Bir Acı Vuslat/Final

752 63 156
                                    

Hayattan soyutlanan bir garipten farksız değildim. Mutlu olmak için dokunduğum her şey ateş olup ellerimi yakarken güçlü duracak hal bulamadım. Ne yapsam faydasız kaldı umutlarım, ben başaramadım. Odama kapanıp saatlerce  hebâ olan yıllarımı düşündüm hesapladım. Acılar beni giderek olgunlaştırsa da gücümü kaybettiğimi gördükçe yıpranıyordum. Egolarım sonsuza kadar sönüp yok oluyordu, benden kalan ne varsa heder oluyordu. Kafamın içinde sıkışan düşünceler ruhumu parçalara ayırıp kalbimi yağmalıyordu. Şimdi ben ne yapacağım? Hayatımda yapmamam gereken ne  varsa hepsini yaptım üstelik sevdiğim kızı da ikiziyle aldattım. Bu alçaklığı düşündükçe ziyan olan aşkıma üzülüyordum kendime iyice kızıyordum. Ne yapmalıyım Allah'ım? Umursamaz tavırlarımdan zerre kalmadığını görmek de canımı daha çok yakıyordu.  Mavi gökyüzünün altında sırılsıklam olan bedenim duâ tanelerini beraberinde  söylüyordu. Başımdan dökülen yağmurla duygulanan  yüreğime bir  slow parça söyleyecek hâlde bile değildim. Bu Niyazi ben miydim? Yıllar ağır tokadını kalbimden vurdukça giderek değiştiğimi gördüm. Hayatın bir oyun yeri olmadığını anladıkça kendimi de düzelttim. Cennet'i unutmak istedikçe de daha çok sevdim. Onu kaybetsem de o hep yüreğimin içinde kalacaktı. O kalbimden sökülmeyen sevgi düğümüydü. İçimden atamadığım fikirlerime sığmayan aşkın adıydı. Ah benim sevdası anonim olmayan Cennet'im seni ne çok özlediğimi anlatamam. Yaşadıklarımı düşünmekten yoruldukça on dakikalık mesafede bulunan parka gidip oturup nefes alıyordum. Yine zihnimin kalabalıklaştığını hissedip üzerime bir kıyafet alıp dışarı çıkmaya karar verdim. Yalnızların mekanı hep mutluları seyretmek olsa gerek. Başka insanların mutluluğunu  seyredip kendi yaralarımı sarmaya başladım. Ne garip, eskiden kendimi mutlu etmek için egolarım yeterken şimdi hiçbir şey bunun yerini tutmuyor. Kafam mahşer sokağına dönerken kapının kolunu çevirmeye başladım. Bu esnada babamla göz göze geldim.

" Eşek sıpası nereye gidiyorsun? Adam gibi yüzünü göremiyorum bile. "

"Baba biraz hava almaya gideceğim görüşürüz. "

Cebimden çıkardığım arabamın anahtarlarını babamın avucuna bırakıp atik bir hareketle dışarı çıktım. Bir zamanlar araba için ne çok dil dökerdim ah. Şimdi elimdeki hiçbir şeyin beni mutlu etmediğini görmek canımı sıkıyordu. İstediğim yere istediğim gibi gidebilecek durumdayken kafamın içinden bir türlü gidemiyor olmak ne zordu öyle. Bu şehri bu diyarı terk edip gitme isteği doğarken yalandan gülücükler saçmaya çalıştım mahkeme suratlı insanlara.  Giderek yok olan varlığımla beraber oturmaya başladım parktaki bir banka. Etrafta gülüşmeler varken karalar bağlayan kaderime hafif bir sitem ediyordum. Bu yalnızlığımın beni esir aldığını gördükçe güneşin parlaklığını içimden kapatıyorum. Ellerim hâlâ ellerini tutma ümidiyle seni bekliyor Cennet'im, çilesi bitmez sevgim.

Çocuklar parktaki oyunlara kendini kaptırıp oynarken onları büyük bir hayranlıkla seyretmeye başladım. Burada bir nebze de olsa acılarım geçiyor gibiydi. Kendimi toparlamak için bolca oksijen almaya çalışıyordum. Yaralanan hislerimi tedavi edebilecek hiçbir söz dahi yoktu. Ne yapacağımı bilmiyordum. Gözlerimi çocukları seyretmeye yordum.
Bu esnada bir çocuk salıncaktan inip annesinin uzattığı topla oynamaya başladı. Uzaktan pek göremesem de çok tatlı bir çocuk olduğu ortadaydı. Havalı gol atmaya çalışması falan bir yerlerden tanıdık geldi sanki bana. Bu benim küçüklüğümden kalma ufak bir anı gibiydi. Bende çocukken ön planda olmayı seven havalı biriydim. Tamam egoları sönük Niyazi olsam da küçükken herkesin parmakla gösterdiği o seçilmiş insan da bendim. Ee ne sandınız, boşa dememişler bana egoların prensi diye.

Çocuk topu yükseğe attığı için yanıma gelmek zorunda kaldı.  Top ise tam yanıma düştü. Mahzun gözlerle bana bakmaya çalışan küçük çocuğa tebessüm ettim. Topunu elime alıp başını okşayarak ona uzattım.  Merakıma yenik düşüp ismini de sormayı ihmal etmedim.

Zamane Gençleri 1 #Texting |TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin