Hesna (özel bölüm 2)

490 48 24
                                    

Düğün bu hafta sonu demişti ve salı akşamındaydık, yani üç gün sonrası için olan bir düğünden piknik gibi bahseden adam tam yanımda oturuyordu.

Amcam ile yengem birbirine baktı şaşkınlıkla, amcam,

"Siz gençler aceleci oluyorsunuz, Bekir Ağa ama biz düğün işini Hüseyin ağayla konuşuruz." dedi amcam sanki fikri sorulmuş gibi.

Bekir,

"Yanlış anladınız Yakup Ağa ben fikir sormadım, ya haftasonu düğün olur yada ben nişanlımı alır giderim." dediğinde amcam bozulduğunu saklayamaz oldu.

"Nişanlını alır gidersen törenin hükmünü de kabul edersin Bekir Ağa" dedi kuyruğu dik tutarak.

"Ben de bu toprakların çocuğuyum Yakup Ağa, nişanlımı kaçıracak değilim. Senin evinde güvende değil, sen kardeşinin emanetini koruyamayan bir adamsın." deyip arkasına yaslandı, rahatlığı karşısındakini gerecek boyuttaydı. Öyle de oldu amcam aceleci bir savunma telaşına düştü,

"Ben Hesna'yı kendi kızımdan ayırt etmedim." diye heceleyerek tekrar etti. Böyle söyleyince kendi de inanıyordu sanırım.

Bekir ise beni daha iki gün önce görüp tanımamış da yıllardır benimleymiş gibi hakkımı savunmakta kararlıydı,

"Hesna'nın kolunu kim yaktı?" dediğinde sessizlik oldu. "Dahası sen bir amca olarak bu yaraya için acımadan bakabiliyorsun, o gözlerinde ne merhamet var nede üzüntü." deyip kaşlarını çattı. Ortam iyice gerilirken eleştiriyi aşan söylemler suçlayıcı olmaya başlamıştı ve benim amcam her zaman kaypak bir adam olmuştur.

Beni yine şaşırtmayan bir çıkış yaptı,

"En iyisi bu nişanı bozmak" deyip bana döndü "Hesna, Bekir ağanın yüzüğünü geri ver." dedi duyduklarını gururuna yediremeyerek. Ben her zamanki gibi umrunda değildim. İki gün nişanlı kalıp bırakılan bir genç kız olarak düşeceğim durum umrunda bile değildi. Bekir o kadar doğru söylüyordu ki hazmetmesi hepimiz için ağır olacaktı. Bense bir yol ayrımındaydım ya iki gündür tanıdığım bu adama güvenecek yada esiri olduğum bu evde yoluma devam edecektim. Karar vermem çok zor olmadı. Duruşumu dikleştirip,

"Niye amca? Doğruları söylediği için mi?" dediğimde salondaki hiç kimse, buna Bekir'de dahil, duyduklarını benden beklemiyordu.

Amcam,

"Sana yüzüğü geri ver dedim." diye baskın bir tavırla ayağa kalktığında Bekir de ayağa kalkıp önüme geçti.

"Bu iş Bayram Ağa'ya gitsin istiyorsan böyle devam et Yakup Ağa, sizin gibilerin hakkından ancak Bayram Ağa gelir." dedi meydan okuyarak.

"Ne söyleyeceksin Ağa'ya bir haftada düğün olmayacağını en iyi o bilir, yanında ki nankörü düşüreceğin durumun farkında mısın?" deyip koltuğa gerisin geri oturdu.

Bekir ayakta kalmaya, dahası önümde kale gibi durmaya devam etti, sözleri ise kılıçtan keskindi, işaret parmağını amcama doğru uzattı,

"Emanetine sahip çıkmadığını, okutmadığını, sokağa çıkartmadığını, düğünlere bile götürmediğini, bu kızın anne babasının mezarına bile senede bir kere gidebildiğini..." deyip duraksadı sanki daha diyeceği çokmuşta benim duymamı istemez gibi bana bakıp yuttu sözünü. "Bence bu kadarı da yeter ama istersen Bayram Ağa'nın divanında gerisini de konuşuruz."

Bunları nerden biliyordu, dahası ne zamandır benimle ilgili herşeye hakim olmuştu. Ben yanımda bir yabancı var sanırken hayatıma dair herşeye hakimdi.

Yengem her zaman ki gibi aklını ortaya koydu,

"Bu saatten sonra bu işin bozulması da, uzaması da iyi değil. Hazırlığınız yetişiyorsa gelir gelinini alırsın Bekir Ağa. Bizim yapacağımız bir kınaydı o da olmayı versin." dedi hiçbir hevesimi arzumu umursamadan. Elime valizi verip kapıya koyacağı bir sığıntıydım onun için. Daha fazla başına bela edemezdi.

Muhtemel Aşk  (TAMAMLANDI)Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon