''Yeniden Doğmak''Bölüm:110

112 12 24
                                    


Sabahın çok erken vakitlerinde kalkıp en  yakınımda duran çekmecelerden birini açtım. İçinden çıkan bir adet divit ile parşömeni alarak çekmeceyi kapattım. Masaya geçip gideceğime dair kısa bir not bırakarak kıyafetler için teşekkür ettim ve verdiğim rahatsızlıktan dolayı üzgün olduğumu da dile getirdikten hemen sonra kağıdı ikiye katlayıp ''Evin Sahiplerine'' yazarak masanın üzerine bıraktım. Evet, biliyorum, ama ne yapabilirim yani? Hem soyadlarını bile bilmediğim bir evde neden kalıyormuşum ki? Şu evde yaşadığım tuhaflığı kendi evimde yaşamamıştım ben. Kapıyı sessizce açarak son bir kez daha göz attıktan sonra çıktım.  Aşağı inerken adımlarıma dikkat ediyordum birilerini uyandırıp biraz daha fazla rahatsızlık vererek vicdanımı sızlatmak istemezdim. Dış kapıya ulaştığımda derin bir nefes alarak kolu aşağı indirip kapıyı kendime doğru çektim. Dışarı adımımı atarken rüzgar bütün bedenimi titretmişti öyle ki eve dönmeyi bile düşünmüştüm. David gelmişken neden gidiyordum ki? Komik olma, Cassy! O ciğeri beş para etmez adamla yatarken David'i mi düşünmüştün? Ee, o zaman sus ve devam et. Evet, sustum ve işte devam ediyorum... 


Harry'nin Bakış Açısı

Bütün gece uyumamıştım, zevkine uyuyabilirdim ama bunu yapmadım. Evde geri kalan herkes uyuyordu ki biri çivili mumunu ayarlayarak saat 5 sularında uyanı vermişti. Yeniden doğmuş eşim beni hatırlamıyordu, beni hatırlamaması bana büyük acı verirken onun değişmiş birkaç huyuyla uğraşıyordum. Yan odada duyduğum, ucu oynatılan divit kalemin bize 'veda' notu bırakmak için oynatıldığını biliyordum. Hızlı hızlı yazdıktan sonra ayağa kalktı ve kapıya yürüdü, yavaşça açıp çıktı benim odamın önünden geçerken adımları yavaşlamıştı ama hiç düşünmeden aşağı yöneldi ve çıkıp gitti. O gittikten hemen sonra kolu kendime çekip bende çıktım aşağı indiğimde taze kalan kokusunu havada kokladım ve dışarıyı gösteren camdan onun yürüyen bedenini gördüm. Soğuğa karşı direnmeye çalışıyordu, her an düşecek gibi yürüse de devam etti. Onu durdurmak istedim, gitmemesi gerekti fakat saç diplerimi çekiştirip iç çekmeyle yetindim. O kapıyı açtığında doğayı kontrol edip eve dönmesi için onu ürperti ile üşütmüştüm ama o soğuğa bile kafa tutarak çıkıp gitmişti. Gözlerimin değiştiğini hissedebiliyordum, eskisi kadar hem güçlü hem de olmadığım için... Her neyse bunun devamını getirmekten çok daha başka önemli şeyler vardı. Bir süre fırtınada kaybolan bedenini izledim sonra dayanamayıp dışarı çıktım ve peşinden o kaybolduğu yolda tek başıma yürüdüm. Cassandra her zaman inatçı bir ruha sahip olmuştu. Onu ya kanlar içinde görmüştüm ya da gözyaşları içinde... 


Harry'nin Bakış Açısından Ölülerle Olan Buluşma(19. Yüzyıl, Tarih Tekrarlanmadan Önce)


O gün oraya oldukça öz güvenli bir şekilde gidiyordum. Amcam devamlı beni çağırıp duruyordu onu reddedip görmezden geliyordum fakat bir sabah bir mesaj iletmişti, ''Eşinin geleceği ile ilgili bir şey var elimizde. Bu sürtük cadıların şu yeteneklerine bayılıyorum!'' yazıyordu. Kağıdı katlayıp cebime tıkıştırdım ve kimseye bir şey söylemeden hızla çıkıp gittim. Onlar bu halime alışkındı. Ölüler Cassandra ile evlendiğimizden beri dirilmek için ruhlar halinde bütünleşip anlaşmalar yapıyorlardı. Tanrı artık bu durumdan usanmış görevi meleklere atamıştı çünkü zaten bu dünya baştan çıkarmak için uğraşan iblislerin ve baştan çıkarılan günahkar kullar içindi. Oraya vardığımda havanın değil şekli rengi bile kararmıştı ve ben alana girdiğim an önümde beliren iki güzel kadın çekici bir şekilde bakarak önümde eğildiler hemen ardından ileriyi göstererek yürümemi rica ettiler. Yürürken anlayamadığım dilde bir şeyler fısıldaşıyorlardı ve sonra içlerinden biri bana dönerek, ''Oldukça genç görünüyorsun, şeytan.'' demişti. Hiçbir şey söylemedim, alana vardığımız da ise gözlerim amcamı aramıştı. Belirdiği yerden kalkıp hemen üzerime atıldı ve bana hissedebileceğim üzere sıkıca sarılarak bırakmak istemez gibi bütün bedenimi sıktı. Ayrıldığımızda ise ağzı kulaklarında, gülüyordu. 

''Seni bu kadar mutlu eden nedir?'' diye sordum, ellerini çırpıp oturmam için işaret etti. 

''Yeğenim, seni gördüğüm için çok mutluyum. Biliyorsun sen şu çok değerli sayı olan şeytan varisisin. Bizi diriltme yeteneğine erişmiş o yüce varlık seni! Ah, çok şanslıyım ki... Neyse neyse, bir şeyler ister misin? Şu yeni getirilen cadılar oldukça sıkı... Hadi ama, bana öyle bakmana gerek yok aramızda sır olarak kalacak!'' 

Arkama yaslanıp kollarımı birbirine doladım. ''Bana gönderdiğin notun anlamı nedir amca?'' 

''Hangi not?'' Önce düşünür gibi yaptı sonra, ''Ha! O not, cadılardan biri bizi nasıl kurtaracağını gösterirken eşine dair şeyler gösterdi. Duydum ki... O da cadıymış.'' dedi. 

''Bu sizi ilgilendirmiyor, amca.'' 

''Hadi ama yeğenim, etrafına bir bak! Senin için dolanan milyonlarca ruh var, dirilmeyi bekleyen milyonlarca ruh... Bu demek oluyor ki--'' 

''Size yardım etmeyeceğim!'' diyerek sinirle ayağa kalktım. Amcam kırmızıya döndü ama saniyesinde düzelerek gülümsedi. 

''Bize yardım edeceksin, Harold! Yoksa... Yoksa şunu bir seyret,'' Amcam bana yaklaşıp parmağını alnıma bastırarak gelecekten bir anı beynime soktu. 

Cassandra terler içindeydi ve karnı şişti yani bu demek oluyor ki o hamileydi. Yerde yatarken altından akan kanlar ve ona uzanan eller ile daha çok çığlık attı. Kanlar içinde yatmaya devam etti yani onu hala kimse kaldırmıyordu. Yumruk yaptığı ellerini yere sert ve seri bir şekilde yere indirmeye devam etti. Bel çukuru yer ile uzaklaşırken çıtırtı duyuldu ve derin bir yırtılma sesi, Cassy acı içinde adımı mırıldanıyordu. Bebeğin parça parça çıkan bedeni ellere giderken Cassandra daha çok ağladı. Her yer kan içindeydi ve ben onun kıvranan bedenini izlemekten başka hiçbir şey yapamıyordum. 

Sonra görüntü aniden uzaklaştı, olduğum yere geri döndüm. Amcam yüzüme gülümseyerek bakmaya devam ediyordu. 

Omzumu kavrayarak bizi bir yolda yürütmeye başladı. 

''Yeğenim, sadece senin elinde. Bizler artık Tanrı için çalışmıyoruz yani bizi diriltmek senin için bebek oyuncağından farksız. Sadece kabul et bizde bunu yapmaya çalışan düşmanlardan sizi koruyalım.'' 

Yüzüne baktım, ''Hadi ama!'' dedi. 

''Bunu düşüneceğim ama sakın bunun anlamının 'kabul ediyorum' olduğunu çıkarma. Siz olmadan da eşimi rahatça koruyabilirim.''

''Ona eminiz! Yinede neden arkanızı kollayan birileri olmasın ki?'' 

Hiçbir şey demeden ellerimi cebime sokup oradan ayrıldım. Aklıma soktuğu o görüntüleri düşünüyordum. Bir tuzağa çok benzese de içime düşen kuşku ile neye inanmam gerektiğini bilmiyordum. 



BEĞENMEYİ UNUTMAYIN SİZİ SEVİYORUM :))))X -Lilith

Cold FLOWWhere stories live. Discover now