Erisin Dağların Karı...

888 102 7
                                    

Boran'dan

   Biten toplantının ardından odama döndüm. Devran aniden ortadan kaybolduğu, hatta açıklama dahi yapmadan çıktığı için onun katılması gereken toplantı da bana kalmıştı ama şikayetçi değilim. Kafam ne kadar meşgul, işim ne kadar çok olursa daha iyi.

   Derya unuttuğunda beri eve gitmek için deli olan yanım ile, çelişki de kalan tarafım çarpışıp duruyor. Derya hatırladıkça, beraber zaman geçirdikçe bana yaklaşsa da asla aynı kişi değil. Hem çok tanıdık, hem de bir o kadar yabancı. Bana çekildiğinin farkındayım fakat kendimi Derya ile olan aşkımıza ihanet ediyor gibi hissediyorum.

   Bordo elbisesinin içinde onu görünce, herşeyi hatırladığını sanıp  aklım başımdan gitti. Nasıl kollarıma aldım, ne ara alev aldık anladım ama bana karşılık vermesi ile iyice yükseldiğimizi aklım başıma geldiğinde ancak sorgulayabilmiştim.

    Hatırlamasa da yol alabilir miydik? Bu fikre tutundum ama olmuyor. Öyle bir anda, öyle bir şey söylüyordu ki aramıza kapanmaz uçurumlar giriyordu sanki.

   Gözüm saate takılınca acele etmemeye karar verdim. Eskiden olsa koşarak gideceğim eve malesef ayaklarım gitmek istemiyordu. Neşeli görünmeye çalışmam artık sorgulayan gözlerden yorulduğum için kullandığım bir maske sadece.

   Çalan kapı ile dikkatim dağıldın da Devran içeri girip kendisini karşımda ki koltuğa atmıştı bile,

    "Oooo Devran ağam şirketin yolunu bulmuşsun sonunda"

    "Buldum kardeşim, sen evine gidebilirsin artık." dedi gülerek.

    "Hayırdır nereye gittin kaçar gibi?"

   Özelini merak etmek değildi niyetim aslında oyalanmaya çalışıyordum. Biraz da Ela ile sorunlarını çözdüklerine emin olmak istemiştim.

    "Ela ile buluştum" dediğinde halinden hem memnun hemde daha çok kafası karışmış gibiydi.

    "Eee varmıymış o mesajların açıklaması?"

     "Varmış kardeşim" deyip derin bir nefes aldı, şakacı tavrını bırakıp ciddileşeceği zaman endişe etmem gerektiğini bilecek kadar iyi tanırdım onu. "Ela'nın telefonuna program yüklemişler, oldukça da profesyonel bir şey, ortam dinlemesi bile yapan cinsten."   

    Gözlerim kısıldığında kollarımı masaya dayayıp sordum,

    "Kim? Niye yapmış böyle bir şeyi? Ne cesaretle?"

    Devletin savcısıydı Ela, yapanın cesareti takdire şayandı gerçekten.

    "Babası ya da eski kocası" dedi yüzünü ekşiterek "Beraber hareket ediyor da olabilirler." gözlerini kaçırıp devam etti. "İlişkimizi öğrenmişler engel olmak isteyecekler belli ki." deyip çok detay vermeden anlattı ama benden gizlediği noktalar olduğundan şüphe etmedim değil. Özel olabilirdi, çokta kurcalamayı kendime hak görmedim.

   "Hadi sen çık, Derya akşama kadar yanlız bunalmıştır." dediğinde başımla onayladım onu. Anlatsam da anlar mıydı? Ben bile anlamıyordum ki kendimi, sadece herşeyi bilip de bir adım geri atmadan beni seven kadını çok özlemiştim. Hiçbir şey tam değildi ki, biz olmamızın sebebleri yoktu zihninde.

    Şirketten çıkıp arabaya atladım, Murat evin önünde nöbetteydi. Garip bir şekilde Derya'nın ona güveniyor olması içimi rahatlatıyordu.

   Kafamdaki sesleri dinlemek istemediğim için elim radyoya gitti inşallah bu kezde beni Ahmet Kaya ile vurmazdı? Sıradan çalan türküleri dinleyerek yolu bitirdim. Arabadan ineceğim sıra başlayan türkü ile elim kapı koluna gitmedi,

Muhtemel Aşk  (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now