''Bacak Arası Kanı.'' Bölüm:15

761 61 8
                                    

        DESTEĞİNİZ İÇİN TEŞEKKÜRLER BEĞENMEYİ VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN! :)X -L

Harry bana doğru ilerlerken ona dönüp durması için elimi kaldırdım.

‘’Bu ayna,’’ dedim aynayı işaret ederek. ‘’benim gücümü tüketiyor.’’ Harry gözlerini genişletti durup dururken telaşlanmıştı.

‘’Başka ne gördün?’’ diye sordu aynaya bakmaya devam ederken, başımı sallayıp omuz silktim.

‘’Sadece bu kadar.’’ İç çekip aynaya doğru yaklaştı ardından benim gibi sırtını ona dönüp tavanı inceledi.

‘’Sandra güzel bir kadındı.’’ İlk kez konusunu açıyordu, merakla ona döndüm. ‘’İhanetini kaldıramadım ve en kötüsü de onun melez olmasıydı. Ondan nefret etmeye başlamıştım ve hayatım değişmişti, romdan başka sıvı tüketmemiştim. Bir gece bir kadınla ilişkiye girerken Sandra belirdi ve sonsuza kadar ona olan aşk hissimi hatırlayıp onu seveceğimi sandı. Onun cadı soyundan gelmesi benim için lanetle sonuçlanmıştı.’’ Avuç içlerini bana doğru döndürdü, eli neredeyse yüzümü kaplayacak büyüklükteydi.

‘’Lanet nasıl bozulacak?’’ dedim. Kendini öne doğru itip kapıya yöneldi.

‘’Ölüm laneti bozan bir unsurdur.’’ Diye cevapladı sakin ses tonuyla, ‘’Ama sen ölemezsin yani bu imkânsız?’’ diye fısıldadım.

‘’Lucy, etrafına bir bak hiçbir şey imkânsız değildir.’’ Deyip odadan çıktı.

                 ***

Saatlerce odanın içindeydi tuvalete gitmek aklımın ucundan dâhil geçmemişti, odada ki küçük saatin akşam 8’i bulunca garip sesiyle ötmesi sinirlerimi bozmuştu. Bu lanet evde, Bay ve Bayan Valeries yokken ev gerçek anlamda bomboş ve sakindi. Küveti doldurmadan önce altın kulplu çekmeceyi çekip içinden temiz içlikler çıkardım, kolumu askı olarak kullandıktan sonra eşyaları nazikçe yatağın üstüne serdim.

Banyoya girdiğim de kapıyı yavaşça kapatıp taş zeminin üzerinde nazikçe ilerlemeye devam ettim, taşların soğukluğu bedenime işlemişti. Hava’nın sıcak olması elbette ki bir avantajdı batmaya yakın olan güneşin ışıkları küçük camdan girmiş küvetin içinde ki suyu ısıtıyordu. Üzerimde ki kıyafetleri havada sallayıp geriye doğru fırlattım, küçük bir eğlence.

Suyun içine girerken çıplak bedenimi alıştırmak zor olmamıştı, yavaşça oturup kenarları kavradım. Porselen küvetin içinde bedenim renk uyumu sağlıyordu. Gözlerimi kapatıp tekrar açtığımda bir küvetin içinde değildim, yumuşak toprağın üzerinde oturuyordum. Birinin beni bu şekilde görmemesi umuduyla bulunduğum yere göz gezdirdim.

Nefes alışverişlerim hızlanmıştı, kollarımla göğsümü kapatmaya çalıştım. Yerden birkaç avuç toprak alıp özel bölgelerimi kapatmak için sürdüm. Akşam oluyordu ve benim nerede olduğum hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu.

‘’Sevgili sevgilim, beni beklememene üzüldüm.’’ Diye yankılandı, yeşillikle dolu orman.

‘’Biliyor musun David? Erkeklerle ilişkiye girdiğini söylesen garip karşılamazdım. Ah, belki de idam edilmen için güzel bir gerçekçi yalan olurdu.’’ Dedim tıslayarak.

Bir süre cevap gelmedi hatta hiç gelmedi. Gözlerimi tekrar kapattım açtığımda aynı yerde değildim, çiçek dolu odanın içindeydim ve evet, çıplaktım. Kapıya koşup yumruklamaya başladım bir yandan da David’e hakaret ediyordum. Kapı açıldı, kalabalık bir anda dönüp bana bakmaya başladı, çıplak bedenimi süzüyorlar ve hiçbir şey olmamış gibi devam ediyorlardı. Anneler küçük oğlan çocuklarının gözünü kapatıp bana beni aşağılayacak birkaç kelime savurması dışında her şey yolundaydı.

Kalabalığın içine karışıp elbisesi kendinden büyük olan kadınları iterek ilerlemeye devam ettim, üzerimde ki toprak onlara sürtünmek zorunda kaldıkça kayboluyordu. Evin yolu neredeydi? Dur biraz, burası İngiltere ise ben tam olarak neredeydim? İnsanlar katledilmiş ve ailem de burayı bensiz terk etmek zorunda kalmıştı, Harry ve David savaş ilan etmişlerdi peki bu insanların olduğu yer tam olarak neresiydi?

‘’Affedersiniz, burası tam olarak neresi?’’ dedim kadının birini yolundan çevirerek, kadın kolunu hızlıca tuttuğum kirli ellerimin arasından çekip bana sert bir bakış attı ardından hızlıca ilerlemeye devam etti.

Gözlerimi tekrar kapatmak neden aklıma gelmemişti bilemiyorum, gözlerimi kapatıp tekrar açtığımda kalabalığın o iğrenç sesi yoktu. Artık gökyüzünde güneşin solan ışıkları değil geceyi aydınlatan ay ve yıldızlar vardı. Yine bu lanet rüyaya başladığım yerdeydim, hayır rüya değil kâbustu. Gözlerimi kapatıp evde en son bulunduğum durumu düşündüm, açtığımda yine aynı yerdeydim. Yüksek bir yerde duruyordum ve üşüyordum aynı zamanda korkuyordum. Belime kadar uzanan saçlarım vücudum gibi kirle kaplanmıştı.

Bulunduğum yer yüksek bir yer olduğu için başım dönmüştü, ormanın derinliklerinden kıkırdama ve hırıltılar yükselince daha çok gerilmiştim. Aşağı iniş yönünde eni dar nehir vardı. Aniden dengemi kaybedip yuvarlanarak suyun içine düştüm, eni dardı fakat nehrin derinliği için aynı şey söylenemezdi birkaç kez batıp çıkmıştım. Nefes almaya çalışıp ıslak toprağın üzerine doğru kendimi çektim artık buna tahammül edemiyordum.

‘’Yeter artık, benimle uğraşmaktan vazgeç!’’ diye bağırdım derin boşluğa doğru.

‘’Çıplak bedenini görmek en çok istediklerim arasındaydı bebeğim. Sana ilk ve son iyilik yapacağım, evin yolunu bulmak için ağacın yosunlarını kullan.’’ David beni gerçek anlamda hasta ediyordu. Ayağa kalkıp dediğine cevap vermeden ilerlemeye devam ettim.

Bana ağaç yosunlarını kullan demişti, dediğini uygulayıp evin yolunu buldum. Ev görüş alanıma girdiğinde boş arazinin içinden geçerek eve doğru koşmaya başladım, evin içinde yanan mumları görmek bile rahat nefes almama sebep oluyordu.

‘’Julia!’’ diye bağırdım, çıplak bedenime aldırmadan koşmaya devam ederken birkaç kere takılsam da durmadan koşmaya devam ettim.

Evin kapısı açıldı, kıvırcık saçlı bir oğlan belirdi bu Harry olmalıydı. Gözlerim bulanıklaşıyordu ama hayır bayılmayacaktım, eve yaklaştığımda yavaşladım ve çekingen bir tavırla derin nefesler alarak yürümeye devam ettim. Harry bana doğru hızlı adımlar atarken şaşırmış görünmüyordu, sanki bundan haberi vardı.

‘’Hey! Kıyafetlerin nerede?’’ dedi kızgınca ‘’Sana evden çıkmanın yasak olduğunu söylediğim de beni dinlemeyeceğini biliyordum ama bu kez kendin kaşındın.’’ Diye devam etti. Ne yani? Saatlerdir ortalıkta yoktum ve tek düşündüğü bu muydu?

‘’O… David, beni kaçırdı… Ben gözlerimi her açıp kapattığımda başka yerdeydim, Harry yemin ederim!’’ dedim. Kollarımla göğüslerimi örtmeye devam ediyordum. Başını eğip dudaklarını ısırdı, vücuduma bakmadığı her saniye Tanrıya şükrediyordum çünkü daha önce erkeğin karşısına çıplak çıkmamıştım.

Yanaklarım istem dışı kızardığında gerileyip yere odaklandım ondan hala cevap gelmemişti.

‘’Cassy iyi misin?’’ sorusuyla beraber kafamı kaldırdım ne demek iyi misin? Gözleri bacak arama odaklanmıştı, ne olduğuna bakmak için başımı eğdiğim de yere kan damlıyordu. Bugün için çok fazla şey görmüş ve yaşamıştım bayılmayacaktım fakat o iğrenç şey akmaya devam ederken dizlerim beni daha fazla taşıyamadı.           

YORUM YAPMAYI VE BEĞENMEYİ UNUTMAYIN! :)X -L

Cold FLOWWhere stories live. Discover now