''Sahte Gülüşler Gerçek Hüzünler.'' Bölüm:60

425 40 8
                                    

60. BÖLÜM VAY BE ÇOK GURURLANDIM :D ŞÖYLE ARTIK 200 SAYFA OLSA BU KİTAPTA 2. SERİYE BAŞLAYABİLSEM HAHA YANIMDA OLAN HERKESE BİR KEZ DAHA TEŞEKKÜRLER, BEKLETTİĞİM İÇİNDE ÜZGÜNÜM SİZİ SEVİYORUM. İYİ OKUMALAR! BEĞENMEYİ VE YORUM YAPMAYI AYRICA PAYLAŞMAYI UNUTMAYIIIIN :))))X -L

***

Gözlerimi açtığımda etraf son derece aydınlıktı ve biri ağzının içinde ninniyi andıran bir şeyler mırıldanıyordu. Harry sallanan sandalyede pencereye dönük bir şekilde oturmuş sallanırken ben yatakta doğrulmuştum. Bebeğim karnımın içindeydi hissediyordum ama hareket etmiyordu acaba Harry onu hissediyor muydu? Bu mümkün değil çünkü o lanetliydi benden başka kimse onu hissedemezdi.

Harry ninniyi kestiğinde başını arkaya doğru çevirdi ve karanlık gözlerini boşluğa dikti. Karnıma giren belirsiz sancıyla yüzümü buruşturdum.

''Ninniyi kesmemeli miyim?'' diye sordu, kaşları çatılmıştı.

''Sorun değil ama sen nasıl...'' sandalyenin içinden kendini dışa doğru fırlattı ve ellerini ovuşturarak yanıma yaklaştı. ''Annem bana bu ninniyi söylerdi benim yani bizim çocuğumuz iblis bu ninninin onu sakinleştireceğini biliyordum. Uykunda o kadar çok yüzünü buruşturdun ki bir an için acıdan uyanacağını düşündüm.'' Diye yanıtladı.

''Bu bana hataymış gibi geliyor.'' Dedim, gerileyip başını iki yana sallayarak garipsercesine baktı.

''Ne demek istiyorsun?'' sesinde dolan öfke ile bana baktı. ''Bebek olmasaydı benden kurtulman daha kolay olurdu ve biz son kez sevişmiş olurduk.'' Tek kaşımı kaldırarak çenemi dışa çıkarıp alt dişlerimi gösterircesine dudağımı aşağı çektim.

''Lütfen yine başlama.'' İsyankâr ses tonuyla beni uyardı, kahkaha atarak üzerine yürüdüm. Ellerini yakalayarak karnımın üzerine koydum ardından gözlerimi kapatıp hissetmesini sağlamaya çalıştım. ''Onu sen değil ben öldüreceğim, hissediyor musun?'' ifadesini incelemek için gözlerimi açtığımda dehşete düşmüş bir şekilde bana bakıyordu.

''O-onu öldürüyorsun Cassy! Lütfen, lütfen yapma!'' artık yalvarıyordu ve içimde ölen bebeği her hissettiğimde daha çok kahkaha atıyordum.

''Kes şunu ve uyan!'' Harry'nin bağıran kalın sesi üzerine yerimde sıçradım. Oldukça sık kâbus görüyordum. ''Bebeğimizin iblis olması kötü değil mi?'' Alnına yapışan saçlarını çekip geriledi. İfadesiz suratımla ona bakarken o başını sallamaya devam ediyordu.

''Kötü etkileniyor Harry.'' Kısık çıkan sesimi kontrol altına almaya çalışırken nefes alışverişlerimi düzene sokmaya çalışıyordum. ''Eğer rüyanda bile bana laf sokmaya çalışmasan olaylar kötü bir şekilde sonuçlanmayacak ki annesinin onu öldürmeye çalıştığını sanıyor!'' kendini kaybetmiş bir şekilde üzerime yürürken bağırıyordu.

''Bu senin hatan! Şimdi beni suçlayamazsın Harry, onu öldürmek isteyen sendin!'' kollarımı iki yana açarak daha çok bağırdım.

Derin bir nefes aldı, aşağı yukarı sallanan başını başka yöne çevirirken yumruğunu sıktı. Dişlerini sıkarken kasılan çenesinde beliren derin çizgiler ve düz bir çizgi halini alan dudakları birbirine daha çok yapışarak daha önce görmediğim görüntüyü bana sunuyordu.

Yutkunurken boğazında belirgin olmayan âdemelması aşağı yukarı oynarken aklından geçen düşünceleri merak ediyordum. Harry sinirlenmeye devam ediyordu, karnıma giren sancıyla beraber öne eğildim, ağzımdan kaçan acı dolu inlemeyle beraber yeniden bana döndü. Yüzündeki kızgınlık dolu ifade yok olmuştu ve bana doğru birkaç adım attı. Elimi kaldırarak durmasını işaret ettim, terleyen alnımdan akan suları işaret yaptığım elimle silerken o yaklaşmaya devam etti.

Omuzlarımı kavrayıp çenemi parmaklarıyla kavradığında kendimi ondan uzaklaştırıp onu var gücümle itmeye çalıştım. ''Git buradan!'' parmağımla kapıyı işaret ediyordum. Hiçbir şey söylemedi arkasını döndü ve kapıya doğru ilerledi ardından duvara yumruğunu indirip derin bir iz bıraktıktan sonra çıkıp gitti.

'G-gitme... Böyle ummamıştım.'' Diye mırıldanıp sırtüstü yatağa yattım, bacaklarımı kendime doğru çekerek sancının son bulması için Tanrıya dualarımı sunmaya başladım.

Juliana

Cassandra'yı en son gördüğümde Harry ile kavga ediyordu, onlar her fırsatta kavga ediyorlardı çünkü Harry'nin yaptığı anlaşma akıl almaz bir durumdu. Ben biliyordum bu yaptığı anlaşmadan hepimiz haberdardık özellikle de Christian onu uyarmıştı çünkü öğrendiğinde Cassy delirecekti.

Harry onu odasına taşırken gözünden düşen birkaç damla gözyaşı gözüme iliştiğinde onun adına kalbim kırılmıştı. Ne yapacağını bilmiyordu son derece çaresizdi.

Neredeyse 1 ay olacaktı ve Harry hala eve dönmemişti, sinirle çıkıp geri gelmemişti. Cassy'nin karnındaki ufaklık ise her hafta mm bile olsa büyümeye devam ediyordu. Son kavgalarından bu yana evde sadece sessizlik hâkimdi, onu aramak için sırayla çıktığımız ufak yolculukta bile elimiz boş dönüyorduk. Harry gidişinden bu yana ardında hiçbir iz bırakmamıştı ve artık meydan boştu.

''Merhaba Cassy.'' Kapıyı çaldıktan sonra kapıyı aralayarak başımı içeri doğru uzattım. Hışırtı çıkaran elbisemi kendime doğru çekerek içeri girmeye çalıştım. Cassy arkası dönük bir şekilde yatıyordu arada sırada odaya getirdiğim yemeği yer ardından uyurdu ve bu da o zamanlardan biriydi. Ayak parmakları büzülmüş dizleri kendine doğru çekilmiş içlenen bedenle yatıyordu. ''Ona vermem gerek...'' anlaşılan uyumuyordu, burnunu çekerken başını yastığın üzerinde hareket ettirdi.

''Endişelenme Cassy geri gelecek.'' Dedim ama Harry dönmeyecekti dönseydi bunca zaman sonra dönerdi ya da sadece etrafı kolluyordu. Kapıyı kapatırken bir şeyler mırıldandı. ''Aynayı,'' dedi kısık sesiyle ''aynayı vermem gerekiyor.'' Kapıyı kapattıktan sonra ona döndüm. ''Ne aynası?'' yatağa dizimi koyup ona doğru eğildim. Kırmızı bir sıvı görüş alanıma girdiğinde solgun bedenini kendime doğru çevirdim. Elinde tuttuğu sivri uçlu cam parçasını dudaklarının üzerinde tutuyordu. Yastığın altında olan bileklerini ortaya çıkararak gözlerimin genişlemesine sebep oldu. Nasıl olurda kan kokusunu alamamıştım belki de artık eskisi kadar koku beni rahatsız etmiyordu, alışmışta olabilirdim.

''Sandra'nın aynası.'' Diye mırıldandı kaşlarımı çatarak kesik kollarına ve beyazlaşan bedenine bakarken boynunun altına kollarımı geçirdim. ''Ölülerin kaldığı yerde kaldı. Onu seviyorum Julia ama dayanamıyorum.'' Gözleri kapanırken başımı sallayıp kendine gelmesi için bağırdım. ''Tanrım, sen ne yaptın!'' bağırmaya devam ederken başını sallamaya devam ediyordum.

''Kendine gel Cassandra! Gözlerini açık tut! Christian!'' her cümleyi vurguluyor ve bağırıyordum. Christian'ın evde olması umuduyla var gücümle bağırarak onu yardım etmesi için çağırdım.

BEĞENMEYİ VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIIIN :))))X -L

Cold FLOWTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang