Yarıyıl * 7.2 - Bir Avuç Cesaret

1.4K 154 76
                                    

Calum Scott - If Our Love Is Wrong

"Neden onların iznine ihtiyacım var?
Deri ve kemikler, ben sadece insanım. Bu benim DNA'mda var.
Sadece uyum sağlamak için uğraşıyorum.
Neden diğer insanların dediklerini umursayayım ?

Çünkü ben kimsenin değilim ama seninim

Eğer bu bensem ve eğer bu sensen, eğer aşkımız yanlışsa...
O zaman hiç doğru olmak istemiyorum."


8 Şubat

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

8 Şubat...
Sehun, Milano'ya gidip gitmemek konusundaki kararsızlığıyla savaşırken kafenin ellerinden gitme haberiyle duraklamış, ardından Sekreter Yun'un taciziyle ani bir karar verip gitmeyeceğini haykırmış, ek olarak Jongin'den uzak duracağına dair söylemlerde bulunmuştu. Söylediklerini idrak etmesi ise telefonu kapattıktan sonra gerçekleşmiş, idrak ettiklerini hayata geçirmesinin zorluğu ise Jongin'in onu dinlemeyip evine gelmesiyle netlik kazanmıştı. Tüm bu olanlar içerisinde olumlu olan tek şey Profesör Park'la konuşup okula ara vermesine gerek olmadan mezun olabilecek olması ihtimalinin güçlenmesiydi. Oh Sehun için bile hala umut vadeden gelişmeler olabiliyordu.

...
Sehun denedi, gerçekten ona direnmeyi denedi. Ama...
Gözlerinden sıcak yaşlar süzülürken içine çekildiği derin öpücük, boğazını sıkan o görünmez elleri uzağa itmiş; ayrılık düşüncesinin benliğini sarmasının ardından ilk defa ihtiyacı olan nefesi aldığını hissettirmişti.
Jongin dudaklarında dans ederken Sehun'un aklından geçen tek şey "ondan nasıl kopabilirim" düşüncesiydi. Esmerin parmakları sırtında gezinip, onu içine sokmak istercesine sıkıca sararken ayrılık düşüncesi eziyetten başka bir şey değildi. Dudakları kısa süreliğine ayrıldığında esmer olan arayı hemen kapatıp Sehun'un konuşmasına fırsat vermiyordu. Evet, çok özlemişti ancak bu sadece özlem değildi, dudakları uzaklaşırsa o diğer dudaklardan çıkacak kelimelerin kendini üzeceğini tahmin ediyor gibiydi. Onların ilişkisinde konuşmak hiçbir şeyi çözmeye yetmemişti.

Omuzlarındaki yükün ağırlığı onu sarsarken dudaklarındaki sıcaklığın da Sehun'a yardımcı olmadığı açıktı. Ellerini esmerin yüzüne çıkarıp yanaklarını kavradı.

"Dur, dur biraz" dedi nefes nefese.
Jongin alnını Sehun'un alnına yasladı "durmak istemiyorum."
Bu çocukça itiraz Sehun'a silik bir gülümseme armağan etti.
"Konuşmalıyız."
"İstemiyorum."
"Konuşmak için gelmedin mi?"
"O bahaneydi, sensizlikten ölmemek için geldim. Nefes alabilmek için nefesine ihtiyacım var."
Jongin dudaklarından dökülenlerin Sehun'un kulaklarına kalp kırıklıkları olarak ulaştığını nereden bilecekti?
Sehun biraz uzaklaşıp esmerin gözlerine baktı.
"Söylemem gereken şeyler var" dedi yutkunarak.
"Hoşuma gitmeyecek şeylerse biraz daha sus ve beni öp" deyip yeniden Sehun'un dudaklarına yaklaşmayı denedi Jongin. Ama Sehun tetikteydi. Kim Jongin'in arsızlıklarını bilecek kadar ona maruz kalmıştı.
"Ciddi konular" diye uyardı.
"Biliyorum işte. Hoşuma gitmeyecek şeyler söyleyeceksin" deyip küçük bir çocuk gibi dudaklarını büzdü Jongin ve Sehun'a en masum bakışlarını atıp acınma bekledi.
Sehun elinde olmadan gülümsedi ve büzülen dudaklara minik bir öpücük bırakarak yeniden geri çekildi.
"Benim de hoşuma gidecek bir konuşma olmadığını bilmelisin."
"O zaman konuşmayalım."
"Jongin!"
"Dinliyoruuuuuum" diye uzatıp Sehun'un yatağının dayalı olduğu duvara sırtını dayayacak kadar geri çekilip kollarını göğsünde bağladı. Hala çocuksuydu ama içindeki tedirginlik dışarıya yansıttığı görüntüyle tümüyle alakasızdı.
Sehun'un onu aramayışı, aramalarına dönmeyişi, ondan uzak olma düşüncesi tüm yol boyunca beynini kemirmişti. Onu kollarına aldığında bu düşünceleri geri plana itmeyi başarmış olsa da işte yine o düşünceler gün yüzüne çıkıyordu. Hayattaki tek korkusunun ne zaman Sehun'u kaybetmek olduğunu bile fark edememişti ama işte geldiği nokta buydu.

Amorf *sekai*Where stories live. Discover now