-Bölüm 28-

31.8K 1.7K 81
                                    

-Davet-


Tam gidecekken Akın kolumdan tutup engel oldu. Kafamı çevirip Akına baktım. "Böyle gitme bari. Hem benim de sana vermem gereken bir hediyem var." deyip yanındaki hediye pakedini uzattı. "Kalbimi geri çevirdin bari bunu kabul et."

Hediyeyi alıp teşekkür ettim. Ben bir an önce gitmek için fırsat kollarken; o, "Madem sevgili olamıyoruz arkadaş kalalım olur mu? Senin gibi birini tamamen kaybetmek istemiyorum." dedi.

"Tabii ki de. Sen benim ilk ve tek dostumsun." deyip yanağına bir öpücük bıraktım ve oradan ayrıldım. Arabaya bindiğimde rahat bir nefes verdim. Sonunda kurtulmuştum üstelik Akını da fazla incitmemiştim; arkadaş kalacaktık.

Barlasın bana mesaj attığı yere geldiğimde geç kalmış olmanın verdiği telaşla neresi olduğuna bile bakmadan koştura koştura binadan içeri girdim. Seslerin geldiği yöne doğru ilerledim. Kapıları açıp koca salona vardığımda Barlası dizlerinin üzerine oturmuş etrafına toplanan küçük çocuklara hediye verirken gördüm. Etrafa bakınırken farkettim. Burası yetimhaneydi.

Kafamı çevirmemle Barlasla göz göze geldim. Sinirli duruyordu. Saatler önce bana şiir okuyan adamın gözleri de sert bakıyordu.

"Geç kaldım."

"Farkettim." derken sesi fazlasıyla soğuktu. Yapma Barbar. Bana böyle soğuk olma. Beni ısıtan tek güneşin sen olduğunun farkında değil misin? Sen de vazgeçersen kim ısıtır beni.

Sesli bir nefes verdi. "Hediyeleri sen dağıtacaktın. Çocuklar saatlerce seni beklediler. Sen gelmeyince biz başladık." dedi. Sanki sana gerek kalmadı der gibi.

Hediyemi uzatmak istedim ama arabada unutmuştum aceleden. Ne yapsam da bu işin içinden çıksam diye düşünürken Barlas daha da sinirleniyordu ve ben paniğe kapılıyordum. Daha önce Barlasa aldığım bileklik aklıma gelince hemen çantama elimi attım. Bir yandan da umarım buradadır diye dua ediyordum. Elime paket gelince hemen çantamdan çıkardım. "Bunu arıyordum."

"Bana hediye mi aldın." deyip elini uzattı fakat aynı bileklikten onun bileğinde zaten vardı. Hemen geri çektim. "Bana almadın mı versene." deyip elini uzattı ama ben geri çektim. "Aynısından bileğinde var zaten." dedim. Hangisi diye sormadan hepsini çıkarıp attı. "Bak artık yok." deyip elimden aldı pakedi. İçinden bilekliği çıkarıp ağzını ve elini kullanarak bileğine bağladı. Sonra yanağıma bir buse bırakarak teşekkür etti.

Onun öptüğü yer yanarken ben baka kaldım. Beynim durdu sanki. Hiçbir şey diyemedim. Bu beni yanağımdan ilk öpüşüydü. Ne dudaktan öpecek kadar sevgili ne de iki yanağımı da öpecek kadar dostça. Tek yanağımdan kısa, kuru ve sessiz bir öpücük... Tanımlaması ne kadar da kolay. Ama kalbimde hissettirdikleri basit ve sıradan değil.

"Hadi kalan hediyeleri de sen dağıt." deyince kendime geldim ve beni yönlendirmesine izin verdim. Beni çocukların içine sokup kendisi bir kenera çekildi. Her biri ayrı pakentlenmiş hediyeleri sabırsızlıkla eteklerimde dolanan çocuklara verdim. Onlar hediyelerine kavuşup sevinçle onları kucaklarken en az onlar kadar mutlu oldum ben de.

Kendi hayatında mutlu oluncak bir yan yoksa başkasını mutlu et ve onun mutluluğuna ortak ol.

Hepsinin elinde aynı ayıcıktan bulunan çocukları izlemeye başladım. Bunu kim düşündüyse iyi düşünmüştü. Hepsine aynı oyuncağı almak zekice bir davranıştı böylelikle kimsenin gözü bir diğerinin elindeki oyuncakta kalmayacaktı. Üstelik oyuncak ayıcıklar hem kız hem erkek oyuncağıdır. Araba gibi sadece erkeklere, ya da bir bebek gibi kızlara özel değil.

Barbar Where stories live. Discover now