Sucuklu Yumurta Keyfi|Bölüm 8

1.5K 281 237
                                    

Lütfen not kısmını okumayı ihmal etmeyelim. Kitabı arkadaşlarınıza önerip büyümemize yardımcı olup beni mutlu edebilirsiniz. 💫💜

***

Neden gittin ki?

Oysa sessizlik kıyametin alevli çağıltısıymış.

İçimde gümbür gümbür bağıran sesi susturmak ne zor imiş.

Sen gittin gideli, ateşten gömlekler bile isyan etmiş.

Sebepsiz bir pranganın ortasında seni bağlardım her cümleme;

Şimdilerde kelime kelime eksiğim senden.

Oysa ne zor şey sevmek, gönülden azad edip öylece küskünce beklemek.

E.Brkn

***

Aşktan muaf tutulduğum için keyfim kahvenin köpüğü kadar yerindeydi. Fakat kahvenin köpüğü  nasıl saniyelikse benim keyfimde öyleydi. Manzarası ölüm olan bedenimin cenaze namazı benden habersiz kılınmış da sanki hakkını helâl eden yokmuş gibi öyle isteksiz öyle mahvoluşuma şahitlik ettiğim bir gün daha. Vasiyet mektubumu yazmayışım aklıma gelince kıkırdamaya başladım. Hayrola Asabi Niyazi?  Yoksa kafayı hepten sıyırıyor muyum? Ah şu benim deli hallerim yine başımda pusuya yatmış olmalı. Üniversite sınavlarından sonra yaşadığım stres bitmek bilmez olurken vücudumu saran huzursuzluk peşimi bırakmıyordu. Anonim sayesinde oyun oynamaya epeydir fırsat bulamadığımı düşünerek yalnızlığımla beraber soluğu yine o tozlanan bilgisayarımın başında aldım. Yaşlı bir ihtiyar gibi öksüren gençliğimin fasılları sanırım bundan sonra burada geçecekti. İnternet sitesinden rastgele bir oyun seçip saatlerce oynamak için hazırlıklarımı tamamlamışken aklıma ansızın giriş yapan ismin gazabıyla mağlup oluvermiştim.

Cennet.

Hayat denen bu oyunda diskalifiye edilmiş gibiydim, doğuştan şanssız olduğumu dile getirecek cümle kâfi gelmiyor. Yorgunluğumun delili olacaksa şu bakışlarım, müebbet yediğim zalim bir kara tahtanın başındayım. Kendimi tekrardan oyuna konsantre olmaya zorlarken annemin alacaklı bir şekilde kapıya vurmasıyla keyfim yine sabun köpüğü halini alıyordu. Ne bahtsız bir çocuğum böyle...

"Anne kapıyı mı kıracaksın neden böyle acımasızca vuruyorsun? "

Annem elini yumruk yapıp bana kaş göz işareti yaptıktan sonra sözlerini etraflıca döküverdi; kırık dökük yüreğime.

"Niyazi sen iki saattir neredesin? Defalarca zile vurmama rağmen kapıda bekletiyorsun sonra gelip bana hesap soruyorsun. Oğlum sen yoksa eceline mi susuyorsun? Bu yumruğu suratına yedikten sonra fikrin değişir mi merak ediyorum. "

"Anne geç şöyle içeri sinirin yatışsın. Hem sen biricik evladına kıyamazsın bırak şamatayı. "

Annem elindeki poşetleri kapıda bıraktığını işaret edip koluma bir omuz atarak içeri girdi.

İçine ne kaçtı bunun? Erkek gibi omuz atan bir annem var ulan.

"Niyazi kapının önündeki poşetleri sesini çıkartmadan mutfağa götür. Hem sonra onları içinden çıkarıp buzdolabına yerleştir."

Annem eline terliği geçirmeden içimden saydırarak poşetleri parmaklarıma geçirerek mutfağa doğru taşıdım. Dış kapıyı kapattıktan sonra eşyaları mutfak tezgahına  dizmeye başladım. Mübarek evin tek oğlu da kız gibi yetişiyordu, bu nasıl bir iş?
Buzdolabına birçok erzağı dizdikten sonra sucuğu ve yumurtayı masanın üzerine koydum. Tavanın içine biraz sıvı yağ boşaltıp sucukları da ince ince doğradıktan sonra iyice kızaran yağa güzelce boşalttım. Birkaç dakika boyunca çatalla sucukları çevirirken kızarmasını dört gözle bekleyen kediler gibi tavayla bakışıyorduk. Bir tutam tuzu da üzerine serpiştirirken tabakta çırpıp karıştırdığım yumurtaları da emin bir şekilde sucuklarla buluşturuyordum. Yumurtalar da pişmeye başlarken mutfağın kapısı sabırsızca açılıyordu. Karşımda sinirden gözleri dışarı fırlamaya hazırlanan Sena Sultan vardı.

Zamane Gençleri 1 #Texting |TamamlandıWhere stories live. Discover now