Cennet'in Acısı|27.Bölüm

567 127 41
                                    


Cennet'in Ağzından;

Aynalar gözlerime bakmaya tahammül edemedi, kırgın ruhuma bir gülümseme de uğramadı gelmedi. Solgun yüzümde ayrılık meltemleri hafifçe eserken yaralı bir serçe gibiydim. Ben ne halde olduğumu bilemeyecek durumdaydım.

Günlerdir yeme içmeden kesilip yalnızca kitapların arasında kayboluyordum. Kitapların verdiği huzurla satırlara hapsoluyordu mecnun duruşum. Onu düşünmediğim her anı yaşanmadı sanıyordum. Oysa O aklımdan geçmeden ben kendimden geçerdim. Özleminden delik deşik olan kalbim acıyordu. Yara bantları ile tedavi etmeye çalıştığım kalbim pansuman diye onu istiyordu. Olmuyordu, yapamıyordum. Sabrım ızdırap dolu dakikaları getirirken aşk nöbetinden  zayıflıyordu sevgim.  Ne arıyor ne de mesaj atıyordu. Acımın açtığı yaralar kadar gülüşüm de güzeldi. Zamanla güzelleşen her hücremin güneşten aldığı bir parıltı, senden aldığı bir tutam aşk vardı.
Onu yok sayıp unutmaya çalışırken daha çok ona varıyordum.

Kafamdaki yılgın düşünceleri üzerimden atıp artık eski umutlu halime dönmek istiyordum. Annem komşuya gittiği için evde Su ile beraber yalnız kalacaktık. Abim her zamanki gibi Gülseren'in peşinden koşuyordu.

Mutfağa gidip kendime atıştırmak için bir şeyler hazırlamaya karar verdim.
O esnada ikizim Su'yu makyaj yaparken gördüm. Su ve makyaj hayatta aklımın ucundan geçmeyen şeydi. O bir kere süslenmeyi sevmeyen asabi kızdı. Terslemek ve umursamazlık onu anlatan iki önemli kelimeden yalnızca biriydi. Ama o neden hiçbir sebep yokken böyle dikkat çekici olmaya çalışıyordu ki? Ne bir düğün ne bir bayram vardı ortada.

Yemek yemeği biraz erteleyerek Su'ya doğru döndüm, adımlarımı onun tarafına doğru atmaya başladım.

"Hey ikiz ne yapıyorsun? Evde kalmaktan korktuğun için mi süsleniyorsun?"

Eline aldığı pembe ruju yüzüne gözüne bulaştırarak dudağına sürerken sitemle tısladı.

"Benim ne yaptığım seni mi ilgilendiriyor? Git başımdan, makyajımı yapamıyorum sayende kem gözlü yılan. "

"Ay sana çok meraklıydım zaten. Ha unutmadan kapının arkasında duran cadı süpürgeni de al öyle git. "

Su'ya konuşma fırsatı bırakmadan kapıyı çarptığım gibi odadan çıktım. Telefonumdan açtığım müziği dinleyip kafamın içini istila eden düşüncelerin etkisin kurtulmayı denedim. Birkaç dakika sonra dış kapının kapanması ile Su'yun evden çıktığını anladım. Sinirli, öfkeli ve vurdumduymaz olduğu için etrafında pek arkadaşı olmayan kardeşimin kiminle görüşmeye gittiğini fazlasıyla merak etsem de bunu yok saymaya çalıştım. Ee onca sıkıntı içerisinde bir de onun nereye gittiğini mi düşüneceğim? Yok daha neler.

Müziğin sesini biraz daha açıp Niyazi'nin beni neden arayıp sormadığını tekrar düşünmeye başladım.  Bu esnada telefonum çalıyordu.

Emir Kipi Abim Arıyor...

Telefonu çok bekletmeden açtım. Zira abim olacak kişi bana dırdırın âlâsını yapardı, çekilmezdi.

"Efendim?"

"Çay yap geliyorum. "

"Yapmazsam?"

"Hele bir geldiğimde çay yapma görüşürüz. "

"Üff tamam. "

İşte bu benim emir kipi gibi konuşan abim Cüneyt'ti. Ne isterse anında olmasını dileyen ama kendi yapmaya üşenen tipik erkeklerden biriydi. Oflaya puflaya mutfağa gidip çay suyunu ocağa koydum. Yapacak başka bir şey olmadığı için rahatlıkla can sıkıntısından  ölebilirdim.

Aklıma gelen güzel fikirle Niyazi'yi özel numaradan aramaya koyuldum.

#31#0553..... Aranıyor.

Telefon uzunca çaldıktan sonra açıldı.
Niyazi neden telefonu geç açtı ki?

-Alo? Kiminle görüşüyorum?

-Ben Niyazi'yi aramıştım da kusura bakmayın, rahatsız ettim galiba.

-Yok kızım ne rahatsızlığı? Ben Niyazi'nin annesiyim.

-Teyzeciğim ben Niyazi'yi çok önemseyen biriyim. Kaç gündür kendisinden haber alamıyorum. İyi mi?

-Çok şükür kızım, iyi oğlum. Niyazi bugün pek bir süslenerek dışarı çıktı, sanırım kızla buluşacak bilmiyorum.

-Hım anladım. Çok teşekkür ederim, Allah'a emanetsiniz.

Telefonu kapatır kapatmaz hıçkıra hıçkıra ağladım. Canım hiç olmadığı kadar çok yanıyor, yüreğim parçalara ayrılıyordu. Niyazi benim Niyazi'm, sevdiğim her şeyimdi.  O kiminle bulaşabilirdi ki?

Ve aklıma dank eden o isimle âdeta alt üst oluyordu ruhum.

İncinen kalbime teselli verecek bir cümle bulamıyordum.

Su... Öz kardeşim, ikizim benim sevdiğimi mi elimden alıyordu? Her şeyi boş vermeye çalışıp abime yemek hazırladım. Zaten çok geçmeden abim de eve geldi. Ağladığımı anlamaması için göz göze gelmemeye çalıştım. Ne yapacağımı bilemiyordum, cehennem  odası kalbimde can veriyordum.

Bölüm Sonu. 🌸

Selâmun Aleyküm birtanecik okurlarım, sevdiklerim.😍🙈❤

Yeni bölüme teşrif ederseniz çok sevinirim. Oy ve yorumlarınızı sabırsızlıkla bekliyorum. :')

Destek olan herkese çok ama çok teşekkür ederim.

Kalbim Şiir Sokağı isimli kitabıma da destek olursanız sevinirim. *_* (Tüm kitaplarım ellerinizden öper. :)

İyi ki varsınız ki.💕💕💕

Zamane Gençleri 1 #Texting |TamamlandıDonde viven las historias. Descúbrelo ahora