2. Kısım 2. Bölüm/Tanrı ve Dünya Ayinleri

40 5 2
                                    


Cassandra - 1813 

Her şey yeniden başlıyor. Soğuk kan dolu şişelerle bir intikam yemini ile başlamıştım ama bu çok daha ötesinde gerçekleşen bir olaydı, hatırlıyorsunuz değil mi? Gözlerimi cama çevirdim, tekrar geriye dönmüştük ve her şeyi baştan yaşıyorduk. Nasıl mı fark ettim? Gözlerine baktığım zaman. 

Kapıya biri tıklatınca irkilerek kapıya döndüm, ''İçeri gel.'' 

''Sana ılık süt getirmiştim.'' Julia yavaşça içeri girdi. Elinde süt dolu bir bardak diğer elinde ise gaz lambası vardı. 

''Buna gerek yoktu,'' elinde tuttuğu bardağa uzanırken buruk gülümsemesini yüzüne takınarak başını iki yana salladı. ''gerçekten.'' dedim.

''Neden bu kadar soğuksun, Cassy? Anlayamıyorum. Sorun Harry mi?'' Yarım açık olan kapıdan birinin geçtiğini fark edince direk ''Hayır.'' yanıtını verdim. ''O benim için sorun bile olamaz Julia.'' 

Şimdi en baştan başlıyorduk işte. Bir şeyler olmuştu ama her ne olduysa tekrar bu noktaya dönmüştük. Julia da farklılığın farkındaydı, hiçbir şey eskisi gibi değildi. Hepimiz birbirimizi uzun zamandır tanıyorduk ancak neler olduğu hakkında doğruyu bilen tek kişi Harry'di. Evde 3 kişiydik. Harry'nin ailesi yoktu, neden? 

''Seni şimdilik rahat bırakacağım.'' dedi Julia kapıya doğru ilerlerken. Kapıyı kapatmadan önce son kez bana baktı, ''şimdilik.'' diye ekledi ve gitti. 


                                                                        ***


Hayır! Hayır buraya gel! lütfen... 

Saçlarını dalgalandırarak etrafında bir tur döndü. ''İşte buradayım!'' dedi sivri dişlerini göstererek. Ona doğru bir adım attım. Elinde tuttuğu, kırmızı yapraklı, dalından yeni koparılmış çiçeği bana doğru uzattı. 

''Lütfen,'' dedim, neden böyle yapıyordu?

''Seni seviyorum, beni unutma, Cassy.'' 


Ve tahmin edersiniz ki uyandım. Harry şimdi de rüyalarımı mı ziyaret ediyordu? Yataktan kalktığım gibi kapıya ulaşmam bir oldu. Hızla Harry'nin odasına yöneldim. Kapıya bile vurmadan içeri daldım ancak boştu. 

''Harry'i boşuna arıyorsun, gitti.'' o tanıdık ses. 

''Christian, bu ne güzel sürpriz.'' gözlerimi devirerek ona doğru döndüm, iğrenme ifademi asla eksik etmedim. 

''Ne o? Beni gördüğüne çok sevinmiş gibisin.'' 

''Seninle uğraşacak günümde değilim. Daha önemli işlerim var.'' Onu iterek yanından geçtim. 

''Gecelik sana yakışıyor, böyle dolanmamalısın. Harry ağzının tadını biliyor.'' dedi ahlak yoksunu Christian. 

''Senin de ağzına düğme ve ip çok yakışırdı,'' ona tekrar döndüm ''neden buradasın?'' 

Göz kırptı. ''Senin için.'' dedi. 

Gözlerimi kısarak üst dudağımı yukarı doğru çektim, bu onunla alay etmenin bir göstergesiydi. ''Cehenneme git.'' Ben odama ilerlerken ''Orada görüşürüz, cehennemde!'' diye seslendiğini duydum ancak onu önemsemek için vaktim yoktu. 

Üzerimdekileri değiştirdikten sonra dışarı çıkmaya karar vermiştim. Hançerim her zaman ki yerindeydi. Genç ve güzel, Cassy... 

Dışarısı çok sıcak ve kalabalıktı, kadınlar şemsiyelerini omuzlarının üzerine dayamış bir vaziyette limana doğru ilerliyorlardı. Kalabalığın arasında, cebinden saatini çıkartan Harry'i gördüm. Beni fark etmemişti veya öyle davranıyordu. Karşısında kendisinden çok daha kısa bir adam vardı, göz ucuyla insanlara bakarak Harry'e doğru eğildi ve fısıldayarak bir şeyler söyledi. Uzaktaydım ama olayların bu şekilde yaşandığını biliyordum. Durdukları yere bir gemi gelmişti, gemiye baktım. Tahtaları her an serinden fırlamak üzere gibiydi. Harry omuzlarını geriye atarak geri adımlar attı ve NE? JOHN? Elimde bir şeyler olsaydı kesinlikle şu an yuvarlanıp gitmişlerdi. Harry, John'un yanından geçerken John da onun peşine takılmıştı. Bu adam beni niye bu kadar rahatsız etti? Neden onu tanıyormuş ve hayatımın içine etmiş gibi hissediyordum. Asıl soru: Adını nereden biliyordum? 

Cold FLOWWhere stories live. Discover now