-Bölüm 35-

26.1K 1.2K 78
                                    

-Ölen Kimdi?-

Filmlerden izlediğimiz kadarıyla ölümün soğuk olduğunu bilirdik. Peki, acı? Ölüm acı verir miydi? Ölene verir miydi bilmiyorum ama hayatımdan deneyimlediğim kadarıyla kalana çok acı verdiğini biliyordum. Bu acı ölmek gibiydi, ama yaşamak kadar da canlıydı. Birçok kez ölümü dilettirecek kadar da güçlü... Bütün bu bağırışların yükselen patlama sesi de bu acının habercisiydi. Tabii bu kurşunun kime ulaştığıyla da ilgiliydi. Eğer ölen bensem çok da büyük bir acı bırakmayacaktım ardımda. Ne de olsa kimim vardı ki? Kollarının arasında bulunduğum Barlas'ın gözlerine baktım. Hani derler ya bir insanın anılarında yaşıyorsak ölmüş sayılmayız diye... Tek umudum Barlas'ın beni anılarımızda yaşatmasıydı. Ufacık bir umut... Neticede eşinin ölümü üzere Mahber'i yazan Abdülhak Hamit Tarhan bile başka bir kadınla evlenmemiş miydi? Barlas ve ben neyiz, ben onu bile bilmiyordum. Tek istediğim arada aklına gelmekti. Nefretinde dahi olsa yaşamak... Tabii eğer vurulan ben olsaydım... Ama vurulan ben değildim. Öyle olsaydı acı hissederdim veya üşürdüm. Tam aksine; Barlas'ın kollarında son derece güvende ve sıcaktaydım. Peki, ben vurulmadıysam vurulan kimdi? Ben bunun cevabını öğrenemeden Barlas elimden tuttuğu gibi kalabalığı yararak ilerlemeye başladı. Bir yandan eteğime takılıp düşmemek için çaba harcarken diğer yandan fısıltılar halinde dedikodumu yapan insanların arasında ilerliyordum. Dışarı çıktığımızda vücudumdaki sıcak hava ve dışarıdaki soğuk hava çarpışmaya başladılar. Sanki vücuduma çarpanlar hava değil de keskin cam parçalarıydı. Neyse ki bu acı Barlas ceketini omuzlarıma asana kadar sürdü. Ceket tamamen ısıtmamış olsa da iyi hissettirmişti. Barlas'ın açtığı kapıdan arabaya binerken gözüm mekânın kapısında takılı kaldı. İnsanlar dedikodumu yapmayı bırakmış arabalara kaçışıyorlardı. Onlar da ölmediyse ölen kimdi?

O kadar çok kendimi kaybetmiştim ki araba durduğu halde inmeyi akıl edememiştim. İş yine Barlas'a düştü. Beni kucağına alıp hızlı bir şekilde birlikte yaşadığımız eve ilerlemeye başladı. Korumaların açtığı kapıdan içeri girdikten sonra aynı hızla merdivenleri çıkmaya başladı ve beni odama soktu. Bununla da sınırlı kalmayıp banyoya götürdü beni. İçi boş küvete otururken hala kucağındaydım. dışarda kalan ayaklarımı da küvete çekip musluğu açtı. Küvetin içi soğuk su dolarken sadece banyonun fayans duvarlarını inceliyordum.

Barlas titreyen elleriyle sardı beni. Dudaklarını kulağımda hissettim. "Bir şeyin yok Melike'm. Ne olur konuş benimle." Barlas'ın sesini en son böylesine korkulu duyduğumda elimde bıçakla Bora'nın başında bekliyordum. Benim için mi korkmuştu bu kadar. Korkudan titreyecek kadar çok mu değer veriyordu bana? Öyleyse ona haksızlık etmiştim. Ben nefes almasam da yaşatırdı o beni. Çünkü o herhangi bir erkek değildi. O Barbar'dı ve Barbar'lar Melike'lerinin ölmesine izin vermezdi.

Kendimi ona doğru çevirip gözlerine baktım. Kirpikleri bu defa ıslak gibi durmuyordu. Kirpikleri ıslaktı ve onları ıslatan kesinlikle musluktan akan su değildi. Barlas'ın gözyaşlarıydı. Barbar'ım Melike'si için ağlıyordu. Elimi uzatıp yanağından çenesine doğru yol almakta olan gözyaşlarını sildim. Parmak uçlarım yanaklarından dudaklarına indiğinde ağlamaktan ya da soğuktan kızarmış dolgun dudaklarının üzerinde kaldı. Kafamda öpme fikri can buldu. Bu fazlasıyla cesur bir fikirdi fakat daha az önce ölümle yüz yüze gelmiş biri için değildi. Eğer orada ölen ben olsaydım dudaklarıma değen son dudaklar onunkiler olmayacaktı. Bunu düşünmek bile berbattı. Evet, kesinlikle onu öpecektim. Yavaş yavaş dudaklarına yaklaştım. Yaklaştıkça daha öpülesi geliyordu dudakları. Bunca zaman çok şey kaybetmiştim.

Fakat o benden önce davrandı, biranda öptü beni. Ama hayalimdeki gibi değildi. Elini dudaklarımızın arasına koymuştu. Neden yapmıştı böyle bir şeyi anlam veremedim. Bunun ne anlama geldiğini düşünemedim o an. Sadece kafamı Barlas'ın göğsüne yasladım. Hiç vakit kaybetmeden avuç içi yanağımı buldu. Başparmağıyla elmacık kemiğimi okşarken gözyaşlarımın küvetteki suya karışmasına izin verdim. Engel olacak gücüm de yoktu zaten.

Barbar Where stories live. Discover now