''Bizim Krallığımız.''Bölüm:112

92 15 17
                                    


Değil günler haftalar geçmişti. Annem babamın yokluğuna alışırken evdekiler onun döneceğine dair teselliler verip duruyorlardı ve beni tek yakaladıkları zaman Christian ile olan evliliğimden bahsetmemi annemi yüreklendirmem gerektiğini falan söylüyorlardı. Annemin yanına ne zaman gitsem kurumuş gözyaşı ile titreyen eller ile karşılaşıyordum. Babamı bu kadar çok seviyor olduğunu bilmek kalbimi biraz olsun ısıtıyordu, onu gıpta ediyordum içten içe. Harry'e gelince, onu uzun zamandır ne görmüş, ne de adını duymuştum. Ailesini de görmemiştim ve bu onu daha az düşünmeme sebep oluyordu. Biraz olsun seviniyordum aslında, böylece kendi kendimi yüreklendirip aşık olmayacaktım. Bizim bir geleceğimiz yoktu, asla da olmayacaktı. Bitirdiğim kitabı köşeye bırakırken arkama yaslandım gece ev olduğundan daha sessiz oluyordu. Sıcaklığın çekilmeye başladığını hissettiğim zaman ise koltuktan kalkarak yatağıma çekildim. Gözlerim artık uyku için hazırdı, saçlarımı tarayıp güzelleştirme gibi bir derdim yoktu, üzüntüden kimse sabahları saçlarımın yumuşaklığı ile ilgilenmeyecekti. Karanlığın dibindeydim, unutulmuş bedenim her dakika kaybolurken işittiğim iç çekişle beraber ayaklandım. Odada birinin adımları yankılanıyordu. 

''Pamuksu cildin,'' diye söze girişti tanıdık ses, ''onu iyi koru.'' ekledikten sonra ortadan kayboldu. 

Bu birkaç saniyelik yaşadığım hayal veya rüya mıydı? Yoksa olmasını istediğim gerçek mi? Çatlak ses boğazımı bir şeyler gevelemek için tırmalarken yutkunarak onu bastırdım. Başım yastık ile buluşurken iç çekerek arkamı döndüm. 


Sabah evin her yeri bayram ediyordu, evet, her yeri. Hizmetçiler sanki savaşın habercisiymiş gibi odaya daldılar hemen peşine perdelere uzanarak beni güzel uykumdan uyandırdılar. Gözlerimi açtığım an bir çift göz ile karşılaştım, bana müjdeli haberlerle bakıyordu. Babamın geldiğini düşünerek kıyafetlerimi bile önemsemeden yataktan kalktım. Yalın ayak aşağı koşarken annemin sevinç çığlıkları duyuluyordu. Babam ile göz göze geldiğimiz an kalbim yerinden çıkacak gibiydi, oldukça sağlıklı gözüküyordu yine de korkmuştum, korkmuştuk. Tam odaya gireceğim an gözlerim karardı ve yere yığılı verdim. 

***


''Tatlım, iyi misin?'' diye sordu annem, ben gözlerimi açarken. Şu an ona bakıyorum da... Solgun yüzü babam geldiği zamandan beri daha canlı görünüyordu, adam onun can damarıydı resmen! Dirseklerimden destek alarak doğruldum. 

''Baba,'' diye mırıldandım, ''babacım!'' babam boynuma sıkıca sarıldı. O da özlemişti belli biraz soğuktu fakat o da bizden uzak kalmanın şokunu yaşıyordu belli ki. 

''Benim küçük prensesim dayanamamış herhalde.'' dedi babam şakayla karışık. Sonra elini yüreğimin üstüne koyarak gözünü kırptı. 

Annem babamı benden uzaklaştırırken hiçbir şey demedim. O benden daha çok üzülmüştü, eşini genç yaşta kaybetmenin acısını yaşayacaktı neredeyse. 

''Gel hayatım, kızımızı biraz rahat bırakalım.'' Babam isteksiz bir şekilde beni yalnız bırakırken ona gülümsedim. Artık mutlu olabilirdim, babam buradaydı, annem mutluydu. Ben ise yakında evlenecektim.

Sahi, çok yakında evlenecektim. Müstakbel eşimle daha tanışmamış olsam da yakışıklı olduğunu biliyordum. Belki David'e söylemeliydim belki de söylememeliydim. Artık onu önemsemiyordum ve biliyorum ki o da beni önemsemiyor. O ilkim olmamıştı bu yüzden üzgün de değildim içimde tuhaf bir his vardı. Her şey bitmiş ama bir o kadar da yeni başlıyormuş gibi. Etrafa içli içli bakarken biri kapıyı tıklattı. 

Cold FLOWOù les histoires vivent. Découvrez maintenant