- Bölüm 3-

49K 2.2K 71
                                    


Akşam Barbar'la birlikte yemek yiyorduk. Sabahki neşem olmadığı için ona iğrençlik yapmıyordum. O zaten benimle konuşmazdı. Sessizce sürdürüyorduk akşam yemeğimizi. Sabah bana yaptığı aklıma gelince sessizliği bozdum. Yemeğimle uğraşırken "Barbar!" diye söylendim.

"Ben de ne zaman konuşacaksın diye merak ediyordum." deyip masadan kalktı ve tabağına çatal ve kaşını bırakıp bardağını ve tabağını alıp mutfağa yöneldi saniyeler sonra elleri boş çıktı mutfaktan. Geçip televizyonun karşısındaki üçlü koltuğuna oturdu ve dizüstü bilgisayarını kucağına aldı. Bense içimden ona söyleniyordum. Bir insan daha sinir bozucu olamazdı herhalde.

Sabah beni masadan kaçırdığı gibi ben de onu kaçırmak için onun çaprazındaki üçlü koltuğa yayvanca oturup ayaklarımı sehpaya uzattım. Elime geçirdiğim uzaktan kumandayla kanalları gezmeye başladım. Bu, onun nefret ettiği bir şeyken; benim yapmayı en sevdiğim şeylerden biriydi. Yabancı bir şarkı kanalında durduğumda televizyona ses verip kafamı Barlas'a çevirdim. Sert ve delici bakışlarını üzerime dikmişti. Bıyık altından gülüp önüme döndüm ve televizyonu izliyormuş gibi yapmaya başladım. Ne zaman pes edecek diye heyecanla beklerken; koltuktan kalkıp bilgisayarını da aldı ve gitti. O merdivenleri çıkarken arkasından sıkı poposuna bakıp zafer sırıtışımı sergiledim.

Yarım saat televizyona bakındım fakat ilgimi çeken bir şey bulamayınca odama gitmeye karar verdim. Tam gidecekken masa dikkatimi çekti. Hala toplamamış mıydım ben bunu, diye söylenip masayı topladım. Ardından odama gidip yatağıma uzandım ve başucumdaki çekmecenin üzerinde duran fotoğraf çerçevesini aldım. Belki de Barlas'ın benimle aynı karede olmasına rağmen güldüğü tek fotoğraftı bu. Ortamızda Aybars abi vardı, ikimizi de kolunun altına almıştı. Fotoğrafın çekildiği günü dün gibi hatırlıyordum; Aybars abinin son doğum günüydü. Ben on beş, Barlas on sekiz yaşındaydık. Aybars abinin isteği üzere üçümüz kutlamıştık. Sade bir gündü. Süs bile yoktu. Sadece bir pasta... Aybars abi mumları üfledikten sonra fotoğraf çekilmek istediğini söylemişti. Önce ben ikisini çekmiştim. Sonra Barlas, ben ve Aybars'ı çekmişti. Ardından Aybars şimdi de ikiniz dediğinde Barlas'ın abisine attığı bakışı hala hatırlıyordum. O gece o bakış için ağlamıştım. Ağladığım en saçma şeylerden biri de buydu... Aybars abi zamanlayıcıyı ayarlayıp ikimizi de kolunun altına almıştı. Ben hemen kolunun altından çıkıp "Ben bu itle aynı karede olmam." Deyince Barlas bir kahkaha attı. O sıra da zaman doldu ve flaş patladı. Barlas umursamamıştı ama... "Dikkat et de ısırmasın seni o it." Diye tehdit etmişti beni.

Ertesi günü Barlas oturmuş televizyon izlerken ben de oturmuş hafta sonu için plan yapıyordum. Her hafta sonu olduğu gibi bu hafta sonunu da evde yabancı dizi izleyerek geçirmek istemiyordum. Tamamen kendimi kandırıyordum, tek istediğim Barlas'la vakit geçirmekti. Yanımda oturacağını bilsem sabahtan akşama kadar aynı yabancı diziyi izleyebilirdim. Ne yazık ki Barlas'tan bunu beklemek aptalcaydı. O televizyon ya da dizi izlemezdi çünkü. Kitap okumayı severdi ki bunu da ben sevmezdim. Tamamen ayrı bütünün parçalarıydık. Biraz düşündükten sonra Barlas'a "Barlas, hafta sonu bir şeyler yapalım mı?" diye sorarken aklımda piknik yapmak vardı. Belki Barlas'la bir gün boyunca hiç didişmeden güzel vakit geçirebilirdik. Buna ikimizin de ihtiyacı vardı. Belli etmese de, o da yalnızdı, en az benim kadar.

Barlas bir ilk yaparak kabul etti. Bu beni oldukça şaşırtmıştı. Bu kadar kolay olacağını düşünmemiştim. "Şöyle yapabiliriz..." dediğinde onun da bir fikir sunacak olması beni umutlandırdı. Ben merakla onu dinlerken; o "Ben arkadaşlarımla takılırım, sen de evde oturup şu saçma dizilerini izlersin." diyerek kendince dalgasını geçtiğinde bütün heyecanım buhar oldu. Hayal kırıklığı yaşasam da yüz ifademe yansıtmamaya çalıştım. Yüzümde oluşan hayal kırıklıklarına bakıp zaferle gülümseyişini izleyemezdim. "Uzun bir tatile çıksanıza arkadaşlarınla, ya da bir iş seyahatine falan çık. Gözüme gözükme de."

"Tabii, emrin olur." Dalgasını geçip gittiğinde arkasından abartılı bir şekilde göz devirmeden edemedim. Bu Barbar hiç adam olmayacaktı. Sonradan pişman olacaktı ama korkarım ki iş işten geçmiş olacaktı.  


Barbar Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin