''Tanrı Bilmiyor.''Bölüm:80

203 24 7
                                    


Karanlıkta hissettiğim hareketlilik ile beraber gözlerimi açtım. Burnuma giren koku adeta midemi inletmişti; acıkmıştım. 

''Yakalandın,'' Harry kollarını havaya kaldırdı ve sinsi bir gülümseme ile bana döndü. 

Yatakta doğrulup sinsi gülüşüne karşılık olarak sıradan gülümseme yolladım. 

''Ne zaman bu kadar hassas oldun?'' diye sordu. 

''Şey... Karnım acıktığından beri?'' kıkırdadım ve bir şeyler söylemesini bekleyemeden (içimdeki enerjiyi kontrol edemiyordum) yataktan hoplayarak kalktım. 

Karanlıkta dil çıkardığını hissedebiliyordum. 


Aşağı indik, enerjik ve mutlu hissediyordum. Harry, baş başa kaldığımızda daha nazikti. Onun kollarında olmak bana bir çeşit, sudan elde edilen enerji deposuymuş gibi hissettiriyordu. 

Masada gördüğüm tavuğa atlamamak için kendimi zor tuttum sadece tavuk değil aynı zamanda tepside getirilmiş büyük domuz eti de bulunuyordu. Domuz etini sevmezdim, o hayvanı da sevmezdim fakat tavuğa karşı koyabilecek biri değilim. Tanrı vergisi işte, bir yerden alıp bir yere yığmış.

Masaya koşar adımlarla ilerlediğim sıra biri bileğimi tutup çekiştirdi. Ağzımdan sular akıyordu ve bu cesur kişi beni masadan uzaklaştırıyordu, öyle mi?

''Misafirimiz neredeyse gelmek üzere, tatlım.'' Harry uyarıcı bakışlarını üzerimde kullandıktan sonra bileğimi serbest bıraktı. Bende tuttuğum nefesimi serbest bıraktım. 

''Pekala, tavuğun hepsi benim. Yoksa... Yoksa onu bu masadan kaçırırım!'' 

Çocuk gibi omuzlarımı silkip, kollarımı birbirine dolayarak salona geçtim.

***

Julia ve ben, birbirimize bakıp bir şekilde beden diliyle  anlaşarak birbirimize sorular soruyorduk. 

''Kim geliyor, haberin var mı?'' diye sordu Julia.

''Hayır, bana hiçbir şey söylemedi.'' 

''Kızlar... Hepimiz sizi anlıyoruz.'' dedi, Harry. Elindeki kitabı indirip alayla gülümserken ona bakarak dil çıkardım. 


Beklenen misafir nihayetinde gelmişti. Orta yaşlı kadın içeri girerken bana baktı ve gözleri genişledi. Bakışları Harry'e çevrildiği sıra Harry'nin ona atılıp 'hayır' dediği görür gibi oldum. 

Yemek masasındaydık, kadın oldukça şık ve alımlıydı ama rahatsız edici bir şey de yok değildi. 

''Nereden geliyorsunuz?'' diye sordu Bayan Blaire. 

Kadın elindeki çatalı kenara yerleştirip lokmasını iyice çiğnedikten sonra yuttu ve gülümseyerek Bayan Blaire'a baktı. ''Afrika fakat bayan bu sizi yanıltmasın aslen İtalyanım.'' Kadının enteresan esprisi, birkaç saniyelik suskunluğa ve peşine gelen kahkahaya sebep olmuştu. Benim dışımdaki herkes gülüyordu, herkes. 

''Peki, adınız nedir? Ne iş ile ilgilenirsiniz?'' Bayan Blaire da benim gibi tedirgindi. 

''Adım, Carmen. Ailemizin çiftliği var ve--'' 

Harry kaşığı porselenin üzerine sertçe bırakıp ayağa kalktı. 

''Bize yardım edecek. Bu yemek beni doyurmuyor.'' son cümleyi sessiz, fısıldar gibi söylemişti. Homurdanışlarını odadan çıksa da duyabiliyordum. 

Cold FLOWTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang