Bir Cennet Trajedisi|42.Bölüm

352 81 88
                                    

Cennet'in  Ağzından;

Sabahın erken saatlerinde gözlerim mutsuzlukla birlikte açılırken kendimi hava almak için dışarıya bıraktım. Oksijeni ciğerlerime soludukça yüreğime ağır gelen kalp kırıklıklarıma pansuman olabilecek bir sözcük aradım, yara bandım yoktu. Bir müddet yürüyüşün ardından yakında gördüğüm banka oturup dinlenmek istedim. Sinirliyken kendi kendime konuşma huyumun olduğunu unutup yine deli gibi konuştum. O esnada yanıma bir erkek oturdu. Sessizce vereceği tepkiyi ölçmek isterken Niyazi'nin yüzünü gördüm. İlk defa onu gördüğüme sevinmedim. Beni her yerden engelleyip ikiz kardeşimle sevgili olan sevdiğime karşı nasıl davranabilirdim ki? Bana Cennet dediği anda elimdeki çantayı kafasına vurdum,  oh canıma değsin! Su ise benim yerime geçip intikamını sevdiğimi ellerimden yüreğimden kopararak aldı, içimde kopan acıyı tarif edemedim. Sadece yutkundum,  hüzünle beraber sustum.

İptila olduğum her şey kayıp giderken iken gözlerimden, eski maviliklerin hayaliyle nefesimi son kez soluyordum.

Sensizliğin harikalar yaratmadığı bir diyardayım. Sorma bana nasılsın diye. Nasıl olabilirim ki yokluğun sinmişken üzerime. İnim inim sızlıyor canım. Doluyor satır aralarımda kalan mutlu cümlelerin gözyaşları. Yaşlarını tutuyorlar içlerinde, beni de ağlatmamak için. Onlar bile düşünürken beni, sen beni yok ettin be. Ben artık hücrelerimden bağımsızlık. Gün aşırı biraz daha karanlığım.

Elime aldığım kalemle sayfalarda katliam çıkarmak istercesine yazıyordum. Patlamaya az kalan bir bomba misali, her an can verecek gibiydim.

Öyle çok yatmışım ki sonsuzluk gölgesinde, susuz kalmış bir kartalım. Dudaklarımda titreyen heceler, usanıp gider gibiler artık. Çılgınlar gibi koşmak lazım. Devir masumâne değil.

Olmuyor, yazdığım her şeyde aklım ona isabet ediyordu. Onu unutmaya başlamak çaresizliğimin imzası olacaktı. Bunu başarabilecek miydim acaba?

Kalbim adından geçmeyince anladım; aşkınla sersefilim.

Kalem ve kağıdın sitemkar bakışlarını üzerimden yıkmak adına film izlemek için oturma odasına gittim. Bu esnada Su telefonda konuşuyordu, istemsizce konuştuklarına kulak misafiri oluyordum. Oradan geçer gibi yapıp neler olup bittiğini anlamaya çalışıyordum.

"Efendim abi, yine çay yapmam için mi aradın?"

"....."

"Ne? Seni döven çocuğu mu eline geçirdin, abi ona bir şey yapma ben geliyorum beraber dayak atarız. Benim elimde ağırdır hani. "

"....."

Bu bahsedilen kişi her kimse Su baya endişeli görünüyordu. Üzerindeki soğuk terler korktuğunun habercisiydi, bir şeyler düşündüğü çok aşikârdı. Kendi acım yetmezmiş gibi bir de bu ikiz belasıyla uğraşmayacağım diyerek odama döndüm. Su apar topar evden çıkarken aklıma annemin ihmalkarlığı geldi. Kahvaltı hazırlamadan bir şeyleri bahane ederek evden çıkması yıllar öncesinde yaptığı yanlışın aklıma tekrardan gelmesine sebep oluyordu. Yoksa? Belki de Su'ya bu konuda haksızlık yaptığım için  mutluluk benim de yüzüme hiç gülmüyor. Ben sevdim ikizim aldı. Kulaklığı takıp telefondan  Emre Aydın şarkıları dinlerken gözyaşlarım akmasın diye epey uğraşıyordum. Şarkıların duygusal açıdan insanı hüzünlendirmesi bir yana düşündürücü olması da güzeldi. Ruhum bir beşik gibi ritimlerde sallanırken kalbimdeki boşluk artıyordu. Telefondan uzun süredir girmediğim uygulamaya giriş yaptım. Uzaktan akrabam olan Muhammet küçükken çok iyi anlaştığım biriydi,  üstelik bana karşı da bir zaafı olduğunun da farkındaydım. Sınavlardan önce benimle tekrar konuşmak istediyse de ona bu şansı vermemiş gönlümün sesini Niyazi denen öküzden yana kullanmıştım. Velhasılı kelâm, etme bulma dünyası. Muhammet'in attığı eski mesajlara bakarken beni böyle temiz bir sayfanın içerisinde aşkla seven kimsenin olmadığını anladım. Bir kez daha acılarıma  kakaolu süt içtim, ağladım. Bir kez daha yaralandım. Beni seven birinin varlığına şahitlik etmek öyle umut vericiydi ki. Ah biz zamane gençleri, aşkı oyun zannediyoruz. Lâkin kalp kırılıp unufak oldukça yaşamak güç bir eylem oluyor. Ve sevdiğim adam nefreti yüreğimi esir alan ikizimin kollarındaydı,  ölsem de bunun acısını unutamam. Bende onu tanımamış gibi yapacağıma ant içtim.  Onu unutacağım. Sevmediğim birini sevmeyi onun beni sevmediğini görünce yapmak istedim. İçimdeki sevgiyi yok sayarak her şeyi unuttum varsayarak Muhammet'in yazdığına cevap verdim. Niyazi dosyasını kalbimden tamamen silmeye çalışırken anıların girdabında boğulan ruhumun acı çekişlerine maruz kalıyordum. Ölüm gibiydi resmen, severken unutmak. Bir insana körkütük sarhoş iken onu unutmak kolay mıdır? Bu düşünceleri aklımdan bertaraf edip Muhammet'e yazdım.

"@BluegirlX : Muhammet teklifini kabul ediyorum. Buraya gelince konuşuruz, olur mu?  "

Mesajı atalı birkaç dakika olmuştu ki cevap geldi. Hiç bekletmeden yazan biri seviyordu. O beni gerçekten seven bekleyen biriydi.

"@rotasikayipmami : Ekrana dakikalarca baktıktan sonra kendime çimdik attım. Eğer bu bir rüyaysa bile  Cennet sen kal ölene kadar. Rüyada olsam bile çok güzel, seni çok seviyorum. "

"@BluegirlX : Rüya değil gerçek. :) Sen de artık rüyalarımın prensi, hayatımın anlamı olacaksın tamam mı? "

"@rotasikayipmami : Cennet sen iste ben dünyayı ayaklarına sererim,  o gül yüzünü gülümsetmek için her şeye varım. :) Prensesim, gönlümün sarayına hoş geldin. "

"@BluegirlX : Çok hoşsun, yüreğinin güzelliği kelimelere yansımış maşallah. :) Gönlünün sarayındaki tek prenses ben isem orada hanedan bile kurmaya gelirim!"

"@rotasikayipmami : Bir tebessümüne can feda diyorum, benim gönlümün yazgısı senden ibaret gül prensesim. Gül ki goncalar gülüşünü kıskanıp baharın gelişine uyansın. Sen benim ilk kalp ağrımsın, varlığını hiçbir şeye değişmem."

Klavyenin üzerinde heyecandan ne yazacağını bilmeyen parmaklarım bile mutluydu. Kalbim ilk defa gülümseyip kan pompalarken yaralarımın merhemini bulmak çok güzeldi. Gerçekten seven bir insan sevdiğini mutlu etmek için seçeceği kelimeleri iyi bilir.  Muhammet, Niyazi'nin kalbimde bıraktığı her yarayı tamir edecek mükemmel kalbe sahip özel gülüşlü adam. Ben onu iyi ki tanıdım, keşke önceden mesajı atsaydım.  Niyazi adını aklımda tuttuğum o lanetli sınav gününden de senden de nefret ediyorum.

Bölüm Sonu. 🌸 💞

800 kelime falan oldu, umarım az değildir.

Selamun Aleyküm canım okurlarım, yorum yapmayan diğer sessiz okurlarım.

Nasılsınız güzellikler?😍❤❤❤❤

Bölüm nasıl hele?

Cennet bu bölüm sana gelsin,  tahmininden öperim. :)))

Kakaolu süt fikri aklıma Tuğçe'den geldi. <3

Muhammet karakterini sevdiniz mi? Ben çok sevdim, cidden böyle birini bulup evleneyim ben. :D😂😁😂

Allah'a emanetsiniz canlarım.

Beni sevenler buraya kalpler bıraksın.

Kitabı okuyanlar olarak kaç kişiyiz bilmiyorum.  :((

Zamane Gençleri 1 #Texting |TamamlandıWhere stories live. Discover now