final 2 (Gerçekler)

1.2K 85 39
                                    


Uykumun arasında ağlama sesi duyuyordum ama gözlerimi aralayıp kalkamıyordum. Bizim küçük prenses gece sık sık uyanıyordu. Doktorun söylediğine göre emme refleksi yüksekmiş. Saat başı emzirip uyumak döngümüz haline gelmişti.

Uyanmak için kendimi zorlarken, yataktaki hareketliliği hissettim, sonra ise Boran'ın fısıldayan sesi,

"Babacım... Anneyi çok yoruyorsun ama Gülce'm." dedi şevkat dolu sesiyle. Babasının sesini duyan prenses ağlamasını mıkırtılara dönüştürürken, "Anne dinlensin biraz biz sohbet edelim olur mu?" derken seslerden Gülce'yi beşiğinden aldığını anladım.

"Öyle güzel kokuyorsun ki, evlat cennet kokarmış derlerdi de inanmazdım." dediğinde gözümü zorda olsa aralayıp onlara baktım. Rahat emzirmem için getirdiğimiz koltukta geriye yaslanmış kızımızı göğsüne yatırmış kokusunu içine çeke çeke sohbet ediyordu.

Şu manzara öyle kıymetliydi ki benim için, döktüğümüz her damla göz yaşına bedel günler yaşıyorduk son altı haftadır. Boran bütün zamanını bize ayırıyor, işe gitse de adeta uçarak yine bize geliyordu. Onu kapıda kızımızla karşılamak, bize gelirken ışıldayan kara gözlerindeki pırıltılara şahit olmak çok güzeldi. Beni öpüp kokumu içine çekmeden kızına pas vermiyor oluşu ise çok kıymetliydi benim için.

Dilber hanım kızımızın kırkı çıkana kadar yanımızda kalmak istemiş ve bu süreçte gerçekten iyikim olmuştu. Ne zaman paniklesem, ne zaman elim ayağıma dolaşsa yanımdaydı. Onunla hiç geçirmediğimiz kadar çok zaman geçirmiştik. Boran hem anne sevgisini, hem evlat sevgisini doyasıya yaşarken onun için mutluydum. Geç kalsalarda telafi etmeye çalışıyor olmaları çok güzeldi.

Prenses babasının kokusuyla mayışsa da açlığını bir kenara atamamış olacak ki mızıldandı,

"Azcık daha sabret güzelim, nasıl kıyıpta uyandırayım anneni. Gülce ikinizin de saçının teline bile kıyamıyorum biliyor musun? Bir yılda hayatımı cennet bahçesi yaptınız. İyi ki bana geldiniz..." deyip kızının boynundan derin bir nefesi daha içine çekti.

Yavaşça doğruldum yatakta gözleri beni buldu hemen,

" Uyandırdık mı Deryam, sessiz olmaya çalıştık ama bu prenses hep aç... Daha fazla dayanamadı."

Yataktan kalkıp ona doğru yürüdüm, Boran'ın dizine oturdum. Boynundan derin bir nefesi içine çekip, dudaklarımı boynuna bastırdım.

"Ohhhh..." dedim dolu dolu, "şarjımı doldurdum, kızımla ilgilenebilirim."

"Hımmm..." dedi mest olmuş bir tonda "Benim şarjım nasıl dolacak güzelim."

Gülce'yi alıp dizinden kalktım, sırtımı yatak başlığına dayayıp kızımın karnını doyurmaya başladığımda,

"Aslında kızın birazcık müsade etse..." dediğim de kaşları havalandı. Ne demek istediğimi anlasa da konduramadı. Çapkınca süzdüm onu... Bana uyacak sandım ama,

"Çok yoruluyorsun güzelim, kızım müsade ettiğinde dinlenmeni tercih ederim." dedi.

Azcık trip atmaktan kimseye zarar gelmezdi değil mi?

"Sen beni beğenmiyorsun artık..." deyip dudaklarımı büzdüm, "Çirkin oldum tabii..." diyerek suratımı astım. Telaşa kapılışını izlemek keyifliydi.

"Güzelim deli misin? Ölüyorum senin için." diyerek kalkıp yanıma geldi. Başımı diğer yana çevirip burnumu havaya diktim.

"Derya'm bakmaya kıyamıyorum, öyle güzelsin yavrum." dediğin de dayanamayıp kıkırdadım. "Bak hele sen benimle mi uğraşıyorsun." deyip dudaklarıma sert bir öpücük bıraktı.

Muhtemel Aşk  (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin