-Bölüm 30-

28.9K 1.4K 41
                                    

Sabah uyandığımda tam da gerinerek kalkacaktım ki ensem de bir nefes hissedip durdum. Hemen gözlerimi açtım. Doğru ya dün gece Barlas'la uyumuştum. Hiç kıpırdamamış mıydı? Hala arkamda uyuyordu. Üstelik sarılmamıştı da sadece kendini hissettirecek kadar dibimde uyuyordu. Bana değer tek şeyi her nefes alıp verişinde enseme çarpan sıcak nefesiydi.

Onu uyandırmamaya dikkat ederek arkamı döndüm. Uyurken o kadar masumdu ki küçük bir erkek çocuğunu andırıyordu. Her ne kadar ona kızgınken "Uyurken bile suratın asık." desem de öyle değildi. Oldukça masum ve savunmasız duruyordu. Onu öpme isteğimi bastırmamın nedenlerinden biri de buydu. O kadar çocuksu duruyor ki onu uyandırmaya kıyamıyordum.

O, kafasını oynatınca bir tutam saç düştü alnına. Kaşları çatıldı. Muhtemelen saç onu rahatsız ediyordu. Elimi uzatıp parmaklarımı saçlarının içinden geçirdim ve geriye doğru ittim. Geri çekerken bileğimden yakaladı. Tekrar saçlarına götürdü elimi. Saçlarını okşamamı istediğini anlayınca isteğini yerine getirmeye başladım.

"Benim saçlarım senin ellerinden başka el tanımaz."

Bir süre sessizce saçlarını okşadım sonra aşağıya inip kahvaltı ettik. Her zamanki gibi didişip duruyorduk. Sanırım bu didişmelerimiz hiç bitmeyecekti. Garip bir şekilde bitmesini ben de istemiyordum. Onunla didişip durmak, ben tam çok ağır bir laf soktum diye sevinirken onu "U" dönüşü yapıp bana iltifat etmesi, bana şakayla takılmaları o kadar eğlenceli ki bizi bir odaya kilitleseler ömür boyu canım sıkılmaz.

Tam da evden çıkmak üzereyken bacıklarımın açıldığını farkettim. Ayakkabılarımı yeni almıştım ve bağcıkları çok sert olduğu için bağ tutmuyordu. Sürekli açılıyordu. İçimden, keşke bunları giymeseydim diye söylenip elimdeki kabanı tutması için Barlasa uzattığımda soru sormadan aldı. Eğilip bacıklarımı bağladıktan sonra tekrar doğruldum ve kabanımı almak için elimi uzattım fakat Barlas kabanı vermek yerine üzerime giydirdi. Bu nazik hareketi için ona teşekkür ettim; "Teşekkürler Bayım."

"Barbar'a ne oldu?"

"Sahi, Barbar'a ne oldu? Ortalıklarda yok son zamanlarda."

"Sana sormak lazım. Ona bir isim verip var eden sendin. Herkes onu bırakırken onu bırakmayan da sendin. Üstelik sana çok zarar verdi. Bırakma onu olur mu?" derken gözleri dolmuştu.

Elimi uzatıp yanağını okşadım. Elim hala yanağındayken "Barlas," dedim. "Sen karşımda gözleri dolacak adam değilsin. Şu an karşımda böyle duruyorsan büyük bir acın var demektir. Tek de yapabilirsin biliyorum aman ben de buradayım." deyip parmaklarımı parmaklarına kenetledim. Bir anda elimi bırakıp boynuma sarıldı. Kafasını boynuma gömdü. Şaşkınlıktan ne diyeceğimi ne konuşacağımı şaşırdım. Barlası ilk defa bu halde görüyordum. Nasıl bir şey yaşamıştı ki canı bu kadar çok yanıyordu. Her zaman karşımda dik duran adam şimdi bana sığınıyordu. Küçük bir çocuk gibi kafasını boyun girintime sokmuş ağlıyordu. Abisinin ölümünde bile ağladığını görmemiştim. Hatta o kadar soğuk kanlı biriydiki kazada abisi kollarının arasında öldükten sonra ambulans çağırıp yanıma gelmişti. Beni Boradan kurtarmaya gelmişti. Belki bazı şeyler için geç kalmıştı ama ben Borayı öldürmeden yetişmişti. Kollarına bayıldığımda bile panik yapmamış eve getirmişti beni. Bu kadar soğuk kanlı birinin şimdi ağladığı şeyi hem merak ediyordum hem de ondan korkuyordum. Barlası bile bu hale getiren şeyin benim başıma gelmesini istemezdim.

Sırtını sıvazlarken onu teselli etmeye çalıştım; "Şşşt, yarın bu günki kadar acıtmayacak söz veriyorum." Elimi saçlarına daldırdım.

Belki de on dakika kadar bu şekilde kaldık. İlk çekilen o oldu ve ben ona güçsüz hissettirmemek için o gözlerini silerken ona bakmadım. Bu konuyu şimdi unutacak ve hiç açmayacaktım. Onu utandırmak veya kendini kötü hissettirmek istemiyordum fakat ilk konuşan o oldu. "Kusura bakma. Az önceki saçma davranışlarım için özür dilerim."

"Olur bazen böyle şeyler; İnsan kendini tutamaz. Üstelik ağlamak utanılacak bir şey değil. Sadece çektiğimiz acılara karşı verdiğimiz bir tepki o kadar."

"Benden küçüksün ama benden daha olgun davranıyorsun bazen."

"Beyin yaşını kıyasladığımızda senden daha büyük çıktığım doğrudur." diye dalga geçip onu rahatsız ettiğini düşündüğüm konuyu kaynattım. O da bunu fark etse de sesini çıkarmadı; bana ayak uydurdu. "Böyle çocukça esprileri çok arıyor musun?"

Birbirimizle didişmeye devam ederken evden çıktık ve arabaya binip yetimhaneye geldik. Tabii yolda gelirken bir markete girip Zeynep için çikolata almayı da ihmal etmemiştik.


Barbar Where stories live. Discover now