1. Bölüm

96.4K 3.1K 1K
                                    

Az önceki sağanaktan dolayı saçlarımdan düşen damlalar gözlerime giriyor, görüşümü kısıtlıyordu. Silkinerek pusların içinde ilerleyen Mercedes'i aradım, onu kaybetmemeye çalıştım.

Yağmur durmuştu, artık arabayı takip edebiliyordum ama içimdeki endişe ve sinir gözlerimi karartıyordu. "Jane!" Kulağımdaki kulaklıktan güçlü bir ses geldi, hemen sonra Seth yanımdan motosikletiyle fırtına gibi geçti, biriken suların hepsini dağıttı. Bana bağıran oydu çünkü git gide sola kayıyordum.

Gidonu sımsıkı tutan ellerimi gevşettim ve Mercedes'in arkasına yapıştım. Seth, Mercedes'in diğer tarafında kalmıştı. Aracın çevresi onlarca gölge tarafından sarılmıştı. Mercedes'in ilerlediği yolun altında ve tepesinde gölgeler kontrol için bekliyordu.

Kulaklığımdan yine ses geldi. "Babanın dibinden ayrılasın mı tuttu? Axxon, yıllar sonra kaleden ilk defa çıkıyor. Kıçından ayrılma."

Babam, benim yüzümden kaleden çıkmak zorunda kalmıştı. Gurur duyduğu kızı, yapılabilecek en büyük hatayı yaptığı için.

Gölgeler, bizler, asırlardır bize ait olan ve babam tarafından yıllardır yönetilen kaleye mensuptuk. Aynı duvarların içinde yaşayan ve aile olan yüzlerce kişiydik. Koskoca bir takımdık, bölünemeyecek bir birliktik. Suikastçılardık, gölgelerdik ve sessiz olanlardık. Başlarını yere eğmeyen, gölgelerin ve karanlıkların içinde hareket eden, güneşin altında bile görünmeyenlerdik. Görev insanlarıydık, rütbeye hürmet ederdik.

Fakat ben sıçmıştım.

İlk defa aksaklık benim yüzümden olmuştu. Sebebi babama itaat etmemem, görevin sorumluluğunu almak istememem değildi. Sebebi sahip olduğum sinir ve öfkeyi birdenbire parlatmam ve karşımdakinin üzerine kusmamdı.

Pişman değildim, sadece öyle görünmem gerekiyordu. Öldüremediğim için pişmandım. Keşke kafasını koparabilseydim diye bağırmamam gerekiyordu ama kendime engel olamıyordum. Haksız mıydım? Evet. Ama asla itiraf etmezdim.

Kale, benden sekiz nesil önce Shun Lee tarafından kurulmuştu. O günden beri kalenin amacı değişmemişti, her geçen nesil gücümüze güç katılmıştı. Birlik Shun Lee tarafından düzenlenmişti ve nesilden nesle geçmişti. Mizu Lee ile kale çağ atlamış gibi güçlenmişti. Babamın büyük büyük babasıydı, kalenin altın çağının onunla başladığı konuşulurdu. Fakat babam, bu çıtayı arşa çıkarmıştı. Asıl altın çağı şimdi sürüyordu.

Shun'un amacı kalenin şimdiki amacıyla örtüşüyordu. Bir ordu kurmak hiçbir zaman hedefi olmamıştı, o ordunun başına geçecek kral aranmıyordu. Shun, kendisinin eğittiği suikastçılarla başlamış ve ailesini her geçen gün genişletmişti. Kalemiz, gölgelerin kalesine dönüşmüştü. Ölüm makineleri, görev insanları, karşılarında durulamayacak ve insan olamayacak güçler. Fakat hepimiz insandık.

Her zaman göz korkutucu gölgeler etrafta olurdu ama kimse görünmezdi. Babamın emrinde geçen yılların altın çağına dönüşmesinin sebebi onun liderliğe geçmesiyle duvarların içinden bile geçebilecek gölgelerin sayısının artmasıydı. Birlik kurulduğundan beri eğitilen gölgelerden bir avuç kadarı bu yeteneğe sahipti. Mizu ile duvarları aşabilme yeteneği gösteren gölgelerin sayısı artmıştı ve şimdi, babam ile birlikte, kalenin asıl takımı tamamen bu yeteneğe erişmişti.

Babam, Axxon Lee, tıpkı Shun Lee gibi seçilmiş olan insanlardan birisiydi. Sıradan doğar, sıradan yaşar ama içindeki güç bir büyücünün aklının eremeyeceği kadar kudretli olurdu. Duyuları bir hayvanınkinden daha güçlüydü, hiçbirimiz onun içinde barındırdığı gücü anlayamazdık, aklımız buna ermezdi. Seçilmiş olanlar yıllar boyunca içimizde dolaşmıştı fakat o kadar azlardı ki herkes onların adını bilirdi, kimileri ise saklanmayı seçerdi.

GölgeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin