Aşk Bir Cehennem Mi? |6.Bölüm

1.9K 329 357
                                    

Bir varmış bir yokmuş ben annemin karnında daha yokken her şey tıngır mıngır ilerler imiş. Bir gün Cennet isminde bir kız dünyaya düştüğünde hayat da Cehennem olmaya başlamış. İyi ve kötünün bir arada bulunmasına kalsın cennet de cehenneme kavuşma arzusu ile yanmış tutuşmuş. Ee cehennem bu yandı mı her şeyi yakar, yok eder. Malum aşkın adı da bir cehennem olmuş, cennete sevdalıların yanıp tutuştuğu, yok olduğu.

Gecenin bilmem kaçıncı rüyasında olmam gerekirken gün boyu aklımı meşgul eden o kareye takılı kalmıştım. Ne mi? O çerçeveli gözlüklü diş teli takmış çirkin kız. Çirkin dediğim için beni affet anonim kız. Biliyorum ismine yakışmıyor gibi duruyorsun ama yine de ruhun güzel. Fakat beni yanlış anlamazsan ben dışı güzel olmayan portakalı bile yemeyen biriyim, nasıl bir güzellik düşkünüysem artık yalnız olmam tesadüf değilmiş. Yine de içimi huzursuzluğa iten şeyler oldu. Mesela ne hevesle onu görmek isterken bir anda yüzümün düştüğünü kalbimin ritminin bozulduğuna şahit oldum. Her şey bir yana onun mesajlarına ters cevap vermem beni de üzüyordu. Neden böyle bir şey yaptığıma anlam verememekle birlikte telefonumu titreşime sürükleyen mesaja baktım.

"Keşke hayalindeki kadar güzel bir kız olsaydım. İnan senin beni sevmeyeceğini bile bile kendimi cehenneme attım."

"Yine de bir gün senin beni sevme umudunu içimde taşıyorum. "

"Fotoğrafına bakarken gülüşünün her detayını ezberlediğimi fark ettim. Adına şiirler yazsam yanımda kalır mısın?"

Neler yazmıştı öyle? Ruhundaki o sevgiyi ta buradan hissetmeme rağmen ona söyleyecek hiçbir şeye sahip değildim. Ne yazık ki onun bana beslediği sevgiden zerre bende yoktu, keşke bir yolu olsaydı onu sevebilmemin. Ama maalesef ki böyle bir şey mümkün dahi değildi. Bir kere o gözlük onu olduğundan daha çirkin göstermiş hem o ne öyle şişman bir kızla pazara bile çıkılmaz hele mezara hiç sığılmaz. Tövbe estağfurullah ben ne diyorum yine. İçimdeki şeytanı kovalayıp Cennet hanıma bir mesaj attım.

"Sen aksine çok güzel bir kızsın. Fakat sana karşı hiçbir şey hissetmiyorum kusura bakma. Bir süre konuşmasak daha iyi olur. "

Yalandan ibaret bir mesajı ona gönderdiğim için bir nebze de olsa pişmanlık yoktu gözlerimde. Evet güzel değildi ama çirkin olduğunu kabul ederse üzülürdü. Benim kimseyi üzme hakkım yoktu, anonim bile olsa. Hem ne demişler "hepimiz gardaşız".

Dakikalarca telefondan mesaj sesi beklememe rağmen ortada bir mesaj falan yoktu. Sanırım bana küstü.
Telefonu kenara atıp yorganı kafama iyice geçirip uyumaya başladım. Artık uyku bize de uğra kardeşim. Uyumam lazım lütfen.

Akrep ve yelkovanı kovalamayı bile düşündüğüm halde gözlerim sınavdan sonra ilk kez bu denli uykusuzluk çekiyordu, sol tarafım bir acıyla cebelleşiyordu.

***

Bir hafta sonra.

Tam tamına bir hafta oldu. Dile kolay bir hafta! Vay be anonim bile beni bırakıp gitti. En son ona yazdığım mesajdan sonra hiç ses seda yoktu. Whatsapp'tan profil fotoğrafını bile kaldırdığına göre ortada büyük bir kalp kırıklığı olmalıydı. Bende onun numarasını artık silmek için karar verdiğimi düşünüp rehbere girip Kartaliçe Anonim'i sildim. Ara sıra hayatıma neşe katan yüzümü güldüren çirkin bir kız vardı, onu da kaybettim. Keşke bir mucize olsa da bende onu sevsem diye iç geçirdim. Yaptığım yanlışın her ne kadar farkına varsam da artık her şey için geç kaldığımı biliyordum. Bir müddet sessizliğin arasına kaybolup hayatımdaki düzensizliği telafi etmek istiyordum. Telefonu kökten kapatıp kayıp eşya dolabına koyup odayı sessizliğe mahkum edip kitap okumak için raftan bir kitap seçtim.
Kitabın adı bile insanı derinden yaralamaya yetiyordu. Kahraman Tazeoğlu-Yaralı isimli kitabı yanıma alıp annemin de olduğu odaya geçip tekli koltuğa oturup kitabı okumaya başladım. Her sayfada bir yaşanmışlık, hüzün bedenimi esir alıyordu. Okurken duygulandığımı itiraf etmeliyim, gözlerime kaçan hüznü kovalamaya mecalim bile yoktu. Ah şu benim iyi hallerim yok mu damara bağlayıverdim işte yine. Tam heyecanlı yerini okurken annemin kitabı elimden almasıyla bir 'tövbe estağfurullah' çektim.

"Anne neden kitabı elimden aldın?"

"Ne okuyorsun sen öyle?"

"Elinde tuttuğun kitap bir roman türü anne."

"Sen ve kitap okumak mı? Bunlar yoksa YGS'nin yan etkileri mi? Allah'ım sen bu günleri de gösterdin ya ölsem de gam yemem."

Annemin elinden nazikçe kitabımı alıp tekrardan odama hapsettim kendimi, deli ruhumu. Satırların arasında kaybolan düşüncelerime karışan gözyaşlarını durdurmak mümkün değildi. Hem aşk acısı hem ayrılıkları anlatan acı dolu bir romanın her sayfası içimi karalara bağlıyordu.

"Hayır Kaan, intihar etme."

Daha fazla dayanamayıp ağlamaya başladım. Kaan sevdiği kız tarafından terk edildiği için bileklerini kesip intihara kalkışan bir aşıktı. Yazar öyle güzel anlatmış ki okurken aşkı ilmek ilmek dokuyordu şu katı yüreğime, sevgiden yoksun hücrelerime. Kitabın sayfalarına dökülen yaşlarımı artık dindirmek için ayağa kalktım. Okumaya bir süre ara verirken odanın pencerelerini açıp geceyi süsleyip güzelleştiren yıldızlara baktım. Yaşadığım her şey bir film şeridi misali gözlerimden yıldız misali kayıp giderken yitirdiklerim için yeniden üzülüyordum. İçimi üşüten bu yalnızlığın pençeleri ruhumu mahvetmeye yetiyordu. Ya benim yüzümden Cennet kendine zarar verdiyse? Ona bir şey olursa ben ne yaparım? Hayatımda ilk defa bir kızı incitip kırdım. Eşek Niyazi eşek.

Hemen kayıp eşya kutusundan telefonumu çıkarıp Cennet'e mesaj atmaya başladım.

"Seni kıracak bir şey yaptıysam özür dilerim. Nasılsın? "

Yaklaşık on dakika gibi bir sürede yanıt geldi.

"Merhaba ben İrem, ablam hastanede olduğu için pek iyi değil. "

Ne? Hastanede mi? Yoksa korktuğum şey mi başına geldi?

"Ablanın neyi var? O iyi değil mi? Lütfen bana bir şeyler söyle. "

"Hazır mısın söyleyeceğim?"

Allah'ım İnşaAllah korktuğum başıma gelmez. Endişe tüm vücudumu etkisi altına alırken üzülmeden duramıyordum. Daha bir hafta önce tanıdığım birini neden bu kadar çok merak ettiğime anlam veremezken ona bir şey olmasına da dayanamazdım. Nefesimi alıp verirken gözlerimden dökülen yaşları zaptedemiyordum.

Umarım sana hiçbir şey olmaz, anonimlerin en özeli...

"Tamam tamam söylüyorum. Saate bak."

"00 :01."

"Bugün günlerden ne?"

"1 Nisan niye ki? Onu bunu boş ver hastanede işin ne senin? İyi misin burada seni merak etmekten öleceğim."

"Ben senin helvamı kavuracağını düşünürken beni düşündüğünü bilmiyordum. Sana bir iyi bir kötü haberim var, dinle."

Heyecanla yazdım.

"İyi haber bu bir 1 Nisan şakasıydı ehehehe. 😁😂 Kötü haber ölmüyorum benden hemen kurtulamazsın Niyazi."

Mesaja hem çok sinirlendim hem de çok güldüm. Ölmek bu kadar kolay değil ki. Hem belki senin prenses olduğun günleri de görürüz? O değilde ben seni niye böyle önemsemeye başladım anlamıyorum. Bunların hepsi Amerika'nın oyunları olmalı.

"Ben hayatımda bu kadar kötü bir şaka görmedim. Sana çok kızdım, hem sen ölsen ben dayanamam böyle söyleme. Hastanede olduğunu düşününce bile gözlerim yaşardı."

"Sen benim için ağladın mı? O güzel gözlerinden damlayan yaşlar ne kadar şanslılar bilemezsin. Kusura bakma ama beni merak etmediğini görünce böyle yapmak istedim. "

BÖLÜM SONU.🌹

Selâmûn Aleyküm güzel okurlarım. 😍💜🌹❤

Umarım bölümü beğenirsiniz.🌼 1000 kelime olduğu için severek okumanızı isterim. Elimden geldiğince bölüm yazacağım İnşaAllah. Yanımda olan herkese çok teşekkür ediyorum, iyi ki varsınız canlarım. ❤😇

Allah'a emanet olun, sizi çok ama çok seviyorum. <3

Sizce gelecek bölümlerde neler olur?

Zamane Gençleri 1 #Texting |TamamlandıDär berättelser lever. Upptäck nu