-Bölüm 27-

32.4K 1.5K 39
                                    


Sabah görevli bayanın hazırladığı kahvaltı masasında oturmuş alışılagelmişin dışında bir kahvaltı ediyorduk; Yiğit car car konuşup başımızı şişirirken Barlas ve ben ilk defa birbirimizi deli etmiyorduk, bunu bizim yerimize Yiğit çok iyi yapıyordu zaten.

"Sevgili misiniz siz şimdi?" diye sorunca şaşırmadım bile. Sabahtan beri bu tarz patavatsız sorular sorup duruyordu zaten.

Barlas'la göz göze geldiğimizde onun umursamadan kahvaltısına devam ettiğini gördüm. Bu hali beni zıvanadan çıkardı. Sevgilinsem beni şu Yiğit'ten kurtar; değilsem inkâr et be adam! Sanki tek başıma karşılıksız bir şeyler yaşıyormuşum gibi gösterme.

Barbar'a sinirlenince ben de "Ben teklif almadım." diye meydan okudum. Bir anda öksürük krizine girince Yiğit gülmeye başladı. Barlas kendini toparladığında "Ergenler gibi çıkma mı teklif edeyim?" diye hayretle sordu.

Yiğit gülmesine hız katarken "Hıı ilkokuldaki gibi kâğıda yazıp kafasına at." deyip anırmaya başladı resmen.

"Şunun ağzına laf veriyorsun ya tebrikler." diye bana sitem edince Yiğit Barlas'ın omuzuma vurup "Ben yabancı mıyım lan?" dedi.

"Oldu olacak üçlü ilişki yaşayalım." diye söylenip masadan kalktı. Yiğit'se gülüp "Olur." dedi. Barbar ona öyle bir bakış attı ki şu an Yiğit'in yerinde olmak isterdim. Barbar'ı gıcık etmek çok eğlenceli. Barbar Yiğit'i ensesinden tutup kaldırdı ve "Şirkette devam edersin." dedi.

Barbar Yiğit'i yaka paça götürürken ben de okula geç kaldığımı fark ettim ve onlarla birlikte çıktım evden. Kendi arabama gitmek için bahçe kapısından çıkar çıkmaz sola dönmüştüm fakat biri sağ elimden tutup beni o tarafa sürükledi. Arabanın kapısını açıp elimi bıraktı. Arabaya binmeyerek "Seni okula ben bırakayım" demek yerine beni çekiştiren Barbara tip tip baktım.

"Binmeyi düşünür müydün?" diye sorunca tam ona karşı gelecektim ki Yiğit "Evli çiftler gibi kavga ediyorsunuz." deyince hemen bindim arabaya. O da bindi.

Yiğit arabasıyla ayrılıp bizim de çıkmamız için yer açtığında Barbar da arabayı çalıştırdı. Konuşmamak için müzik açtı fakat ben kapadım. Daha ben konuşamadan "Konuş hadi konuş. Dayanamazsın." dedi. Ben de inat edip "Konuşmuyorum." dedim.

"Müziği bunun için kapamadın mı?"

"Başımı ağrıtıyorsun susar mısın?"

Sesindeki alayla "Tabii." dedi. Bense konuşamadığım için kendimi yiyip bitirmeye başladım.

Bir kaç dakika sonra Barlas'ın eli bir kez daha omuzuna gittiğinde omuzuna masaj yapmaya başladı. "Ne oldu omuzuna?"

"Benim için endişeleniyor musun?"

Yapmacık bir ilgi ile "Sana bir şey olursa ne yaparım ben?" deyince gülüp "Merak etme seni gömmeden ölmem ben." diye dalga geçti.

"Sensiz yaşayamam demenin farklı bir sürümü mü bu?"

"Dalga geçiyor olmalısın, hangi açıdan baktın da bu cümleden bu sonucu çıkarabildin? Hayal gücüne hayran kaldım."

Ona sokacak lafım kalmayınca ben de "Kabul etseydin sana masaj yapacaktım." diye meydan okudum.

Sol elimi tutup avuç içimi öptü. Ciddiyetle; "Sen ellerini yorma." dedi.

El ele yolculuğumuza devam ettik. Yolculuk boyunca ellerimize bakıp dururken onun ellerini inceleme fırsatı buldum. Benimkine göre oldukça büyüktüler. Elim elinin içinde kayboluyordu. İnce ve uzun parmakları parmaklarımın arasından geçerek elimi sahiplenici bir şekilde kavrıyordu. Tırnakları yeni kesilmişti. Her zaman öyleydi zaten.

Barbar Where stories live. Discover now