-Bölüm 10-

43.2K 2K 112
                                    

-Aşeka-

Maalesef gelen Ayten hocaydı. Ayten hoca müzik öğretmeniydi ve yetenekli öğrencilerin peşini bırakmazdı. Öğrencilere sorma gereği bile duymadan onları müzik etkinliklerine sokardı. Sizi bir kere keşfetti mi kaçışınız olamazdı. Şu an avına yaklaşan bir aslan sevinciyle bana yaklaşmasından belli ki; yeni kurbanı bendim.

"Sen miydin az önceki müziğin nedeni?" diye sorduğunda mecburen "Evet." demek zorunda kaldım. Hayır desem ne olacaktı ki Akın kız sesi çıkaramayacağına ve piyanonun başında ben oturduğuma göre inanmayacaktı tabii ki de.

Sevinçle cebinden bir not defteri ve bir kalem çıkarıp piyanonun üzerine koydu hemen ardından boynuna asılı olan gözlüğü taktı. "Adın, soyadın, sınıfın nedir tatlım?" diye sordu; bense suratındaki gülümsemeye bakıyordum biraz psikopatsısıydı sanki. Korku filmlerini andırıyordu. Hani gece yarısı arabanız bozulur ve çevredeki ahşap evi bulursunuz ya, kapıyı sevimli ve yaşlı bir bayan açıp sizi içeri alırken sebepsiz yere fazlaca gülümser heh! İşte o gülüş vardı suratında ya da ben fazla film izliyorum bilemiyordum.

"Hera ALTINOK, 12-C"

Hızlıca notunu aldıktan sonra özenle not tuttuğu defterini kalemiyle birlikte üzerindeki beyaz öğretmen önlüğünün cebine attı. Sonra yanağımı okşayıp "Seninle çok güzel şeyler yapacağız tatlım." dedi ve gitti. İstiyor muyum diye sormadı bile. Kendimi kullanılmış gibi hissediyordum.

Kafamı kaldırıp bana gülen Akını görünce "Hepsi senin yüzünden." dedim. O ise gülmeye devam edip "İyi yönden bak müziğin beş gelecek." diye dalga geçti.

"Ben sırf o kadın beni fark etmesin diye her müzik dersinde uyuyorum. Her sene müzikten kalıyorum haberin var mı?" diye kızınca daha fazla gülmeye başladı. Ben de yeri geldiğinde ondan intikam almaya karar verdim.

Çıkış zili çalana kadar Akın'la müzik sınıfında oyalanıp durduk. Zil çaldığında eve gitmek için hevesle sınıfıma ilerlerken Ayten hocaya yakalandım yine. Mümkünse bu gün biraz benimle çalışma yapmak istediğini söyledi. Bundan kaçamayacağımı anlayınca sınıftan çantamı aldım ve müzik sınıfına geri döndüm. Bana bir kaç şarkı söyletip bir şeyler çaldırdı ben bunları yaparken de kendisi notlar alıp durdu. Sonunda bittiğinde akşam olmuştu. Eve gelir gelmez mutfağa girdim ve bir şeyler atıştırıp odama çıktım. Üzerimi değiştirip banyoda rutin işlerimi hallettim.

Saat on olduğunda Barlas hâlâ gelmemişti. Nerede olduğunu öğrenmek için telefonumu elime aldım ve onu aradım. İkinci çalışınca telefon açıldı. Fakat bir bayan sesi geldi kulağıma. "Buyurun, Barlas Beyin telefonu."

"Barlas'a verebilir misiniz telefonu?"

"Barlas Bey şuan toplantıda."

"Anladım. Aradığımı söylersiniz."

"Kim diyeyim?" dediğinde donup kaldım. Numaram telefonuna kayıtlı bile değildi. Tüm hücreleriyle benden nefret etmesine neden olacak ne yapmıştım hiçbir fikrim yoktu. Ona Barbar demekte sonuna kadar haklıydım. O ancak ona verdiğim değeri yitirmeyi bilirdi.

"Barbar de o anlar." deyip kapadım. Nasılsa bir tek bana Barbarlığını yaptığından anlardı hemen onu kimin aradığını. Zaten neden aradıysam? Başlı başına aptallıktı bu yaptığım.

Kendime kızmakla vakit kaybetmek yerine çalışma masama oturdum ve ödevlerimi yapmaya başladım. Sonunda bittiğinde saat on iki olmuştu. Susadığımı hissedip odamdan çıkmamla Barbarla göz göze gelmem bir oldu. O da odasından çıkıyordu. Bu gece ya o fazla sessizdi ya da ben derse fazla kaptırmıştım kendimi.

Barbar Where stories live. Discover now