-Bölüm 15-

40.5K 1.7K 107
                                    

-Melike'm-

Gün ağrırken bütün gece boyunca tavana bakıp sürdürdüğüm eylemimi devam ettiriyordum: gece boyunca Barbarın söylediklerini düşünüp durdum. Ne demek istemişti? Amacı neydi? Sadece bir strateji miydi? Diye düşünmekten bir türlü kendimi alamıyordum. Tek gece de üç sınava çalışmışım gibi hissediyordum. Beynim yanmıştı sanki. Hem uykusuzluktan gözlerim ağrıyordu hem de fazla düşünmekten beynim zonkluyordu. Hindi gibi düşünmenin bana bir faydası olmadığına karar verip yataktan kalktım ve banyoya ilerledim. Sıcak bir duş alıp tekrar yatağıma yattım.

Gözlerimi açtığımda gördüklerime inanamadım. Saat iki olmuştu. Bütün gece saçma sapan şeyler düşünüp uyumazsam olacağı buydu tabii. Zaten devamsızlık hakkı on gündü. Bir günüm boşu boşuna ziyan olmuştu. Yapacak bir şeyin olmadığını çaresizce kabullenip karnımı doyurmak için aşağıya indim. Tek başıma kahvaltı yaparken Barlas'ı düşündüm. Neden işe giderken beni uyandırmamıştı merak etmiştim. O kahvaltıya beş dakika gecikse ben iyi olup olmadığını kontrol etmek için odasına çıkardım. Dün geceki onca şeyden sonra en azından onun da bunu yapmasını beklerdim.

Telefonumu elime alıp Barbar'ı aradım. Beni neden uyandırmadığını soracaktım fakat o bana bile fırsat vermeden kendisi başladı hesap sormaya: "Ne var?" diyerek açtı telefonu. Sesi dün gecenin aksine oldukça öfkeliydi. Aslında dün gece dışında o hep böyleydi. Sadece anlayamadığım şey neden böyle yaptığıydı. Bir uzaklaşıp bir yakınlaşarak ne yapmaya çalışıyordu bilmiyordum ama bildiğim ve hissettiğim bir şey varsa o da içimde bana dair bir şeylerin yavaş yavaş can verdiğiydi. Barbar besinini benden alırken beni kurutmaya devam ediyordu. Tıpkı Aşeka gibi.

'Neden uyandırmadın beni. Okula geç kaldım.' demek yerine "Hiç seni sinir etmek için aramıştım. Ettiğime göre kapatabilirim." dedim ve tam da o konuşmaya başlayacakken suratına kapattım.

Bir saat kadar sonra Akın aradı. "Efendim?" diyerek cevapladım aramasını.

"Neden gelmedin okula? İyi misin?" diye endişeyle sorduğunda ister istemez gülümsedim. Birilerinin sizin için endişelendiğini bilmek oldukça iyi ve değerli hissettiriyordu. "İyiyim. Uyuya kalmışım sadece." dedim.

"Sevindim." dedikten sonra kısa bir sessizlik oluştu. Sonra aklına bir şey gelmiş gibi bir anda konuşmaya başladı. "Ayten hocaya sen mi verdin ses kaydını."

Sesindeki çaresizliği duyunca gülmeye başladım.

"Gülme senin yüzünden saatlerdir gitar çalıyorum."

"Ne güzel işte."

"Ah! Tatlım benim, senin haberin yok tabii. 5 Ocakta okulda yapılacak gösteride piyano çalacaksın."

"Elemelere katılmadım ki."

"Bu da benim şakam."

"Sana inanamıyorum. Nasıl yaparsın bunu."

"Sen nasıl yaptıysan ben de öyle yaptım. Bu gün okula gelmemen de işime yaradı."

"Çok kötüsün. Bunun intikamını alacağım."

"Tabii her zaman beklerim. Bu akşam kara okeye gelecek misin peki?"

"Evet."

"Gelip almamı ister misin?" diye sordu. Bunun iyi bir fikir olacağını düşünsem de daha Barbarın arabasından kurtulmam gerektiği aklıma geldi ve vazgeçtim. "Gerek yok orada görüşürüz." deyip kapadım.

Bir süre kitap okuyup müzik dinledim. Saat yedi olduğunda odama çıkıp tek tek ördüm iki örgümü de. Ardından siyah ojeler sürdüm. Ojelerim kuruduğunda kırmızı kareli gömleğimi, siyah eteğimi, siyah askılarımı takıp göz kalemi ve rimelden oluşan her zamanki sade makyajımı yapıp parfümümü sıktım ve Barbarın arabasına binerek evden ayrıldım. Arabayı yıkamaya vermeden önce arabada değerli bir şey bırakmamak adına içini kontrol etmeye başladım. Şimdi Barbar beyin bir şeyi kaybolur benden bilirdi.

Barbar Where stories live. Discover now