''Ölüm Tadı'' Bölüm:45

511 47 5
                                    

 BEĞENMEYİ VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN :)X  İYİ OKUMALAR -L 

NOT:BAZI OLAYLAR HIZLI İLERLİYOR DİYE KIZMAYIN ARKADAŞLAR BU HİKAYE OLAĞANÜSTÜ ŞEYLER İÇEREN HİKAYE VE ASIL OLAYLARA GELMEK İÇİN BU SIKICI BÖLÜMLERİ PAYLAŞMAK ZORUNDAYIM :D

Gerilediğimde Harry kaşlarını çatmaya hazır bir şekilde bana baktı, hala cevabımı bekliyordu. Başımı iki yana sallarken insanlar şaşkınlıkla bana bakıyorlardı, Harry başını öne eğdi ve elindeki yüzüğe baktı. Yüzüğü geri çekeceği sıra onu durdurdum ve yüzüğü parmaklarımla kavrayarak avuçlarımın arasına aldım, parlayan gözleriyle yeniden bana baktı. Dizlerimi hafif kırarak eğildim. ‘’Sizinle evlenmek benim için bir şereftir bayım.’’ Gülümsememe karşılık afallamış ifadesiyle gülümsedi ve ayağa kalktıktan sonra beni kendine doğru çekerek kollarıyla belimi kavradı. Havaya kaldırıp döndürdüğünde indirmesi için birkaç şey söyledim bu sırada çevrede ki insanlar alkışlarını eksik etmiyorlardı. Beni yere indirdiğinde insanlara bakarak parmağıma taktığım yüzüğü gösterdim ve gülümsedim ama şuan için gözlerim Juliana’yı arıyordu.

‘’Sonunda!’’ diye koşarak yanıma geldi, Juliana genişleyen gözleriyle bana bakarken ellerini çırpmaya devam ediyordu. ‘’Hemen evlenmenizi istiyorum, sizi beklerken ben hamile kalabilirim.’’ Dedi alaycı tavrıyla.

‘’Sanırım çok az bir zaman kaldı.’’ Harry arkamdan sarılarak sırtımı göğsüne yasladı ve kulağıma eğilerek edepsiz imalarıyla fısıldadı. ‘’Harold, sen gerçek bir günahkârsın.’’ Dedi Juliana, kızaran yanaklarımı unutmaya çalışarak güldüm.

                                 ***

Gece iyi geçmişti, evililik teklifi almıştım ve artık hayatımın değişeceğini hissedebiliyordum. Herkes evine gitmek için salondan ayrıldığında koltuğa oturmuş parmağımda ki tacı andıran yüzüğe bakıyordum. Biri önümde durdu ve dikkatimi çekmek için boğazını temizledi.

‘’Vay canına, onu gerçekten etkilemiş olmalısın.’’ Dedi Angela, gözleri yüzüğün üzerinde gidip geliyordu.

‘’Bunu beklemiyordum. Bütün bu şey,’’ parmaklarımı tokanın üzerinde gezdirdim. ‘’çok fazla… Ama onu seviyorum.’’ Artık emindim onu seviyordum.

‘’Hayatım benden sana bir tavsiye eğer ikinci hayatında Harry gibi biriyle karşılaşırsan ve şuan ki halinden daha güçsüz olursan sakın ama sakın onunla yatma, yattıysan bile intihar etmedi. İnan bana çok denedim ve değmiyorlar.’’ Gülerek söyledi, elindeki kristal cam bardağı kenarı koyduktan sonra öpücük attı ve ortadan kayboldu. Onların bu güçlerini kıskanıyordum.

                                    ***

Sabah uyandığımda saçlarımı çekiştiren bir şey vardı bunu yapanın Harry olduğunu az çok tahmin edebiliyordum. Mırıldanarak yapmamasını söyledim ama saçım gittikçe daha çok çekilmeye başladı, gözlerimi açmadan yatakta doğruldum ve Harry’nin sağ tarafımda olduğunu düşünerek başımı o yöne doğru çevirdim. Gözlerimi açtığımda saçlarımı çekenin Harry değil Bay Muo olduğunu gördüm, onu tanımıştım çünkü patisinin altında çizik vardı. Onu bıraktığımda çok küçüktü ve şimdi neredeyse kucağıma sığmayacak büyüklüğe ulaşmıştı. Boynuna sarılırken o da sevinçle kuyruğunu salladı ve havladı.

‘’Bay Muo! Seni çok özledim.’’ Derken onu öpmeye devam ediyordum, çim ve vanilya gibi kokuyordu. Harry ona banyo yaptırmış olmalıydı. Kendime çekip üzerime çıkmasına, yüzümü yalamasına izin verdim. ‘’Tamam, oğlum sakin ol.’’ Kahkahalarımın arasından ona bakmaya çalıştım.

‘’Hey Muo, müstakbel eşimi yemene izin veremem.’’ Başımı sesin geldiği yöne doğru çevirdim. Balkonda duran uzun figür içeri doğru bir adım attığında ağzımdan küçük bir inilti çıktı.

‘’Hayır, hayır, senin gitmiş olman gerekirdi!’’ dedim, David kollarını birbirine dolayarak başını yana eğdi ve gülümsedi. ‘’Sen benimsin Cassy, benim nişanlım ve benim kadınımsın. Harry bu aptal köpeğini getirdiği için ona minnettar mı olacaksın? Hadi ama bebeğim, kime ait olduğunu iyi biliyorsun.’’ İğrenç sesinden dökülen cümlelere karşı başımı salladım, David’e hırlayan Muo’yu sakinleştirmek ise ayrı bir zorluktu.

‘’Canın cehenneme David. Ben sana ait değilim şimdi git buradan!’’ onu kovmaya çalışırken bir yandan da evdekilerin neden burada olmadığını merak ediyordum. ‘’Merak etme bebeğim gideceğim ama sende peşimden gelip o cehennem de benden yardım dileneceksin. Sana herhangi bir şey yapmayacağım hatta evlendiğinde bile zarar vermeyeceğim. Hiçbir şey mükemmel değil, Harry zaten bütün bu güzelliği mahvedecek ve sen kendi ayağınla geleceksin inan bana bu olacak.’’ Uzun yüzü gülümsemesiyle beraber gerilirken nefretle ona baktım.

‘’Asla gelmeyeceğim senden yardım istemektense şeytanla sevişmeyi göze alırım.’’ David söylediklerim karşısında daha da çok güldü. ‘’Cassandra, aptal olma düğünden sonra zaten şeytanla sevişeceksin. Misafirim olduğunda görüşmek üzere…’’ dedi ve beni dinlemeden güneş ışığının yoğunluğunun altında yok oldu.

Birkaç dakika sonra biri kapıyı araladı ve içeri girdi.

‘’Neredeydin sen?’’ dedim öfkeyle, Harry kapıyı kapatırken anlam veremeyen ifadesini takınarak bana döndü.

‘’Çiftlikteydim, Bayan Glaries ile ilgileniyordum.’’ Yanıma otururken Muo’yu kucağına çekti.

‘’Juliana neredeydi ya da evin diğer sahipleri?’’ endişeli ifademe karşılık bileklerimden birini yakaladı.

‘’Juliana da bana yardım etmek için çiftlikteydi, Des ve Anne şehre indiler, Helena ise… Bilmiyorum. Neler oluyor? Hediyemi beğenmedin mi?’’ yeşil gözleri koyulaşmıştı. Derin bir nefes alıp arkaya yaslandım.

‘’D-david buradaydı.’’ Adını söylerken kekelemiştim çünkü o beni korkutuyordu, dediğini yapmaktan korkuyordum.

‘’Ne? Nasıl! Sana bir şey mi yaptı?’’ sorularını ardı ardına sıralarken Bay Muo’yu hafifçe iterek yataktan kalktı. ‘’Sakin ol, sadece onun ayağına kendi isteğimle gideceğini söyledi ve senin hakkında birkaç şey zırvaladı ama ben buna inanmıyorum.’’ Dedim, Harry gözlerini kapatıp dişlerini sıktı. Yumruğunu göğsünün üstünde tutarken geriledi. ‘’Harry, bana bak. Ona inanmıyorum, ne dediğinin önemi yok.’’ Cevap vermedi. Gözünü açtığında ise bana bakmadan odadan hızlıca çıkıp gitti. 

OKUDUĞUNUZ İÇİN TEŞEKKÜRLER BEĞENMEYİ VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN :)))X -L

Cold FLOWHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin