''Benim Olan Mısın?'' Bölüm:29

583 49 2
                                    

 İYİ OKUMALAR, BEĞENMEYİ VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN! :)X -L

David gülümsemeye devam ederken birkaç adım atıp kollarımı yapmacık gülümsemeyle iki yana açtım. Gülümseyerek yürümeye devam etti, başımı yana yatırarak tehlikeli ifademle gülümsemeye devam ettim.

‘’Anlaşmak için geldim, oyun oynamayı severim ama şartlar seninle oynamamam gerektiğini söylüyor.’’ Dedim, olduğu yerde kaldı ve gülümsemeye devam etti.

‘’Bir erkek gibi davranmaya başlamışsın tebrik ederim, asilliğin için seni ödüllendireceğim.’’ Dedi, güldüm.

‘’Sadece Cassy’den uzak dur ve hislerimi benden alarak onun ölmesini durdur. Ona zarar sağlarsan sana katılmayı kabul ederim.’’ David’in gözleri parladı, ellerini çırparak adamlarından birkaçını yanına çağırdı.

‘’Harry, bir şeyi unutuyorsun. Cassy senin benimle kalmanı kabul etmeyecek ve seni kurtarmak için her şeyi yapacaktır. Kurtarmaktan kastımı biliyorsun değil mi? En güçlümüz sen olduğunda onun canını kendi ellerinle yakmak isteyeceksin.’’ O haklı mıydı? Olmamalıydı, onun canını yakmamak için buradaydım.

‘’Bunu ne sen ne de ben, ikimizde onu incitmeyeceğiz ve bu topraklar senin olduğunda o zaten burada olmayacak. Annesine ulaşacaksın ve ona Cassy’i teslim edeceksin.’’ Başıyla onayladı ve başını başka yöne çevirdi. İnce belli bir kadın görüş alanıma girdiğinde seslice yutkundum, altın sarısı saçları beline kadar uzanıyordu.

‘’Bundan sonra onu hatırlamaman için en büyük ödülün bu kadın olacak, Sandra.’’ Biraz durduktan sonra tekrar bana baktı. ‘’Yarın öğle saatinde melekler buraya gelecek ve seni olduğundan daha güçlü kılacaklar, şimdilik kaçmaman için büyülü zincirlerin tadına bak. Götürün onu.’’ David arkasını dönüp Sandraya uzanarak boynuna sarıldı, Sandra David’e sarılırken bana sinsice gülümseyerek göz kırptı. Onu öldürmekten zevk alabileceğimi hissettim. Bir şeyler söylemek yerine dişlerimi sıkıp oradan çıkarılmama göz yumdum.

Beni kan kokulu odaya soktuklarında alt dudağımı ısırdım, beni bağlayan dev gibi adamlar yüzüme doğru soğuk su dolu kovayı fırlattılar, başımı sallayarak öne doğru fırladım, onlara doğru dişlerimi göstererek tıslarken onlar kendi aralarında bakışıp gülüştüler.

‘’Yarın için heyecanlı olmalısın.’’ Dedi içlerinden biri. Islak saçlarımı yüzüme yapışmasını engellemek bir kez daha başımı salladım. Üzerime yapışan kumaşı çıkarttılar ardından göğsümün üstüne ellerindeki metal hançerle çizik attılar, acıyı hissedebildiğim için yerimde duramamıştım hatta bağırıp tıslamaya devam etmiştim. Gözlerimin siyahlaşması için her şeyi yapıyorlardı ve bunun sonunda başarılı olmalarından korkuyordum.

Cassy

 

Julia tırmanıp geri çekilirken bacağında yaralar açıyordu neyse ki insan değildi ve bu sayede açılan yaralar çabuk kapanıyordu. Adamlar etrafta dolaşırken daha da çok geriliyordum, Angela Juliayı ensesinden tutarak geri çekti ve ona gözlerini devirdi.

‘’Oraya bende tırmanabilirdim.’’ Dedi Julia kıskanarak. Angela birkaç dakika içinde yukarı tırmandı ve elinde beyaz bir kumaşla tekrar aşağı atladı.

‘’Umduğumdan çok daha kolay oldu.’’ Dedim gülümseyerek, Angela elinde tuttuğu kumaşı bana uzatırken Julia beni dürttü.

‘’Sanırım büyük bir sorunumuz var.’’ Dedi Julia endişeyle, baktığı yöne baktığımda bir adım geriledim. Yüzlerce adam önümüzde belirmişti ve gözleri kırmızı kırmızı parlıyorlardı.

‘’Kaçın!’’ diye bağırdığımda üçümüzde arkada kalan tek yöne doğru kaçmaya başladık ve tabii ki onlar bizden daha hızlılardı. Adamlardan biri beni yere yatırdığı sıra ona dirseğimi geçirdim, Angela durdu. ‘’Siz kaçın, ben onları oyalarım!’’ dedi, başımı olumsuz anlamda sallarken Julianın ‘zaman yok’ demesiyle beraber koşmaya devam ettik.

                                   ***

Güneş daha en tepeye çıkmamıştı ve biz hala yürüyorduk, içimde ki kırgınlık büyürken dizlerimin üzerine çöktüm. Göğsümde geceden beridir acı hissediyordum fakat bunun ne olduğunu anlayamıyordum, başımı yere eğerek ağzımda biriken kanı tükürdüm. Julia elindeki kumaşı koklarken benimle beraber durmuştu. Koluma ağzımı silerken kalkmam için yardım etmişti ‘’Az kaldı, hemen şu ağaçların ardında kokusunu alıyorum.’’ Dedi, Harry’den önce oraya varmamız kesinlikle imkânsızdı.

‘’Keşke Harry’nin kokusuna göre gitseydik.’’ Dedim mırıldanarak böylece Angela o adamların elinde olmazdı üstelik sağ mı yoksa kafası uçtu mu onu bile bilmiyorduk.

Yer altına inen merdivenlerin ucunda durduk ve birbirimize bakarak derin bir iç çektik.

‘’Yapalım şunu.’’ Dedi Juliana, önden giderken David’in kumaşını burnunun ucuna sürtmeye devam ediyordu.

‘’Kurtaralım onu.’’ Diye fısıldadığımda Julia şefkatle gözlerime bakıp gülümsedi, ‘’kurtaracağız.’’ Dedi. 

OKUDUĞUNUZ İÇİN TEŞEKKÜRLER! YORUM YAPMAYI VE BEĞENMEYİ UNUTMAYIN! :)X -L 

Cold FLOWWhere stories live. Discover now