4/7 * 1.0 - Kuşları duyabiliyorum, uçtuklarını görebiliyorum...

3.6K 373 162
                                    

Kadebostany - Castle In The Snow (Tr sub)


...

Sehun, arkasındaki yataktan fırlayan gencin gürültüsüyle doğruldu. Odanın zemininde oturmuş, tüm gece uyumadığını belli eden gözlerle Baekhyun'a baktı. Boş bakışlarının sebebi yapıştırıcı kokusundan kafasının güzel olması mı, yoksa uykusuzluk mu karar vermek çok kolay değildi? Elinde tuttuğu anlamsız boncukları, ağaç niyetine maketine yapıştırırken, ereksiyon halindeki fıstıkbaek'e kaçamak bakışlar atarak Baekhyun'u sessizce yargılıyordu.

Baekhyun, Sehun'un boş bakışlarının altındaki anlamı çözemiyordu, hiç çözememişti. Hüzün mü? Belki de acıma duygusu. Ya da sadece uykusuzluktu. Proje jürileri acı dolu olurdu, mimarlığın değişmeyen kuralı buydu. Tüm hocaların ve öğrencilerin karşısında projeni panoya asar herkesin senin emeğine atıp tuttuğu eleştiri adı altındaki karalamalara cevap vermek için çırpınırdın. Bu boşa çabayı yaşamak için ise jüri öncesi birkaç gün uykuyla yollar ayrılır, halüsinasyonlar eşliğinde yapıştırıcı kafası yaşanırdı. Tıpkı şu an Sehun'un yaşadığı gibi...

Sehun saçma bir tokayla tutturduğu yağlanmış saçlarından sıyrılıp, önüne düşen tutamla, burnunun ucuna inmiş gözlüğü arasından bakıp kısa olanı süzdü

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Sehun saçma bir tokayla tutturduğu yağlanmış saçlarından sıyrılıp, önüne düşen tutamla, burnunun ucuna inmiş gözlüğü arasından bakıp kısa olanı süzdü. Dikkatini yine maketine çevirip, yaptığı işe dönerken, "kumanda kıçına kaçmadan uyandığın iyi oldu Baekkie. Seks tanrın yine rüyandaydı anlaşılan" diye iğneleyecek kadar aklı yerindeydi.

Cevabını duymak istemediği, lanet cümleyi kurduğu için boğazına maket bıçağını saplamak istiyordu. Belki Jongin'den yana bir hareketlilik yoktu ama Baekhyun her saat o esmerle ilgili düşüncelerini paylaşmaktan geri durmuyordu. Rüya bile olsa o piçin tatlı Baekkie'sine dokunması sinirini bozuyordu.

"İnanamazsın yine aynı rüya... Asansördeydik-" Baek'in lafını kesip, yaptığı işten kafasını kaldırmadan "acele et, duş almadan çık, yoksa derse geç kalacaksın" diye kısa olanın çenesini kapattı.

Baekhyun, daha erken onu uyandırmadığı için Sehun'a kötü bakışlar atıp, hızla banyoya koştu. O dersi kaçıramazdı, hafta boyunca bunu bekliyordu. Çünkü o Sehun'un aksine, Kim Jong In'e tapıyordu. Ve bu sabah tanrının da girdiği seçmeli dersi vardı. Sehun'un seçmediği, Baek'in ise derse giren asistanın kimliğini öğrenince, seçtiği dersten vazgeçip aldığı "Ekolojik Yapı Tasarımı" dersi.

Dersin hocası asla sabahın köründe kalkıp okula gitmezdi. Böylece dersin yürütücülüğü, sahte tanrıya, Kim Jongin'e kalıyordu bu da Baek'in o dersi asla kaçırmamasını sağlıyordu. Baekhyun, aceleyle daireden çıkarken, çarpan kapının sesi Sehun'un zihninde yankılandı. Kızgınlık değil, Baekkie'nin tanrısı için duyduğu heyecandı acelenin sebebi ve bu Sehun'u deli ediyordu.

Bugün, Baekkie şanslıysa (tabi bu Sehun'un şanssız olduğu anlamına gelirdi), derse katılım pek olmaz, fıstıkbaek yeni fanteziler için kutsalını rahatlıkla izlerdi. Onu izlerken aklına doluşan imgelerle kendini tatmin edecek olma ihtimali bir gün Sehun'u nefessiz bırakıp, öldürecekti. Baekhyun Jongin belasından kurtulamazsa Sehun ya delirecek ya katil olacak ya da kendini maket bıçağıyla parçalayacaktı, belki de nefes borusuna yapıştırıcı doldururdu, kim bilir?

Amorf *sekai*Where stories live. Discover now