-Bölüm 18-

40.3K 1.9K 111
                                    

-Yüksek Yokuşlar-

Alarmımın sesi gece yatarken başucuma bıraktığım telefonumdan yükselmeye başladığında yataktan kalkıp giyinmem gerektiğini anladım. Hazırlanıp aşağıya indiğimde Barbar da evden çıkmak için hazırlanıyordu; ona fazlasıyla yakışan siyah takım elbisesinin bir parçası olan ceketi de üzerine giydi. Beni fark ettiğinde; ceketin yakalarını düzeltirken "Bence biraz daha dinlen." dedi.

"En azından müzik öğretmeniyle görüşeyim." deyip Barbar ile birlikte evden çıktım. Çok fazla okulu aksatmıştım ve derslerden geri kalmıştım. Üstelik bir de gösteri mevzusu vardı. Çok yersiz bir zamanda çok gereksiz bir şeyin ortasına düşmüştüm ama vazgeçemezdim. Ayten hoca bana güveniyordu. Güven duygusu hiç kuşkusuz en zor kazanılanlardan biriydi. Bana güvenen birini yarı yolda bırakamazdım.

Bahçe kapısına doğru ilerlerken; Barlas her zamanki sakin ses tonuna biraz da merak ve ilgi ekleyip "Müzik öğretmeni derken neyi kastettin." dediğinde gözlerimi devirdim. Bunu bile bilmiyordu. Anlatmayan bendim ama o da sormamıştı ki. Biz hiç iletişim kuramıyorduk ki. Kim kimin hayatını daha çekilmez hâle getirebilir oyunu oynuyorduk ve o, bu oyunda çok iyiydi. İletişim kuramamamızdan şikâyetçi olurken ben de bir duvar örmedim; "Piyano çalıyorum. 5 Ocakta okulda yapılacak olan partide görevlendirdi hoca."

"Elin o zamana kadar iyileşir nasılsa."

"Bu şekilde prova yapamam ama bulacağım bir çaresini."

Arabaya varınca benim için arabanın kapısını açtı ve ben binene kadar bekledi. Bindiğimde kapıyı kapatıp o da şoför koltuğundaki yerini aldı. Arabayı çalıştırırken "Nasıl yapacaksın?" diye sordu.

"Düşünmedim henüz, üstelik çok az kaldı. Bulurum artık bir yolunu."

"Bana yılbaşına kadar zaman ver. Eğer sana yardım edemezsem bırakırız. Ama edersem beni de davet edersin. Olur mu?"

Söyledikleri şaşırtmıştı; elim yandığından beri bana fazlasıyla yardım ettiğini kabul ediyordum. Fakat tüm bunlar hatasını telafi etmek içindi. Şimdi neden onu ilgilendirmeyen bir konuda bana yardım etmek istiyordu ki, diye düşünmeden edemedim. "Neden yapacaksın ki bana bu iyiliği?"

"Kişisel algılama. Cennetin değerini anlamışımdır belki de." dediğinde bir anlam veremesem de sadece merak ettiğim için kabul ettim; "Aklından ne geçiyor bilmiyorum ama tamam."

Bu kez her zamankilerin aksine kavga ve gürültüsüz bir yolculuk yaptık; Kavga etmek için birbirimizin nefes alış verişlerini bile bahane etmeden...

Okula geldiğimizde kapımı açmak için arabadan inecekti ki koluna dokunmamla durup merakla bana baktı. "İnerim ben." deyip kapıyı açtım. Arabadan inip "Arabanı yıkamadan al artık bence. Her zamanki yere bıraktım." deyip kapıya kalçamla vurdum ve kapandı. Okula doğru ilerlerken telefonumun mesaj sesi geldi kulağıma. Cebimden çıkarıp mesajı açtım.

Gönderen, Barbar;

"Şişko kapıyı kıracaktın ;) "

Mesaja sinirlenmem gerekirken sinirlenemedim bile. Gülmeye başladım. Barlas son zamanlarda fazla değişmişti ve bunun Melike'siyle bir ilgisi olması ihtimali beni korkutuyordu. Belki de evde annesiyle birlikte yaşayan bir erkek olarak kalmak istememişti kim bilirdi.

"Hera!" diye seslenen Akını duyunca kaçmak istedim fakat artık çok geçti. Yanıma gelip "Hera konuşabilir miyiz?" diye rica da bulundu. Bense herkesin içinde konuşmak istemediğim için müzik odasına yönelmek istedim fakat sargılı elimi sert bir şekilde tutunca ağzımdan bir çığlık kaçtı. Canımı acıttığını fark edince hemen bıraktı elimi. "Af edersin. Bilerek olmadı. Ayrıca eline ne oldu?"

Barbar Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin