''Maria'nın Laneti'' Bölüm:71

343 38 0
                                    


BU BÖLÜMDE BİRAZ FLASHBACK YAŞADIK :D HARRY NIN NEDEN BABASI YÜZÜNDEN ACI ÇEKTİĞİNİ BELİRTEN BİR BÖLÜMDÜ HER NEYSE İYİ OKUMALAR :)) ARKADAŞLARINIZLA PAYLAŞMAYI BEĞENMEYİ VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN :DX -L





''David meleklerle anlaşmıştı! Bu gerçekten iyi bir fikir.'' Dedi Juliana ve onaylarcasına başını sallamaya devam etti.


''Siz aklınızı kaçırmışsınız, o piç kurusunu girdiği cehennemden kurtarmak için adımımı dahil atmayacağım!'' dizimi koltuğa bastırıp herhangi birine saldırmamak için yumruğumu sıktım.


''Harold! Bu bizim için iyi bir fırsat çünkü David onları tanıyor ve yakınımıza çekebileceğimiz tek kişi o.'' Diye atıldı Eric teyze, sahi onu buraya kim çağırmıştı? Her neyse...


''Canı cehenneme,'' Chris öne atılırken Julia onu kolundan yakaladı ve geriye doğru çekti. ''onu kesinlikle aramaya gitmeyeceğiz.''


''O zaman ölü kadının hayaletiyle başa çıkmayı öğrenirsin Harry.'' Gözlerim sinirden irileşirken Juliana Chris'in bu gereksiz cümlesinin üzerine öksürdü.



***


Saatlerdir koltukta kıçımızı büyütmekten başka bir girişimde bulunmamıştık. Üzerimde gezinen rahatsız edici bakışlara son vermek üzere ayağa kalktım, derin bir iç çektikten sonra salon kapısına doğru yöneldim.


Buradan çıkmak şuan verilebilecek en doğru kararlardan biriydi.


1702-Harry


Annem, ben Des ve kuzenim Chris ile kılıç oyunları oynarken teyzemle çayından yudumluyordu.


Teyzem beni işaret ederek bir şeyler anlatıyordu ve bu konuşmanın iyi bir konuşma olmadığını biliyordum çünkü annem bana bakarken gözleri dolmuş gibiydi. Şakaklarının üstünden düşen buklelerini okşayıp hissettiği kötü şey her ne ise geçeceğini söylemek istiyordum.


Ayağım aniden yerden kesildi ve sertçe popomun üzerine çakıldım.


''Dikkat etmelisin Styles!'' Chris alaycı tavırlarıyla birlikte salladığı tahta kılıcını boğazıma doğru götürdü.


''Büyüdüğümüz de ailenin en güçlüsü ben olacağım Chris ve adımı duyduğunda ürkeceksin.'' Kızgınlıkla söylediğim cümlenin üzerine Chris derin bir kahkaha atarak geri çekildi.


Burnumun ucuna düşen yağmur damlasıyla beraber başımı gökyüzüne kaldırdım. Des ve Chris hemen eve koşmuşlardı, başımı arkaya çevirdiğimde teyzem ve annem de orada değildi.

Hayatımda ilk kez yağmur yağmıyordu ancak ilk kez damlaların altında yaşadığımı hissediyordum. Bir şey vardı, tenime işleyen sıvının bedenim de hükmettiği gücü hissediyordum. Ayağa kalktım ve etrafımda dönerek kahkahalar attım, karanlık hava ilk kez beni korkutmuyordu.

Dilimi dışarı çıkartıp damlaların tadına baktım. Yüzüme düşen her damla tuzlu ama bir o kadar da saf güzeldi.


''Harry, üşüteceksin bebeğim!'' Annemin güzel ses tonu kulağıma dolduğunda dönüp ona gülümsedim ve çamurlaşan çimlerin üstünde koşarak eve vardım.


***


Des, teyzem ve yanlarında getirdikleri Chris yağmurdan dolayı eve dönemeyecekleri için bu geceyi bizim evimizde geçireceklerdi. Eve dönüş için at arabasını kullanan adama da evin bir odasını vermiştik sonuçta insandı ve geceyi orada geçiremezdi.


Annem beni kurulurken saçlarımın üstünü öpüp kokladı.


''Babam ne zaman gelecek?'' diye sordum, annemin sıcak dudakları aniden başımın üstünden çekildi.


''O-o çok yoğun... Hey bak bunu anlayamayacağını biliyorum fakat...'' Annem bileklerimi sıkıca kavrarken aşağıdan gelen kırılma sesiyle beraber başını kapıya çevirdi. Yataktan kalkarken beni yatağa oturttu ve burada kalmamı işaret etti, tabii ki de kalmayacaktım.


Annem kapıyı yavaşça açarken elleri titriyordu, narin elbisesinin içinde devasa görünen kadını bu şekilde korkarken görmek beni nedense rahatsız etmişti.

Aydınlık kapının kapanmasıyla beraber karanlığa gömülmüştü.

Aradan geçen birkaç dakikanın ardından annemin bağırışlarını duydum ve hızla ayağa kalkarak kapıya koştum. Korkuyordum ama annemin canının yandığı düşüncesi kalbimin hızla çarpmasına sebep olmuştu.


Bağırışmaların ardından teyzemin ve Des'in sesini de işittim. Kapıyı açıp koridorda merdiven kenarlıklarına doğru birkaç adım attım.


''Lütfen Rob! Bunu ona yapma,'' hıçkırarak söylediği cümlelerin arasından biraz duraksadı. ''oğlumuz bunu hak etmiyor!'' Annem eve gelen babamı sakinleştirmek için elinden geleni yapıyordu ama o annemi gözlerimin önünde ileri doğru itti ve cebinde tuttuğu hançeri boğazına doğru tuttu.


''Durun!'' diye bağırdım, gözler aniden bana çevridi. Annem titreyen başını hafifçe kaldırırken boğazındaki hançer yere düşmüştü. Babam bana attığı kaçamak bakışların ardından yerdeki çantayı avuçlarının arasına aldı ve kapıya doğru yöneldi.


Merdivenlerden aşağı hızla inerken son birkaç basamak kala yere yapıştım. Annem, teyzem ve Des yanıma koşarak geldiğinde benim gözüm kapıdan çıkmak üzere olan babamın üstündeydi.


''Lütfen baba, gitme!'' dedim.


Birkaç dakika durdu ve ardına bile bakmadan soğuk ve karanlık havanın içinde kaybolup gitti. Bugün... Babamı asla affetmeyeceğimin ilk günüydü hissediyordum ama ben onun gibi olmayacaktım. Bunu da biliyordum.


Yerde oturan dağılmış anneme sarılırken Chris ve teyzemde bize sarılmıştı. Des ise kapının önünde dikilmiş babamın kaybolan figürünü izliyor olmalıydı.


BEĞENMEYİ VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYINIZZZZZ :)))X SİZİ SEVİYORUM :DX -L

Cold FLOWWhere stories live. Discover now