amorf: atomları bir düzene göre değil de gelişigüzel dağılmış olan (bünye); kendine özgü bir biçimi olmayan (nesne)
biçimsiz, düzensiz gelişigüzel ilişkiler yumağı...
amorf.
Uyarı:
Kurguda +18 öğeler barındıran bölümler yer alıyor ve hikaye iki erke...
"Belki bu gece seni ararım, kanım alkolde boğulduktan sonra...
...Tek isteğim dudaklarını tatmama izin vermen."
...
"Senden hoşlanıyorum Oh Sehun ve aramıza çizdiğin sikik sınır umurumda değil."
"Senden hoşlanıyorum ve senin de bana karşı hislerin olduğunun farkındayım. Kendini bize, senin ve benim biz olacağımıza alıştırmaya başlasan iyi edersin."
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Sehun kendini daireye attığında Baekhyun iç çamaşırlarıyla aynanın önünde dans edip ne giyeceğine karar vermeye çalışıyordu. Sarışın genç bu manzara karşısında sadece gözlerini devirdi. "Terasta tacizci sapık, içerde teşhirci sapık" diye geçirdi içinden. Ancak doğru hisler bunlar değildi. Jongin az önce ondan hoşlandığını söylemişti ve bu kalbinin deli gibi çarpması için yeterli olmuştu. Her ne kadar hislerini bastırıp, esmere dirense de elleri hala buz gibiydi. Kanı çekilmişti.
"Beni çıkarken uyandır Baek biraz dinlenmeye ihtiyacım var" dedi ve kendini odasına hapsetti. Tüm bunlarla nasıl baş edeceğini bilmiyordu.
Jongin gelmeden önce hayatı kesinlikle çok kolaydı. Baekhyun geldi, Baekhyun gitti, Baekhyun öptü, Baekhyun sarıldı... Bu kadar. Mutluluğu da mutsuzluğu da tek sebebe bağlıydı. Ama şimdi her şey tepe taklak olmuştu.
Sığındığı güvenli bölge yanmış, duvarları yıkılmış Kim Jongin'in önünde duygusal açıdan çıplak kalmış hissediyordu. Neyse ki hala bu çıplaklığı duygusal anlamdaydı ve Jongin'den gizlemek için direnebiliyordu.
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
"Senden hoşlanıyorum dedi" diye tekrar etti kendine. Sonra "benden hoşlanıyor" dedi şuursuzca.
Birileriyle konuşmalıydı ama konuşacak kimsesi yoktu. Junmyeon'a da anlatamazdı ki olanları. Jongin'in onu öptüğünü söylerse Junmyeon o esmer piçin yüzünü dağıtırdı. "Dağıtır mı ki?" diye mırıldandı, kafası karışmıştı.
