0.0

95.5K 2.7K 527
                                    

Ayayayaa selam! Kitabı düzenlerken burayı görüp "Bu ne öküzlük Didem, millete selam bile vermemişsin." dedim. O zamanlar değerleneceğini düşünmemiştim, sadece arkadaşlarım destek oluyordu. Neyse neyse kısaca tekrar selam! Bazı minik ayrıntıları düzenledim, baştaki 8-9 bölüm düzenlendi. İyi okumalar bebeklerim muah 💋

OKUMADAN GEÇMEYİN!
Dert Ortağı baştan sona yeniden yazılıyor, bu nedenle eski halini okumak isteyenler devam edebilir ama çok bekletmeden yeni halini yayınlayacağım. Bu sebeple o haliyle okumak isteyenler kütüphanelerinde bekletebilir. Yakında bildirimlerinizi epey dolduracağım.

****

"Kızım, gördüm diyorum!"

"Sen ciddi misin ya?"

"Evet, havalı siyah arabasıyla kahveciden sert bir kahve alıp gitti."

"Neden fotoğraf falan çekilmedin?"

"Çok hızlıydı, ayrıca bir buz dağı kadar da soğuktu. Çekindim."

Spagettiyi dudaklarımın arasından kaydırdığımda yandaki kızların konuşması dikkatimi çekmişti. Tam olarak yarım saattir aynı olayı koyu renk saçlı arkadaşına anlatan sarışın bir kız birazdan çığlık atmama sebep olacaktı. Konuyu istemsizce o kadar çok dinlemiştim ki keyfim kaçmıştı.

Bahsettikleri kişi Mete Uygar'dı. Ünü ülkemizin sınırları dışına taşan çok yakışıklı bir mankendi. Aynı zamanda oyunculuk da yapıyordu ama asıl işini mankenlik olarak tanımlıyordu. Okulumuzun kızlarından da onun fanı olan bir sürü insan vardı, özellikle ders aralarında arka bahçedeki çardaklarda hesabını açıp fotoğraflarını yorumluyorlardı.

Ben de onu yakışıklı buluyordum fakat bir buz dağı gibi göründüğü doğruydu.  Yanına gidip fotoğraf çektirmek isteyenleri hiçbir zaman kovduğunu duymamıştım ama öyle bir yüz ifadesi vardı ki zaten yanına gidemeden bacakları birbirine girenler oluyordu. Egolu biri olduğunu düşünmüyordum, sadece kendine biçtiği yaşam biçiminin gerektirdiği şeyleri yapmak için fazla inatçıydı.

En yakın arkadaşım Ela'nın gözlerini bana diktiğini hissedince gözlerimi kızlardan çekip ona döndüm. Ketçaba buladığı makarnasını çatala dolarken suskunluğumu sorgularcasına bakıyordu.

"Çok fazla konuştular." diyip kendimi açıkladığımda "Mete Uygar bu kızım, onunla karşılaşsam alnıma 'Mete Uygar'la karşılaştım.' yazdırabilirdim. Belki de fazla abartıyoruzdur ama fanlarının belirli bir kısmı sadece Mete'nin üzerindeki ilginin kendilerine de yöneltilmesini istiyor." dedi ve çatala doladığı makarnayı ağzına götürdü. Kaşlarımı kaldırdım. "Peki biz...biz de öyle miyiz?"

"Açıkçası çocuğu yakışıklı ve yetenekli buluyorum sadece. Yani onunla evlenip futbol takımı kurma ya da onunla beraber olup kameralara gülücükler fırlatma gibi bir derdim yok. Bunlar bana göre fazla ütopik. Seni bilemem tabii..."

İmayla güldüğünde gözlerimi devirdim. "Mesajlarıma cevap verse yeter aslında."

"Ha, şu görmesinin imkansız olduğunu düşündüğün için günlük gibi kullandığın mesaj kutusundan bahsediyorsun. Güzelim, cidden görmesini ister miydin?" Ela kahverengi büyük gözlerini tekrar bana diktiğinde dalga geçercesine gülümsedim. "Açıkçası ne istediğimi ben de bilmiyorum. Ama mesajımı görmesi senin de dediğin gibi biraz ütopik."

"Kızım ben evlenme hayallerine ütopik demiştim. Mesajlarını görmesi o kadar da imkansız değil."

"11 milyon takipçisi var Ela...12'ye yaklaştığını söylüyorlardı." Ela dudağını dişledi. "O kadar olmuş mu ya?"

"Her neyse, aklımı bir modelin mesajlarıma cevap vermesi meşgul etmemeli. O keşfedildiği için çok şanslı fakat ben keşfedilecek bir şeyim olmadığı için derslerle uğraşmalıyım."

Yemeklerimiz bittiğinde tabaklarımızı kirlileri taşıyan arabaya yerleştirdik. Sonrasında 1. kattaki kızlar tuvaletine doğru derslerden konuşa konuşa yürüdük. Tuvalete girdiğimizde iki kız aynaların önünde konuşuyordu. Biri göz altına yaydığı kapatıcıyı dağıtırken dikkati bize döndü. Kısa bir süre bakıştık fakat sonra onlar konuşmalarına döndü, biz de ellerimizi yıkadık. Ellerimi yıkarken konuştuklara şeye kulak kabartmadan edememiştim. Mete Uygar bu kızların da bugünkü gündemini ele geçirmişti.

Gözlerimi devirme isteğiyle dolduğumda kendime bunun bir saçmalık olduğunu söyledim. Bu aralar bu konuyu fazla duymam beni birazcık sinirlendirmişti.

Aslında bu aralar bu kadar çok konuşulmasının sebebi muhtemelen Mete Uygar'ın çok ünlü bir yabancı markayla yaptığı modellik anlaşmasının ilk fotoğraflarının yayınlamasıydı. Türkiye'de gündem olmuştu, magazin programları da bunu konuşup duruyordu. Artık sıkıcı olmaya başlamıştı.

Ela da ellerini yıkayınca gözlerimle hemen gitmemiz gerektiğini söyledim. Neyse ki o beni anladı ve kızların konuşmalarını daha fazla duymamak için tuvaletten çıktık. "Sıkıldım artık bu konudan." dedim sinirle. Ela amfiye doğru yürürken sözüme ithafen bana yine imalı bir bakış attı ve "Geç gelen ergenliğin yüzünden Mete'ye aşık olmuş olma ihtimalin beni telaşlandırmadı değil. Ne oluyor Bade? Gündemi sallayan bir konu, ne olmuş ki konuşuluyorsa?" dedi.

Gözlerimi büyütüp "Ciddi olamazsın Ela, imkansız aşklara balıklama atlayacak kadar manyak mıyım ben?" dediğimde Ela'nın bakışlarını görüp pişman oldum. Ela liseden beri arkadaşım olduğundan benim aşk hayatımın dört mevsim durgun bir deniz gibi olduğunu biliyordu. Tabii bir fırtına yaşanmıştı.

"O yüzden mi ona aşık oldun?"

"Onunla Mete Uygar aynı kişi mi? O sadece basketbol takımının kaptanıydı, Mete Uygar ünlü." Sonra kaşlarımı çatıp ellerimi kaldırdım. "Her yerde bu konunun konuşulmasından nefret ettiğimi söylüyorum ama hala bu konuyu konuşuyoruz. Yürü Ela!" diyip hızlı hızlı yürümeye başladım. Ela kahkaha atıp yanıma geldi ve "Sakin ol, takılıyorum. Koray vakasını atlattığın için çok mutluyum." diyip tatlı tatlı gülümsedi. Ben de dayanamayıp güldüğümde amfiye çoktan varmıştık.

Derste ister istemez kafam lise yıllarındaki lanetli aşk dönemime kaydığında kafamı iki yana salladım. Karşılığımı alamadığım, eziklendiğim bir durumdu ve beni derinden etkilemişti. Aşabilmem zor olmuştu.

O gün iki ders daha gördükten sonra evime gidip çalışanımız Elif Abla'ya selam verdikten sonra odama kapanmıştım. Kendimi sorgulamam gereken konular vardı.

Mete Uygar uzun süredir benim için dijital bir günlük olduğundan ilginç bir şekilde ona dertlerimi yazıyordum. Göremeyeceği için rahattım ama bir yandan da görebildiğini düşündüğüm için benim için dert ortağı olmuştu. Mete Uygar muhabbetlerinden sıkılmam da bu yüzden olmuştu. Çünkü onu dert ortağım olarak görüyordum ve insanların onun hakkında konuşması canımı sıkıyordu. Farkındaydım, onun 11 milyondan fazla takipçisi vardı. Benim gereksiz duygusallığım bir anlam ifade etmiyordu. Sadece kendi kendime gelin güvey olmayı seviyordum.

Ani bir kararla elime telefonumu aldım ve onun mesaj kutucuğuna girip bir şeyler yazdım.

****

ig: pluviamore

Dert Ortağı ~texting~Donde viven las historias. Descúbrelo ahora