gibi." diye fısıldadım.

"Öyle görünüyor. Bizi ilgilendirmez."

"Amirale üzülüyorum. Prenses Açelya ile kendini harcıyor. Oysa kendisi zeki bir adam." 

"İşin sonunda taht var, öyle düşün."

"Komşu ülkeye göre bu ülke çok daha iyi bir durumda. Bir taht istenirse oranın değil, buranın tahtını istemek mantıklı olur."

"Yani?"

"Ben olsam Kral Tan'ın kızı Prenses Delfin ile evlenirdim. Kral Tan öldüğünde Prens Aytuğ'u yenebilirse daha iyi bir tahta sahip olurdum."

"Kral Tan, Prens Aytuğ ve ben, senin önünde olurduk. Prenses Açelya daha kolay bir yol." 

"Ben kolaya kaçmayı sevmem." 

"Belli." diyerek bana baktığında tek kaşımı kaldırdım.

"Beni çok iyi tanıyormuş gibi konuşma."

"Sadece en büyük sırrını biliyorum." dediğinde surat astım.

Prens Bars ile Amirallerin yanına vardığımızda Amiral ve Prenses Açelya ayağa kalktı.

Prenses Açelya bana nefret dolu bakışları ile bakarken Amiral ellerim açık dolandığım için tedirgin olmuştu.

"Sizi rahatsız etmek için gelmedik, iyi misiniz diye öğrenmek istedim." diyen Prens Bars ile Prenses Açelya, "Teşekkür ederim prensim. İyiyiz, ilginiz için sağ olun." dedi.

Burada Kral Tan'dan sonra sözü geçen kişi Prens Bars'tı sanırım.

Herkes ona saygı duyuyordu.

Prens Aytuğ'un da ne kadar saygı gördüğünü öğrenmek istiyordum.

Prens Bars, "Biz sizi rahatsız etmeyelim, iyi eğlenceler." diyerek bahçede yürümeye devam edince Amirale tatlı bir gülücük yolladım ve Prens Bars'ın peşinden gittim.

"İnsanlara gıcıklık yapmayı bırak, kellen burada kolay gider."

"Benim aslında suikastçi olduğumu kaç kişi biliyor? En azından onlara rahat olayım." 

"Ben, Amiral ve Kral Tan."

Azmış.

Bahçedeki çardağı işaret etti ve "Oraya oturup işin detaylarını konuşalım." dedi.

"Peki." diye mırıldandım ve çardağa doğru yürümeye başladım.

Mahkumun ZehriWhere stories live. Discover now