-Bölüm 5-

48K 2K 134
                                    


Ertesi sabah yine okula geldiğimde belki o çocuğu görürüm diye etrafa bakınıyordum. Ama ortalıkta bulamamıştım. Fazla üzerinde durma gereği hissetmedim zaten. Sınıfıma çıkıp sırama kuruldum. Kulaklığımı takıp KONGOS-Come with me now, dinlerken ayağımla da ritim tutmaya başladım.

Etrafa bakınırken iki kızın bana bakıp güldüklerini fark ettim. Umursamayıp önüme döndüm demeyi isterdim ama elimde değildi. Önümdeki masaya tekme atarak ileri gitmesini sağladım. Rahatça kalkmam için yer açıldığında sıramdan kalktım ve telefonumu kulaklığımla birlikte saniyeler önce tekmelediğim masanın üzerine bıraktım.

"Ne oldu? Komik bir şey mi var?" derken tek kaşım tehditkâr bir biçimde havaya kalkmıştı bile. Böyle yaptığımda kendimi hem seksi hem de sert bir afet olarak görürdüm. Bilemiyordum belki de kendimi gözümde çok büyütüyordum.

"Sen varsın ya!" dedikten sonra benim dünkü taklidimi yaptı. "Barlas seni uyutmuyor mu ki burada uyuyorsun?" dediğinde sinirden kasıldım. Altınok ailesini bu bölgede herkes tanırdı, Hale ve Davut yıllar önce buradan giderken onlarla gitmediğim için bazı dedikodular yayılmıştı. Yaşlarımızın da yakın olması çevredeki dedikodu meraklısı insanların işini kolaylaştırıyordu. Belki de benim hakkımda hiçbir şey bilmelerine izin vermediğim için kendilerince yeni şeyler uyduruyorlardı. Tek bildiğim, bu iğrenç yakıştırmalardan artık bıktığımdı. Barlas'a karşı boş olmadığımı kabul ediyordum ama hiçbir zaman bunu dışarıdaki bir yabancıya, hatta Barlas'a bile hissettirmemiştim. Sessizce içimde yaşadığım zararsız duygularım için de kimseye hesap vermeyecektim!

Kızı saçlarından yakaladığım gibi sınıfın önüne kadar sürükledim ve tahtaya yapıştırdım suratını. "Beni kendinle karıştırma. Adımı da bir daha o kirli ağzına alma." diye onu tehdit ettikten sonra diğerlerine çevirdim kafamı şok olmuşlardı. Korku ve dehşet içinde yapacaklarımı izliyorlardı. "Böh!" desem korkup kaçacaklardı sanki.

"Siz de başkalarının hayatından ders çıkarın." deyip kızı bıraktım ve eşyalarımı toplayıp sınıftan çıktım. Ne yapacağımı düşünürken bahçe kapısına varmıştım bile. Yine son çare Barlas'ı aramaya karar verip telefonumu cebimden çıkardım tam onun numarasını tuşlayacakken biriyle çarpışmamla telefonum yere düştü. Çarpan kişi bana fırsat bile vermeden eğilip telefonu yerden aldı. Ancak ayağa kalktığında fark ettim bu çocuğun dünkü çocuk olduğunu. Bu da mı tesadüftü, diye düşünmeden edemedim.

"Yine mi sen?" deyip gözlerimi devirince gülümseyip telefonumu uzattı. "Af edersin. Umarım bir zarar gelmemiştir telefonuna." deyip bana telefonumu uzatınca alıp kontrol bile etmeden cebime attım. Zarar gelse de sorun değildi. Nasılsa yenisini almak benim için zor değildi.

Yanından geçip gidecekken "Derse girmeyecek misin?" diye sordu. "Sana ne." deyip ilerlemeye devam ettim. Arkamdan yaklaşan adım seslerinden peşime takıldığını anladım. Ani bir hareketle dönüp çantamla vurdum. "Sapık mısın?"

Hemen kolunu havaya kaldırıp kendini korumaya alırken "Bir dur ya! Dedikleri doğruymuş seninle konuşulmuyor." diye sitem etti. Diğerlerinin benim hakkımda düşündükleri de söyledikleri de beni ilgilendirmiyordu. Hiç kimse umurumda değildi.

"İzin ver. Seni tanıyayım. Kötü biri sayılmam. Aksine okulda çok fazla arkadaşım vardır."

"Sizin çıkar konusu arkadaşlıklarınıza bulaşmam ben." deyip ilerlemeye devam ettiğimde peşimden gelmeyi bırakmıştı.

Herkes beni Barlas'ın bir şeyi olarak yargılarken Barlas'ı çağırmanın saçma olacağına karar verdim. Zaten onunla bu kadar zıtken, kavgalıyken, birbirimizi bu kadar yaralamışken yine ona sığınmam çok acınasıydı. Eskiden böyle değildi. Aybars abi varken ona sığınırdım. O korurdu beni. Şimdi ise o boşluğu Barlas ile dolduruyordum. Benim Barlas'a değil sadece yanımda olacak birine ihtiyacım vardı. Kim ne derse desin. Kimse tek başına ayakta duracak kadar güçlü değildi. İllaki birine ihtiyaç duyuyorduk. Üzgünken bizi neşelendirecek, ağladığımızda omuzunu uzatabilecek, komik bir şeye aynı anda gülebileceğimiz herhangi bir insan. Cinsiyeti önemsiz. Duvarlara değil de ona anlatabileceğimiz bir insan. Maalesef ben benimle gülmeyecek olan biri ile yetinmek zorundaydım.

Barbar Where stories live. Discover now