Mahkumun Zehri

Kıskandı

Kahvaltıya indiğimiz zamandan beri Prens Bars'ın gözü üstündeydi.

Bu beni biraz germişti ama bedenimin salgıladığı o stres bana zevk vermişti.

Miran, "Seninki kıskandı mı?" diye fısıldayınca güldüm.

"Tabii öyledir."

"Baksana gözlerini bizden ayırmıyor."

Prens Bars'a tekrar baktığımda Miran'ın haklı olduğunu anladım.

"Biraz daha bakarsa çok dikkat çekecek. Ben onu bir köşeye çekip konuşayım."

Miran beni onayladığında ayağa kalktım ve Prens Bars'a gelmesi için başımla hafifçe işaret verdim.

Rastgele girdiğim bir odada hizmetliler ile göz göze gelirken hiçbir şey söylemedim.

Prens Bars içeri girdiğinde "Herkes boşaltsın odayı." dedi.

Tüm çalışanlar saniyesinde odayı boşaltıp kapıyı örttüğünde Prens'e baktım.

"Sorun ne? Herkesin içinde bana öyle bakamazsın."

Prens bir şey demeden çenemden tutup başımı yukarı kaldırınca "İstediğim zaman istediğim şekilde bakarım." dedi.

Cevap vermeye tenezzül etmedim.

Prens boynumdaki morluklara baktıktan sonra "Komutan ile gece uyumadınız herhalde." dedi.

Geriye çekildim ve "Sana ne?" diye sordum.

"Bana cevap ver İlge."

"Evet, uyumadık! Yataktan kalkmak zorunda kalana kadar köpek gibi seviştik!"

Prens elini benden çektiğinde ona baktım.

"Ne oldu şimdi?" diye sordum.

"Gidebilirsin."

"Gitmek istemiyorum."

"Neden?"

"İstemiyorum sadece. Beni bu yüzden cezalandıracak mısın?"

"Delfin bu sabah yanıma geldi." dediğinde merakla ona baktım.

"Ne diye?"

"Beni oyuncak gibi kullandığına dair saçma sapan laflar ediyormuşsun çevrede."

"Ve sen de direkt ona inandın."

"İnanmadım. O da birkaç şey daha zırvaladı ve her gece başkasıyla yaptığını söyledi. Benden eğlenerek bahşediyormuşsun. Senin de boynunu öyle görünce..."

Eldivenli ellerimi Prens'in yanaklarına getirip yanaklarını okşarken ona gülümsedim.

"Benim için tüm erkekler oyuncaktır."

Prens dediğime gülerken ona sokuldum ve "Tüm erkekler benim için zevklerimi karşılayan yaratıklar." dedi.

"Bunu duyduğuma sevindim."

"Oyuncağım olduğun için mi sevindin?"

"Ben diğer oyuncaklarına göre daha önemliyim. Bu yüzden mutluyum."

"Nasıl bir önemmiş o?"

Prens belime sarılıp beni iyice kendine yakınlaştırdıktan sonra "Sen bana mahkumsun İlge." diye fısıldadı.

"İstediğin gibi eğlenip konuşmana izin veriyorum fakat bana en ufak ihanetinde öldürürüm seni."

Kollarını boynuna doladım ve "Lütfen ihanet edersem beni giyotin ile öldür." diye fısıldadım.

"Neden?"

"Kanımın çevreye sıçramasını istiyorum. Açık kalan gözlerimi herkesin görmesini ve son kez herkesi korkutmayı arzuluyorum."

"Emin ol güzel kızım, seni öldürmek için daha vahşi yollar bulacağım. Giyotinden daha çok etkileyeceksin insanları."

Gülümseyerek ona baktım.

"Seni diğerlerinden ayıran asıl özellik bu. En az benim kadar kana aşıksın ve kan çıkarmak için bir sebep bile aramıyorsun."

"Sebep aramak benlik değil, istiyorsam sebebini öldürdükten sonra oluştururum."

Morarmış boynuma bir öpücük kondurdu ve "Uykusuzluğun performansını etkilemesin. Yoksa benden ceza alırsın." dedi.

"Kırbaçlayacaksan en sonlarda seçilirim."

"Kahvaltıya dön asker, güç toplamalısın."

"Görüşürüz Bars." diyerek yanağından öpmüştüm ki bu yanlış gibi hissettirdi.

"Bars."

"Efendim İlge."

"Sürekli sözde kalmandan nefret ediyorum."

"Nasıl?"

"Öp artık adam beni!"

Emir vererek konuşmanın lafını belki sonra yerdim ama Bars da şu an benimle aynı isteği taşıyordu. Bu yüzden hiçbir şey söylememişti.

Direkt öpmeye başlamıştı.

Bakımlı dudaklarını öpüp, elledikçe erkeksi bir koku yayan saçlarında elimi gezdirmeyi bu kadar çok istediğimin farkında dahi değildim.

"Seni çok arzuluyorum, hem de geldiğin ilk günden beri." dediğinde ona baktım.

"Sen prenssin, istiyorsan elde edeceksin." dedim, gözlerine bakarken.

"Sanırım kendimi ağırdan sattım." dediğinde güldüm.

"Ne ağır satma ama!"

Güldü.

"Kahvaltıdan sonra Kral Tan gereksiz bir konuşma yapar. Onu kaçırmana izin veriyorum."

"Kaçırabilmem için mantıklı bir sebebe ihtiyacım var."

"Ben bir prensim ve seni istiyorum. Şimdi de istediğimi elde edeceğim."