Hasan Niyazi Düellosu |39.Bölüm

400 89 74
                                    

Buse masanın üzerinde tuttuğu elimi Hasan'ı görünce daha bir sıkı tutmaya başladı. Ben ise tabiî ki merhametli iç sesimi dinlemeyip oturduğum sandalyeden kalkıp Buse'nin sahte aşkını terk etmeyi seçtim. Birkaç çift sözümü de armağan ederek yürüdüm.

"Biz dost dediğimiz insanlara kazık atacak karaktersiz insanlardan değiliz. Benim seninle hiçbir bağım olamaz bacım. Eğer hastaysan da son nefeslerini iyilik yaparak geçir, neme lazım cehennem falan var bir düşün sen Buse. "

Buse siyah ojeli tırnaklarını saçından geçirip sinirle yüzüme bakarken bir kez daha oradan kalktığıma şükrettim. Bu kız yoksa bir sadist mi? Nasıl da ölümcül bakışlar atıyor, yenge görünümlü sinsi şey... Bir de ben bunu Gülseren sandım bana da yazık, cahılım ben cahıl.

"Niyazi kapa şu lanet çeneni, mahvederim seni. "

"Benimle muhatap olma, vicdanımı sızlatıp canımı mı yakacaktın lan hoşt sana. "

Buse başka bir şey demeyip önüne servis edilen vişne suyunu içmeye başladı. Gözlerinden alev fışkıran emmioğlu bana doğru adım atarken ne yapacağımı bilemedim. Annemin de dediği gibi tam sopalıktım, inkâr etmeyeceğim. Ne de olsa insanın kendini bilmesi güzel şeydi. Bazıları benim Buse'ye yardım edeceğimi düşündü, hepsi yanıldı. Kendimden başkasını düşünecek kadar vaktim mi var benim? Hem her şey bir yana bu ihaneti kardeş bildiğim dostuma hayatta yapamazdım. O değilde benim zaten Cennet'im var, bana ne Gülseren, Buse her neyseden.

"Ulan yavşak sen ne yaptığını sanıyorsun? Bende Buse beni neden bıraktı diye kendimi sorguluyorum. Ağzını yüzünü dağıtayım da gör. "

Öfkesinden kırmızı gören bir boğa gibi boğazıma yapışan Hasan'ı itmek oldukça zordu. Bana göre daha kalıplı ve güçlü oluşu işi fazlasıyla zorlaştırıyordu. Ne yapacağımı bilmeden elimi sıkıca tuttuğu boğazıma götürürken etraftaki gürültüye kulak veriyordum.

"Ayrılın beyler, burada kavga dövüş yasak. "

Hasan gözlerini gözlerimin içine yöneltirken sol gözüme destekli bir yumruk geçirdi. Elimi boğazıma doğru götürürken gözümün acısıyla bir iki damlanın gözlerimden gelişini sezdim, öfkemi kontrol etmeye çalıştıysam da olmadı. Duvara yaslanan bedenimi kaldırıp Hasan'a bir yumruk attım, kahretmesin hayvan gücünde olduğu için benim ellerim acıdı. Acıyla kendimi iyiden iyiye kötü hissederken Hasan bileklerimi kavrayıp sıktı, çevirdi. Ciddi ciddi cenaze işlemlerime başlayın artık. Helvam cevizli, kabrim yemekli olsun. Herkese benden çaklıt dağıtın n'olur, kandiller dışında da mezarıma uğrayın olur mu? Cennet seni hep seveceğim, eskiden çirkin olduğun için seni üzdüğüm için beni affet sevdiceğim.

"Hasan Niyazi'ye bir şey olursa seni yaşatmam. "

"Şu yaptıklarınla daha ne kadar yaşayabilirim ki Buse? Keşke öldürseydin bu kadar canım yanmazdı. "

"Çocuğun canı acıyor, bırak!"

"Bırakmıyorum, sende benim canımı yaktın ölmedim işte. Ölmedim. "

Niyazi Hasan'ın karnına vurduğu yumruk karşısında daha fazla direnemeyip yere düştü, bedeni yer çekimine ağır gelircesine yığıldı. Canı yanan Niyazi kurbanlık bir koyun gibi can veriyordu.

"Sen sevdiğime nasıl vurdun Hasan? Senden nefret ediyorum. "

"Daha dün beni seviyordun, bugün nefret mi ediyorsun? Çok değişiksin. "

"Şansını zorluyorsun. Ben hariç üç sevgilin olduğunu öğrenip seninle harem mi kuracaktım, ne yapacaktım? Sen tam bir pisliksin arkadaş! Hayır senden arkadaş falan olmaz, şerefine aşkına tüküreyim. "

"Ah şu zamane gençleri aşkı oyun zanneder olmuş. "

Kafedeki yaşlı teyze sözünü söyleyip yanımızdan uzaklaşıp gitti.
Ah şu zamane gençleri.

Buse Hasan'a sert bir tokat atarken sinirden bayılmak üzereydi. Kanser değilde ciddi bir rahatsızlığı olduğunu öğrenen Hasan onu teselli etmek için yanına giderken beni oradan kurtaran garsonlar yardımıyla evime doğru uçtum. Evet uçtum, mor gördüğüm dünyaya acıyla baksam da kanat çırptım. Ruhumun derbeder sokaklarından çıkmayı başardım derken yine yanıldım.

"Oğlum ne bu hâl? Çarpıldın mı?"

"Yok anne, bana yine kamyon çarptı. "

"Niyazi sende kör müsün tüm kamyonlar sana mı çarpıyor?"

Annem hayretle yüzümü incelerken ona olup biteni anlatmak konusunda tedirgindim. Ne diyebilirim ki? Of of.

"Anne bunları sonra konuşuruz, aşk insanın gözünü kör eder derler ya o hesap benimkisi. "

"Evet oğlum, sen nankör olanlardansın. "

"Hayda... Sena Sultan sana da ne desek bir laf sokma çabasındasın. "

"Sen kendinden başkasını düşünmeyen nankörün tekisin. "

Annemin sözlerini daha fazla dinlemek istemediğim için odama geçtim. Üzerime bir battaniye alıp dinlenmek isterken cebimde titreyen telefonu elime aldım. Mesaj Gülseren sandığım kişidendi.

"Ben Gülseren değilim dedim."

"Öyle buruk bakma bana, gözlerimden yaşlar dökülür de dayanamam. Öyle acıyla dokunma gönül yarama, sensizlikten ağlar anılar dayanamam. Bana senden kalan ne varsa yakarım, ismin yine yüreğimde kalır dağılırım. Bu aşkı sensiz nasıl yaşatırım? Bir kül olur da yanarım, kendimi de yakarım.

Cennet. "

Bölüm Sonu.😍

Selâmûn Aleyküm birtanecik okurlarım ve hayalet okurlarım.😍 ❤

Sizi çok seviyorum.

Oy ve yorumlarını eksik etmeyen herkese sonsuz teşekkürler. 😍💕

Diğer kitaplarıma da desteklerinizi bekliyorum İnşaAllah. Bir şey olursa çekinmeden mesaj alabilirsiniz.

İyi ki varsınız.

Allah'a emanetsiniz. 🙊💕

Zamane Gençleri 1 #Texting |TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin