Final 1

1.3K 87 5
                                    

     Derya'dan
    
   Dört ay sonra

   Mardin mi çok sıcaktı?

    Yoksa hamile olduğum için bana  çok daha sıcak mı geliyordu?

    Sanırım ikisi birden...

     Yataktan güç bela doğruldum. Sırt üstü düşmüş kaplumbağaya benziyor olmak hoşuma gitmese de içimde ikimizden bir canın varlığı beni mest ediyordu. Hele de hareketlerini hissetmeye başladığımdan beri aramızda ki bağ daha kuvvetliydi.

    Tembel adımlarla işlerimi halledip üzerime yazlık kalın askılı çiçekli elbisemi giydim. Aşağıya indiğim de üst bedeni çıplak kahvaltı hazırlayan Boran'ı görmeyi beklemiyordum.

    Kapıya omzumu yaslayıp onu izlemeye başladım. Her sabah öpücüklerle uyanmaya alışmıştım, bu sabah fazla kaçırdığım uykuyu bu kahvaltıya borçluydum anlaşılan. Elindeki tavadan omleti tabağa aldı, eserine bir ressam edası ile baktıktan sonra masaya bıraktı. O sıra da izlendiğini fark etmiş olacak ki bakışlarımız buluştu. Çapkın gülümsemesi ile göz kırptığında,

    "Manzarayı beğendiniz sanırım avukat hanım?" diyerek bana yaklaştı.

     Omuzlarına ellerimi yerleştirirken,

     "Güzel hazırlamışsınız Boran bey beğendim." dedim.

     Kaşları alaylı bir şüphe ile havalandı,

     "Manzara da sadece kahvaltıyı gördün yani? Beni kesmiyordun öyle mi?"

     Burnunu boyunuma sürdü usulca, kokusu aklımı başımdan alırken hormonlarım halay çekiyordu yine... 

     Kollarımı boynuna dolarken bize engel olan prenses de günün ilk tekmesini atarak varlığını hatırlattı.

   Yediğim tekme ile elim istemsiz boynundan ayrılıp kasığıma giderken,

    "Kıskanç senin bu kızın, seni benden kıskanıyor!" diye söylendim.

    Boynum da hissettiğim dudaklar ateş gibi değdi tenime, sonra önümde tek dizini kırıp kızıyla sohbete başladı.

    "Prenses... Anneyi üzmek yoktu babacım konuştuk ya seninle... Annen kırmızı çizgim lütfen-" dediğinde yediğim ikinci tekme ile ağzımın payını aldım. Daha doğmadan babasını paylaşamayan kıskanç kızımla işim vardı anlaşılan.

    Elim bu kez göbeğime gittiğinde tekme attığı yere dokundu parmaklarım, dokunuşumla ayağını çeken kızım sakinleşmiş olacak ki gerginlik azaldı. Boran'ın dudaklarını göbeğimdeki elimin üzerinde hissettim, gülümsemem ile elimi çekip göbeğimi öptü.

    Ayağa kalktı, göz göze geldiğimizde kulağıma eğilip fısıldadı.

    "Prenses istediği kadar kıskansın, sen benim kırmızı çizgimsin. Hep de öyle kalacaksın." deyip dudaklarımı esir aldı. Baskın öpüşü ile sözlerini mühürler gibiydi. Aklım başımdan gitse de doya doya sarılamadığımız gerçeği bir kez daha yüzüme çarptı. Otuz altıncı haftadaydık ve şimdiden üç buçuk kiloyu geçen kızımız önümüze ki  haftalarda daha tombullaşacaktı.

    Öptüğü dudaklarımı parmakları okşarken,

    "Gel bakalım, sevdiğin omletten yaptım." deyip masaya yönlendirdi bizi.
  
    Keyifle yaptığımız kahvaltının ardından odamıza çıktık, Boran kendine küçük bir çanta hazırladı. Kayseri'ye yerleşmemiz için Tuncay ile kurduğu ortaklık Mardin de kalışımız ile devam etse de arada imza için gitmesi gerekiyordu. Şimdi gitmese doğumdan sonra gitmek zorunda kalacaktı ki o zaman bizden ayrılmak hiç kolay olmayacaktı.

Muhtemel Aşk  (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin