İnsan Zulüm Eder, Kader Adalet Eder

859 115 16
                                    

Boran'dan

Benden gitmemişti, babasının istersen seni götürürüm demesine rağmen, kalmayı seçmişti. Aklı bana uzak olsa da, kalbi avuçlarımın içindeydi sanki...

Fakat onlar gidince gözünde ki tereddüt cam kesiği gibi canımı yaktı. Sanki bir türlü yerini bulamayan yapboz parçası gibi ait olduğu yeri arıyan gözlerini her gördüğümde, nefesim boğazıma takılıyordu.

Onu yorganın altında cenin pozisyonu almış, ağlayan küçük kız çocuğu gibi görünce bütün tereddütlerim aklımdan silindi. Bedenini sarıp sırtını göğsüme yasladım.

"Yanlız değilsin, ben burdayım..." derken saçlarını okşayan parmaklarımı itmedi, bana ihtiyacı vardı, o bilmese de ben biliyordum. Dakikalar sonra sakinleşti, nefesi düzene girince uyuduğunu anladım. Bu kadar çabuk ve derin uyuyor olmasının sebebi bebeğinizin ona tutunması için verilen ilaçtı. Yoksa Derya böyle derin uyumazdı. Üzerini örtüp yatağın diğer yanına uzandım. Elini tuttuğum da Kayseri'de hastaneden çıktığım gece, yanıma gelip benimle aynı yatağa uzanışını hatırladım. Şuan yaptığım gibi elimi tutmuş, uykumda ne zaman sıçrasam ben burdayım demişti. Yanındaydı ya gerisi çözülürdü. Benim de göz kapaklarım ağırlaşırken elinin elimde olmasının huzuruyla uykuya teslim oldum.

Ne kadar zaman geçti bilmiyorum ama gözlerimi açtığım da mavilerinin hapsindeydim. Bu beni şaşırtmadı, beni şaşırtan bakışlarını çekmemesi oldu. Onu ezbere bilince bakışların da ki soğukluğun kırıldığını fark etmem zor olmadı. Eli hâlâ elimin içindeydi, kendime çekip yüzüğünün yanına derin bir öpücük bıraktım. Gülümsediğin de içim sıcacık oldu, bu kadarı yeterdi yanımda olsun bana gülsün, yabancı gibi bakmasın...

"Daha iyi misin?" dedim.

"İyiyim" deyip duraksadı, sonra ne düşündüyse dudaklarını büzdü.

"Ne oldu? Niye büzdün dudağını?" demeden duramadım,

"Benim karnım acıktı, böyle yemeye devam edersem sonumu hiç iyi görmüyorum." dedi dudağını iyice sarkıtarak. Allah'ıma nasıl şükredebilirdim ki, daha bir kaç gün önce hayalini kurduğumuz cümleler dökülüyordu dudaklarından. Öyle hoşuma gitti ki bu hali kahkaham odanın içinde yankılandı.

"Sana göre hava hoş tabii, o kilolar ne kadar zor veriliyor biliyor musun acaba?" deyip suratını astı. Haklıydı benim hatırladıklarım onun hafızasında yoktu ki, yine de tutamadım kendimi.

"Sen benim kabul olmuş en güzel duamsın Derya..." deyip alnına bir öpücük kondurdum.

Yataktan kalkıp, telefonunu komidinden aldım.

"Canının istediği bir şey var mı güzelim?" dedim tüm neşemle.

"Yok sadece çok acıktım, yani acıktık."

"Kurban olurum ben sizi verene" dediğim de, yüzüme deli görmüş gibi bakıyordu.

On dakika sonra mükellef bir sofra kapımıza gelmişti. O yedi ben seyrettim, içimde ki mutluluğu gözlerim de görsün, beni bırakmasın istedim. Sonra ise aklıma takılan soru benden izinsiz döküldü dudaklarımdan,

"Derya, yanında olmamdan rahatsız olmuyorsun değil mi?"

Halbuki benden rahatsız olmasa da, bana bu aşamada söylemeyeceğini adım gibi biliyordum.

Ağzına zaman kazanmak için attığı tatlı parçasını uzun uzun döndürdü, en sonun da sandalyesine yaslandı,

" Hastanede ki kadar tuhaf hissetmiyorum. Yani benim için hiç kolay değildi. Bir anda evli olduğumu öğrendim, üstelik hamileyim." deyip gözlerini kaçırdı. Hâlâ benimle yakınlaşmış olmasını aklında bir yere oturtamadığını biliyordum. Halbuki ki o benden daha cesurdu çoğu zaman, ilk adımı atan olmaktan hiç utanmamıştı. Daha çok sonrasında tanıyordu, ilginç bir şekilde. Aklıma dolan anılarla gözlerimi odada dolaştırdım. Yine kollarım da uyur muydu? Düşüncelerimi onun sesi böldü,

Muhtemel Aşk  (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now