''Dilekler...''Bölüm:120

82 11 9
                                    


Juliana elinde tuttuğu kumaş pantolona bakıp yüzünü astı. Omzuna dokunarak ona güven vermeye çalışsam da o hali ani hallerimin etkisinde gibiydi. 

''Gerçekten,'' dedi, iç çekerek, ''bu gerekli mi?'' üzgün ifadesini takınarak kumaşa bakmaya devam etti. 

''Hadi ama bunu seveceksin. Güven bana o içinde durduğun elbiselerden daha rahat!'' Gülerken aniden gülüşüm yüzümden silindi. 

Bu anı daha öncede yaşamış gibiydim, uzun zamandır giydiğim elbiseye neden bir anda soğuk bakar olmuştum ki? Sonra fark ettim, Juliana da bana aynı bakışı atmıştı. Hiçbir şey olmamış gibi üzerimi değiştirdim ve dışarı çıktım. Tiyatro salonlarından aldığımız sert bıyık ile cep saatini cebimize tıkıştırarak genç ama orta yaşlıya yakın huylu bir genç görünümü vermeye çalıştık. Başım kaşınıyordu, gerçekten dehşet derecede kaşınıyordu. Julia bana öldürücü bakışlar fırlattığında ise bir daha onunla göz göze gelmemek için kendi kendime karar kılmıştım. Arabacıya verdiğimiz kağıttaki yere götürmesini istediğimizde kaşını kaldırıp bize baktı. Hadi ama! Meydana kadar yürümüştük, evin önünden alsaydı bizi Harry'e söyleyebilirdi... Adam ucundan gösterdiğim altın külçesini fark edince atların dizginlerine vurarak ilerlemelerini sağladı. 

Mekana geldiğimizde etrafa iyice baktım. Hava kararmıştı, Julia ise bu çizmeleri ona giydirdiğim için bana hala küfür ediyordu. Onu duymamazlıktan gelerek içeri girdim. İçerisi, bira ve erkeklerin ter kokusu ile kaplıydı. 

Öğürmemek için midemi tutarken Julia geldi. Bana iğneleyici bir şekilde baktıktan sonra erkeklerin arasına karışmak için birkaç adım yürüdü zaten o birkaç adımda çoktan kaybolmuştu. Gözlerim Harry'i ararken elbisesinin önünü göğüslerinin neredeyse tamamını ortaya çıkaracak şekilde açmış kadın önüme geldi. Bira isteyip istemediğimi sordu, ona sert bir bakış atıp tersleyince bana aynı şekilde bakarak arkalara gitti. Gözlerim hala Harry'i arıyordu ve bu arayışta kalbim yerinden çıkacak gibiydi. Pekala, dedim içimden, onu bulup ne yapacaksın ha? 

''Hey!'' geri geri giderken birine çarpmıştım ve o kişi bana seslenerek beni durdu. Arkamı döndüm, Harry alayı bir ifadeyle beni süzdü. ''Dostum, buraya gelmeden önce bir şeyler içmiş olmalısın!'' 

Anlamamıştı. Aptal bir aylak gibi gülüyordu. Gözlerinde oluşan kızarıklığa baktım, o da aynı şekilde ama daha çok duygusuz bir şekilde bakmayı sürdürdü. Yanından geçip gitmeye yeltendiğimde ise kolumu sıkıca kavradı ve beni geriye ittirdi. 

''Cep saatini beğendim!'' 

İnsanlar saçma sapan geleneksel dansları edip bağırırken Harry sesini bana ulaştırabilmek için onları bastıracak bir güç efor sarf ediyordu. 

''Te-teşekkürler,'' harika, kekelemenin sırasıydı! Neyse ki daha kalın bir sesle konuşmayı becerebilmiştim. 

Harry arkamda odaklandığı yere bakarken biri sırtına sertçe çarptı ve dengesini kaybederek tam da nişaretlenmiş gibi benim üzerime düştü. Kalabalık dağılmamıştı ama sarhoş adamların arasında açılan boşluğa yerleşen bizdik. Burnunu çekerek gülümsedi. 

''Tanıdığım bir koku bu dostum, gerçekten harika kokuyorsun.'' 

Gözlerine bakarken başımın üstünde duran ellerimi göğsümün üzerine çekip altından sıyrılmaya çalıştım. Bir erkek olduğuma hala inandığı için şanslıydım ve oradan çabucak sıyrılabildiğim içinde. Belkide bunu söylemek için erkendi? Oyuna dalan birkaç adam bacağıma basarak dans etmeye devam ettiler. Kumaş parçası ayaklarının arasında ezilerek yırtılmıştı, belkide gitmeliydik? Gözlerim bu seferde Juliana'yı aradı. Bir köşede durmuş kaşlarını çatarak ter kokan adamları izliyordu. 

Cold FLOWUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum