''Böceğin Çığlığı''Bölüm:129

76 9 12
                                    



Büyük taştan şatonun içine ilerlerken takılıp öne doğru tökezledim. Saniyeler içinde yere kapaklanmam gerekiyordu ama bu adam beni öyle hızlı yakalamıştı ki içimden, ''Vay be, demek zamana bile kafa tutabilen birileri varmış.'' demekten alıkoyamadım kendimi. Yüzüne yayılan iğrenç bir gülümse ile soğuk nefesini yüzüme üfledi. Hızla kollarından sıyrılıp kendimi olabildiğince geriye attım. Onun insan olmadığına emindim. Alaycı bir şekilde süzdükten sonra ağırlığını diğer bacağına vererek hafifçe topuğunun üzerinde döndü. 

''Sana teşekkür etmeyeceğim.'' Dedim, onu sinir etmek istiyordum çünkü bu şekilde ölmek bana yakışmazdı. 

''Buna ihtiyacım olduğunu sanmıyorum.'' Dedi, ağzının içinde mırıldanırcasına. 

Peşinden yürümeye devam ettim. Evin kapıları saniyeler içinde büyük bir gürültü ile yerde sürtünerek açılırken gözlerim köşede yanan ateşe ilişti. Melek motifleri içeren şöminenin etrafında üç küçük sarışın kız oturuyordu. Kızlar arkalarına bile bakmadan şöminede yanan ateşi izlemeye devam ettiler. Yaş tahtaların çatırtısını öyle net duyuyordum ki bu evde böceğin çığlığı bile duyulurdu. Blake kapıda duran kadına eşyalarını uzattıktan sonra içeri seri adımlarla ilerledi bende bir kuyruk gibi onu izledim. 

''En azından normal bir ev seçebilirdin.''

Dudağının kenarı yukarı doğru kıvrıldı. Kitapların olduğu, tavan yüksekliğine uzanan raflar yine şöminedeki motiflere benzer şekilde tasarlanmıştı. Bu ev sandığımdan çok daha eskiydi, çok daha eski... Köşedeki koltuğa oturduğu an gözümün önüne Harry geldi, o da bu şekilde eve gelir, eline kahverengi deri ile kaplanmış özel kitaplarından birini seçerek alır ardından bütün bir saati ona ayırırdı. Anılar beynime yeniden hücum ederken Blake beni bundan çeken kişi olmuştu. 

''Normal bir evim yok fakat kız kardeşlerim ile aile yadigarı çalışanlarım var ve onlarla mutlu olduğum söylenebilir.''

''O kızlar... Kardeşlerin miydi? Evli değil misin?'' Blake yeniden gülümseyerek başını hayır anlamında salladı. ''Onlar, kardeşlerin neden ateşi izliyorlardı? Yani hiç kımıldamıyorlar ve bu oldukça-'' 

''Garip.'' diyerek tamamladı. ''Biliyorum, biliyorum. Bu evde kaldığın süre zarfı boyunca onlardan uzak durmaya bak.'' 

''Ne o? Yoksa beni öldürürler mi?'' Dedim alayla. 

Yüzündeki o sevimli ifade bir anda yok olmuştu. Sanki duvarlardaki bütün şamdanlıklar tek bir nefesle söndürülmüş gibi oda kararmıştı ama hayır, odanın karardığı falan yoktu. Her şey anlık olup bitiyordu. 

''Evet,'' dedi sessizce, ''Daha kötüsü, annelerinin ruhunu giydirebilecekleri cadı bedeni ararken gökten düşmüş gibi dikkatlerini çekersin.'' 

''Bu yüzden onları o şömineden ayırmayacak kadar dikkat çekmemeye bak.'' 

Zamandaki yolculuğumun süresi bitmiyor, geri dönemiyorum ve yetmiyormuş gibi yabancının evinde alıkoyulup üstü kapalı tehdit ediliyorum. Nasıl bir hayat sürdüğümü gerçekten hiçbir zaman anlayamayacağım. 


***

Benim için hazırlanan odanın içinde dolanırken birden burnuma kötü bir koku gelmeye başlamıştı. Zaman yolculuğu yaptığım için o süre zarfında sıkışıp kalmış, uzun zamandır banyo yapmamış gibi olmuştum. Odanın içinde benim için konulan beyaz, soluk sarı elbiseleri yatağa dizdim. Birkaç şeyi daha hallettikten sonra sıcak su bulmak üzere odadan dışarıya çıktım. Kapının yanında, gülleri budayan kadın beni fark edince gülümseyerek bana döndü. 

Cold FLOWHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin