Kafası Bozuk Niyazi/47.Bölüm

296 72 57
                                    

Biz mutsuzlar yaşadığımızın farkında bile olmayız. Güneşin sıcağı ruhumuzu ısıtamadığı zamanlarda anlarız,  bir kat daha üşüdüğümüzü. Biz mutsuzlar her şeye  gülmeyi severiz, kaybettiklerimize inat. Canımıza değen acıları silkeleyip umut rengi ile yolumuza devam ederiz. Eh dostum biz mutsuzlar  göründüğü gibi o kadar da sıkıcı değiliz. Tamam biraz hüzün dekorlu evimin içerisinde karalar bağlayıp oturuyor olabilirim. Yine de kabuslarla dolu hayatımın perdelerini ben çekerim. Ben mutsuzluk konulu kitabın baş kahramanı, bahtsız olanıydım. Dağlar üzerime yıkılıp bulutlar yağmurları ile ruhumu yıkarken bile gülümsemekten asla vazgeçmedim. Hey dostum, bizim mutsuzlar çok güzel mutlu taklidi yapıyor. Ve sen de bizden biri olabilirsin,  aramıza gel kurban.

Biz mutsuzlar gezegeninde yağmur sonrası güneş doğmuyor. Hayaller birer birer batarken içimde, kalbim duruyor.

Şair Niyazi yine geri döndü anlaşılan. Gece sahura kalkmayı unutup aç karnına oruç tuttuğum için pek halsizdim. Kitap okumaya mecalim olmadığından bu kez kendi romanımı yazmaya başladım. Soyadım kadar olmasa da yaman olduğumu herkes bilir. Tertemiz sayfaları içler acısı sözcüklerimle güzelce donatıp hiçbir şey olmamışçasına gülümsedim. Benim bu şizofrenik hallerime katlanmak için can atan anam kapının eşiğinde durmaktan sıkılmış olacak ki içeri girdi.

"Ne yapıyorsun oğlum? Açlıktan ölmediğine sevindim. "

"Babam elimden yemeklerimi alıp gitmeseydi burada ölü taklidi yapmazdım. Gördüğün gibi karalama yaptım Sena Sultan. "

"İyi kendini oyalayacak bir şeyin en azından var. Oğlum ben yengenlere gideceğim, sen de kendine dikkat et."

"Anne evi yakacağım ya merak etme. "

"Evi bilmem de sen zaten yanmışsın. "

Sena Sultan dahi halime gülüp gitti. Herkes lafını esirgemeden söverken saate göz attım. Yarım kalmış uykularımı tamamlamam gerekirdi anlaşılan. Tam gözlerimi rüyalar alemine doğru kaparken o lanetli icattan bir ses geldi.

Biri Vardı Çoktan İzi Kaldı Kalpte...

İlyas Yalçıntaş şarkısı ile odamda konser verirken telefonu açtım.

"Alo... Kiminle görüşüyorum? "

Özel numaradan arandığı için kim olduğunu tahmin etmek zordu.

"Şey...Niyazi nasılsın, seni merak etmiştim de kusura bakma. "

Bu ses, bu naiflik bana bir yerden tanıdık geliyordu. Düşünmeme bile gerek kalmadan  Cennet olduğunu anladım. Belli ki ayrılığa dayanamayıp benimle konuşmak için aradı. Ne yalan söyleyeyim onu kırdığım için üzgünüm. Huzur veren sesi kulaklarımda en güzel orkestra müziklerini andırıyordu. Bu büyü ruhumu sarsın hiç gitmesin istiyordum.

"İyiyim sen nasılsın? Ayrılık bize yakışmadı galiba. "

"..."

Bir şey söylemesi için bekledim. Sustu, sessizliği içimde acı gibi büyürken o sadece sustu. Konuşmaya ben devam ettim, onun susmasını istemedim.

"Dün gece seni çok kırdım Su, beni affet lütfen. Sensizlik zor,  sessizliğin gibi. "

"....."

Ona biraz kırgın olduğum için adını yanlış söyledim. Hatta inadına Su diye hitap ettim belki konuşur diye.
Bir hıçkırığı andıran sesi kulaklarımı doldururken gözlerinden dökülen yaşları içimde hissediyordum. Benim kanaryam ağlıyordu, kıyamadığım gözlerinden yaşlar akıyordu.

"Su lütfen bir şey söyle. Ben seni çok seviyorum,  beni affet prensesim. "

"Ben...Ben. "

"Bir şey söyle lütfen. "

"Ben senin aşık olduğun kız değilim. Rahatsız ettiğim için üzgünüm. Kendine iyi bak Niyazi. "

"Ne? Sen kimsin öyleyse? Cennet  senin sesin bu, bana yalan söylüyorsun. "

Gözyaşı  tekrardan kulağımda inlerken telefon birden kapandı. Bu kız neler söylüyordu böyle? Ben senin aşık olduğun kız değilim de ne demek oluyordu? Size yemin ederim ki bu ses Cennet'ten başkasının olamaz. İnsan sevdiğinin ses tonunu da tanımaz? Bu kız neler yapıyor böyle aklım almıyor. Ona bilerek Su diye hitap edip konuşmasını sağlayacak iken onu hepten kaybetmem çok kötüydü.

Hiç  vakit kaybetmeden Cennet'i aradım.

Cennet'im  Aranıyor.

ARADIĞINIZ NUMARAYA ŞU AN ULAŞILAMIYOR.

Oruçlu ağzımdan kötü söz çıkmasın diye uğraşırken hayatın cilvelerine karşı savunmasızdım. Hiçbir şey anlamayan aklım düşünme yetisini kaybediyor gibiydi.

Ya Sabır çekip durdum. Zaten zaman kaplumbağa kadar yavaş ilerlerken midem açlığını ilan ediyordu.
Hem aç hem üzgün olan bana bir acıyın demeyi çok isterdim lakin egomdan hiçbir şey kaybetmedim. Ey benim daima yanımda olan egom,  bugün nereye gittiniz?  Kendimi bir çöplük konteynerına atılan pislik gibi hissettim.

Bölüm  Sonu.🌸

Selâmûn Aleyküm canlarım. 😍💜💕❤

İnşallah yeni bölümü beğenirsiniz.

Niyazi'nin konuştuğu kız sizce kimdi? :))

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.

Zamane Gençleri 1 #Texting |TamamlandıOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz