Annem her zamanki otoriter yapısıyla karşıma geçip uzun soluklu konuşmasına başladı.
"Bak bana oğlum Niyazi, elindeki son kozu da kullanmazsan babana söylerim yarın sana ayakkabı boyası getirir, sokaklarda yeni hayatınla tanışırsın. Şimdi kafanı o l...
"Asabi Çocuk : Bana hayran olmakta haklısın, hem tatlıyım hem başarılıyım. Benim muhteşem zekamdan etkilenip kesin beni sevdin. "
"Anonim Hanım : Ha bir de unutmadan egolu ve ukala olduğunu da ekleyelim. Nerden girdin şu kalbimin içine, sevilecek biri de değilsin kendime hayretle bakıyorum, inanır mısın?"
"Asabi Çocuk : Yav bir git işine, hem övüyorsun hem sövüyorsun. Sevme beni anonimine tükürdüğümün kızı. Hem çirkin hem huysuzsun, ıyy sevilesi olmayan yaratık seni. "
"Anonim Hanım : Tamam anladık çirkinim. Fakat şunu unutma, hâlâ senin gibi zavallı ve asabi birini sevecek kadar muhteşem bir kalbe sahibim. Keki alacağım bir daha rahatsız etmem, kalbimi kırıp kırıp ağlatma beni yeter Niyazi. Artık yokum, gidiyorum emin olabilirsin senin laflarını sindirecek duyarsız bir kalbim yok. "
Evet bay duygusuz Niyazi, kızın kalbini yeniden paramparça ediyorsun. Hayatımda ilk defa beni seven biri varken neden değerini bilmiyordum ki? Çirkin ya da güzel olması neyi değiştirirdi ki? Beni tüm kalbiyle kabullenip önemseyen merak eden birini ellerimin tersiyle itiyor, üstelik kanadını da kırıyordum. Bir şeyler yapmazsam onu tamamen kaybeder ebediyen yalnız kalır üzülürdüm. Bir daha onunla konuşamazsam mahvolurum ben. Ona karşı bir şey hissetmesem de Su da beni sevmiyordu işte. Tek yol Cennet'in yolu olduğuna göre bir şeyleri değiştirmem gerekiyordu.
"Asabi Çocuk : Eşeklik yaptım afedersin. Seni üzdüğüm için beni affet Cennet. Lütfen beni bırakıp gitme, dayanamam yokluğunun acısına. "
Mesajı yollayıp dakikalarca bir şey yazmasını bekledim. Ne mesaj vardı ne de whatsapp'tan gelen bildirim sesi, hiçbir şey yoktu.
Hasan biraz dışarıda dolaşmaya çıktığı için fırsattan istifade edip kek yapmaya başladım. Bari onu gülümseteyim. Bir insanın mutluluk sebebi olmak varken neden gözyaşı olayım ki? Mantığıma hayranım be! Yürü Niyazi yürü. İnşaAllah YGS yüzüme güler de tam gaz yola devam ederim.
Öncelikle mutfak önlüğü takıp buzdolabında duran malzemeleri tezgaha serdim. Güzel bir leğen alıp içerisine üç yumurtayı kırdıktan sonra bir bardak şekeri de ilâve ettim. Çırpma teli ile bir güzel karıştırdıktan sonra bir bardak sıvı yağı, sütü ve kakaoyu da ekledim. Daha sonra aldığı kadar unun üzerine kabartma tozunu ve vanilyayı ekledim. Güzel şekilde karıştırmaya devam ettim. İstenilen kıvama gelince kalpli kalıba kek harcını boşalttım. Önceden ısıttığım fırına keki koyup beklemeye koyuldum.
Cennetin gelmesine tam bir saat on dakika vardı. İçimdeki heyecanı anlatmak mümkün değildi. Bir akrep gibi yelkovanın peşinden gidip saatin geçmesi için bir şeyler yapmak istiyordum. Mutfaktan çıkıp oturma odasına geçtim, yalnızlık bir tokat gibi yüzüme yüzüme vuruyordu. Annem komşuya diye çıkıp hâlâ dönmedi, ah benim terliği isabetli otoriter anacığım beni yalnız bırakıp gittin ya sana da aşk olsun. Her neyse ben koltuğa daha yerleşmeden iç sesime fermuar çekip fırının kapağını açıp kekimi kontrol ettim. İşi şansa bırakmayacağıma dair kendime söz verdim.
Evet görüyorsunuz anlatmaya gerek yok, her şey mükemmel! (Resimdeki kek Niyazi'nin Cennet'e özel yaptığı kektir. )
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Çay suyunu da ocağa koyup keki ısısında pişmeye bırakıp fırını kapattım. Muhteşem karizmamı daha da ön planda tutmak için aynanın karşısına geçip saçlarıma fön çektim. Sonrasında üzerime en güzel kapüşyonumu giyip tarzıma hayranlıkla baktım. Narsistliğimle kendime aşık olacağım diye içten içe korkuyordum. Kendime çeki düzen verdikten sonra mutfak masasının üzerine iki gün önce anonim güzeli için özel yaptırdığım çiçeği koydum. Çiçeğin üzerinde özellikle Cennet yazıyordu ki karışıklık olmasın. Onun çiçek kalbini yerinden söküp atıp pişmanlık denen kelimenin içimi mahkum etmesine izin vermeyecektim. Evet ponçik gönlümün tek sahibi Su olsa da sınavın bittiği yerde sınavım olan Cennet'i de yüz üstü bırakmaya niyetim yoktu. Tamam sevmek için elimden geleni fazlasıyla yapmadım, dış görünüş hayatımda en önemli sırada değil. Amma velâkin Cennet'in o whatsapp fotoğrafını gördüğümden beri ona karşı hislerim bir anda yok olup gitti. Yine de ona belli etmemeye çalışıyordum. Onu sevmediğimi bilse de bunu dillendirip onu üzmek istemiyorum, umarım bugün şans bizden yana olur. Onu elimin tersiyle itsem de her defasında kader onu karşıma çıkarıyordu. Belki de bu anonim Cennet'ten düşüp beni buldu? Belki o benim içimdeki cevherin dışa vurumu... Belki o benim hayallerimin yeniden var oluşudur? Ah be zalımın çocuğu, kızın niye kıymetini bilmezsin? Allah'ım yine nankör bir kul olarak sana işim düştü, bana yardım et. Umarım sana layık bir kul olurum. Amin.
Mutfaktan gelen kaynama sesiyle çay suyunu kapatıp çaydanlığa boşalttım. Çayın demini de içine koyduktan sonra yaptığım keki fırından çıkarıp bıçakla dilimleyip masanın üzerine yerleştirdim. Servis tabaklarını, çatallarını ve bardaklarını da yerleştirdim. Bu esnada zilin ısrarla çalışını duymamla heyecanlanmaya başladım. Eûzübillâhimineşşeytânirraciym. O geliyor! Geliyor. Kalbimin küflü odasına sevgi ekmeye geliyor. Adımlarımı hızlandırıp kapıyı açtım.
"Oğlum ne diye dikiliyorsun, gir içeri. Hayrola rengin de gitmiş senin bir şeyin mi var?"
Annem... Umarım bir şeyi mahvetmezsin. Yine planlarımın suya düştüğünü gözlerimle görüyordum. İçimden yarım kalan duâya devam ederken annem odaya gidip gündüz vakti sıkı takipçisi olduğu Hint dizisini açtı. Bende kapıda şaşkınlıkla beklerken zil çaldı. Evet saat ikiyi iki geçiyor, kalbimde kelebekler uçuyordu. Son kez nefes alıp verdikten sonra kapıyı açtım.
Allah'ım, gözlerime inanamıyorum!
"Oh my good! Su bana geri mi döndün?"
Ben karşımda Cennet'i görmeyi hayal ederken bir anda Su sürprizi ile şaşkınlık geçiriyordum. Hayır Cennet seni Su ile aldattığımı düşünme, gönlüm onda olsa da aklım hep sende!
