Anlaştık

6K 371 82
                                    

İki seneden sonra ilk kez vücudum sıcak suyu hissediyordu.

Hamam gibi bir banyoda duşumu alırken Amiral benim yüzümden içeride nöbet tutuyordu.

Bedenime sabun sürerken mutluluktan uçuyordum.

Bir yandan şarkı mırıldanırken Amiral, "Ben de buradayım. Unutma." dedi.

Beni görmesini engelleyen taş sütunun arkasından çıktım ve ona baştan aşağı baktım.

"Sanırım buradasın."

"Ben de seni görebiliyorum. Karşımda bu şekilde durmasan mı?"

"Ne şekilde?"

"Çıplak."

"Her ne ise. Şu anda ülkenin en tehlikeli suikastçisi ile baş başasın. Korkmuyor musun?" diye sordum.

"Neden korkayayım? Hiçbir silahın yok."

"Sence bu durum seni kurtarır mı Amiral?"

"Seni yakalayan bendim. Unutma."

"Belki." diye mırıldandım.

"Belki?"

Onu umursamadan geri suyun altına girdim.

"Tekliften bahset Amiral. Koca kraliyet neden bana muhtaç?"

"Senin onları korumana ihtiyaçları var."

Alayla güldüm.

"Niye sen yeterli değil misin?"

"Beni kaybetmeye göze alamazlar. Sen ise... Gebersen seviniriz."

Suyu kapatırken "Çok tatlısınız." dedim.

Yanına yürürken "İşin detaylarını hala söylemedin." dedim.

Bana yeni kıyafetler uzatırken "Yemek yerken konuşuruz." dedi.

"Karşında çıplak durduğum için odaklanamıyor musun?" diye sordum, gülerek.

"Ellerin serbest olduğu için önceliğim kendi güvenliğim."

"O kadar geçmişimiz var, seni öldürecek değilim."

"Hiç güvenmiyorum."

"Haklısın." diyerek kıyafetletimi alırken eline hafifçe dedim.

Hiçbir şey olmadığında anlamayarak ona baktım.

Neden ölmemişti?

Bu zamana kadar elime değip ölmeyen biri çıkmamıştı.

Kıyafetlerimi giyerken Amiral kelepçemi çıkarmıştı.

Giyindiğim gibi ellerim kelepçelenince "Sarayın içinde sürekli kelepçe ile mi gezeceğim?" diye sordum.

"Bir süreliğine evet."

Kelepçemin üstünü şal ile örtünce "Ne bu? Aksesuar mı?" diye sordum.

"Saraydakiler azılı bir suçluyla kaldıklarını bilmemeli."

"Burada mı kalacağım? Kral epey salaklaşmış. Soranlara ne diyeceğim? Bir katil varmış, onu bulana kadar burada kalacakmışım falan mı?"

"İki güne bir yarış başlıyor. Seni de o yarışa katılan askerlerden göstereceğiz."

"Ne yarışı?" diye sordum, merakla.

"Krala en yakın olacak, kralı koruyacak bir birlik kuruluyor. O birliğe katılacaklar bu yarış ile belirlenecek."

"Şimdi o yarışı ciddiye almam gerekiyor mu? Kaybedersem de burada kalabilir miyim?"

"İlk yarışta kaybet, yarışa katılan tüm askerler yarış sonuna kadar sarayın yanındaki kışlada kalacak. Tahminimce senin işin de yarış sonundaki şenliklere kadar biter."

Anladığımı belirtircesine başımı salladım ve Amiral ile sarayın koridoruna çıktım.

"Bu işi hallettim diyelim, ne kazanacağım Amiral?"

"O hapse geri dönmeyeceksin."

"Serbest mi kalacağım?" diye sordum.

"Yüz yirmi yedi saygın insanı, toplamda altı yüzden fazla insan öldürdün. Sence serbest kalabilir misin?"

Tabii bilinen sayılarla altı yüzden fazla...

"Ee ne olacak o zaman?"

"Normal bir hapishaneye gideceksin fakat orada gerçek kimliğini söyleyemezsin. Sana sahte bir kimlik vereceğiz. Aynı zamanda orada birine zarar verirsen idam edilirsin."

Tabii sarayda bana verilen görevi hallettikten sonra kaçarsam sorun olmazdı.

Geri işime dönebilirdim.

"İş ne?" diye sordum.

Yemek salonuna girerken Amiral  "Kral Şah ve eşi Kraliçe Dilşah'ın ölümüne araştıracaksın."

"Dedektife mi benziyorum?"

"Onları öldüren kişi, onlardan bir sene önce kızları Prenses Sevinch'i de öldürdü. Bunun anlamı katil saraydan biri."

"Sarayda elini kolunu sallayarak gezebilecek ilk katil ben olacağım sanıyordum." dedim, keyifle.

Amiral, "Silahı her ne işe silahını çok iyi gizliyor. Bu da senin uzmanlık alanın." dediğinde sırıttım.

"Bu meslektaşımı bulunca öldürecek miyim?"

"Eti de kemiği de senin. Bize sadece yeterli delilleri getir."

"Anlaştık Amiral."

Anlaştık...

Oturduğum yemek masasında çeşitli yiyecekler vardı.

Mutluluk ile sırıttım.

Bu iş eğlenceli olacaktı.

Mahkumun ZehriWhere stories live. Discover now