Yeni Bir Sayfa...

927 112 29
                                    

  Devran'dan

" Oooo Devran ağa, Hanoğlullarının yeni gözdeleri de ya avukat, ya savcı."

   Ela anlamaz gözlerle bana bakarken, ellerim yumruk oldu. Nasıl sakin kalacağıma dair hiç bir fikrim yoktu. Bu adam hayatımızı cehenneme çevirmek için elinden geleni ardına koymazdı. Ağa olmak için kan davası başlamaktan da geri duracağını sanmıyorum. Yanımda ki kadını rahatsız etmeden buradan uzaklaşmalıydım.

     Doğan ağanın, beni her zaman irite eden sesi tekrar kulaklarıma doldu.

   " Savcı hanım, cinayete azmettirmekten yargılandığını biliyor mu?" dediğin de gözlerim yavaşça kapandı. Dişlerimi sıkmaktan yüz kaslarımın seyridiğine eminim. Beni bu halde görmesini asla istemezdim, ama bela her zaman ki gibi geliyorum demiyordu.

    Gözlerimi açtığım da Ela'nın gözlerinde hayal kırıklığı yada beni sorgulayıcı bir bakış bulmaktan korksam da yavaşça araladım gözlerimi. Bakışları ben de değil, arkanda ki ağa bozuntusundaydı.

    Tanımaya çalışır gibi kıstığı gözleri ile birden bana döndü,

    "Bu, Zelal ve Şilan'ı göz altına aldığımız gün aşirete liderlik eden adam değil mi?" dediğin de bana korktuğum gibi bakmıyordu. Ondan aldığım cesaretle cevap verdim.

   "Ta kendisi..." deyip arkamı dönüp Doğan ağa ile göz göze geldim. Sakin kalmaya çalışarak,

    "Ben kimseyi azmettirmedim Doğan ağa bunu en iyi sen biliyorsun." derken kontrolü kaybetmemek için üstün bir çaba sarf ediyordum.

    Gözleri Ela ile aramda gidip gelirken esas derdini söyledi sonun da,

    "O zaman oğlumun ölümüne sebep olan adamla neden irtibat halinde olduğunu açıklarsın duruşmada, biz de bu defteri kapatırız." dedi pişkin pişkin sırıtarak.

    Sinirime oynuyordu ve çok da başarılı olmuştu,

    "Lan ben senin derdini bilmiyor muyum? Şerefsiz..." diyerek üstüne yürüyordum ki.

    "Devran..." deyip koluma dolanan  zarif parmaklar ile kalakaldım. Sıcak parmak uçları tenime değdiği an bedenim de karşılık buldu. Ela'ya karşı hislerim sandığımdan daha derindi. Ve ben şu an sadece ellini tutup burdan uzaklaşmak istiyordum ama şartlar el vermiyordu, doğrusu resmiyeti kaldıracak tam yerini bulmuştu.

    Aklımda ki düşünceleri geri itip bakışlarımı tuttuğu kolumdan gözlerine çevirdiğim de, yeşile çalan elalarında korku yoktu. Daha çok sen ona uyma, derdi zaten kavga çıkarmak ona istediğini verme diyordu bakışları.

    "Ela..." dedim sesim güçlü çıkmasına gayret ederek. Yanında yeni etmeler gibi heyecanlanmam hiç normal değildi. "Sen Murat'ın yanına arabaya geçer misin? Hemen geliyorum." dediğimde tek kaşını kaldırdı. Yavaşça kapattım gözlerimi, ona güven vermek amacıyla, beni onaylayarak arabaya doğru yürüdü, gözlerimizle anlaşmak için çok erken değil miydi?  Yada bazı ruhlar birbirini çok önceden tanırlar diyenler haklı mıydı?

   Arabaya gidişini izledim bir süre, bizi duyamayacağına emin olduğum da Doğan ağaya döndüm,

   "Ne yapmaya çalıştığını biliyorum ve asla amacına ulaşmana izin vermeyeceğim. Gerekiyorsa hapsede girerim ama onu küçük düşürmene müsade etmem." deyip aramızdaki mesafeyi sıfırladım "Oğlun pisliğin tekiydi ve hak ettiği gibi öldü." dediğim de sinirden beliren damarları ve kızaran yüzüyle onu arkam da bırakıp arabaya yürüdüm.

    Adımlarım güçlüydü, bastığım yerden ses geliyordu. Etrafımızda ki meraklı gözlerin benden çekinerek dağıldığı gördüm. Öyle olurdu zaten; izler, yalan~yanlış yorum yapar, istediklerini bulamayınca dağılırlardı.

Muhtemel Aşk  (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin