Hesna (özel bölüm)

644 46 27
                                    

     Elimdeki baklava hamurunu bezelere ayırırken, hiç bir iş yapmayıp başımda mütettiş gibi dikilen amca kızım Fatma elindeki kahvenin son yudumunu içip fincanın ağzını tabağı ile kapattı.

    "Neyse halim çıksın falım..." deyip bir tur döndürdüğü fincanı ters çevirip mutfaktaki masaya bıraktı.

   Annesi Halide yengem keyifle sandalyesine yaslandı, 

    "Senin falında ne çıkacak Fatma'm Bekir Ağa çıkmıştır." deyip kolunda ki bilezikleri geriye çekti şıngırdatarak "Sen oldum olası kısmetliydin zati. Sonunda ağa konağına gelin olacaksın, daha sırtın yere gelmez." dedi.

    Fatma duydukları ile iyice çoşarken,

    "Ay anne Zelal'in aklına uyduk çıktık bir yola ama Bekir Ağa'ya sözü geçer mi?" dedi şüpheye düşerek.

    "Ona sözü geçmez de, babasına nazı geçer Zelal'in. Bekir de babasını çiğneyemedi demek ki yarın hayırlı bir iş için ziyaret edeceğiz diye haber yollamışlar. Sen oğlanı avucuna almaya bak, Cihan deli görünür ama saftır. Bekir daha tehlikeli, sessiz insandan korkarım." diye kızına akıl verdi kendince.

    "Sen merak etme anacım, işveydi cilveydi benden sorulur." deyip kıkırdadı.

    Yengem yerinde doğrulup aldığım bezeleri saydı.

    "Bana bak Hesna o baklava güzel olmazsa yandın, kömürlükte yatarsın farelerle." dedi çocukluktan beri ettiği tehtid hâlâ beni ürpertirken,

    "Öğrettiğin gibi yapıyorum yenge merak etme." diyebildim.

    Yengem becerikli kadındı, çoğu işi ondan öğrenmiştim. Gerçi ben öğrendikçe o elini eteğini çeker olmuştu işler bana kalmıştı ama şikayetçi de değildim. Okutacaklarından ümidi kesince işler bana meşgale olmuştu.

    "Anne..." dedi Fatma e'sini uzatarak, "Dün Boran Ağa karısı ile Reyhani oynarken Zelal'i gördün mü? Hırsından tırnakları avucunu deldi." deyip müstakbel görüncesinin dedikodusunu açtı ortaya.

    "Zelal'den korkuyorum ben Fatma, sen de yakın dur amma sırrını verme. O evde sevilmen Zelal'den geçer unutma. O sevmediğini sığmaz eder, Bekir bile duramaz önünde." deyip açmaya başladığım hamura baktı, "Nişastaya boğma sert olur sonra." diye bana uyarısını yapıp sözüne kaldığı yerden devam etti. "Zelal derdine yansın Boran'ın karısı nereye Zelal nereye... Bak görürsün hırsından kendini yer de elinden birşey gelmez."

    Ana kız sohbetleri koyuydu, ben evden çıkmayınca anca onlardan dinlediğim kadar biliyordum olanı biteni. Fatma üniversitesiyi bitirmişti ama çalışmak için değil okudum demek için. Onun tabiriyle etiket önemliydi.

    Sonunda  aradığını da buldu, Bekir ağayı uzun zamandır dilinden düşürmüyordu. Zelal ile sırf bunun için ahbap oldu. İstediğini de aldı yarın istemesi olacak.

    Bitirdiğim baklavanın yağını verip fırına attım. Belimi esnetip köşedeki sandalyeye oturdum. Tek kalmıştım mutfakta, onlar ana kız yarın ne giyeceklerinin peşine düştüler.

    Benim de anacığım ölmeseydi diye geçti içimden, isyan değil de hayaller peşimi bırakmıyordu. On yaşıma kadar el bebek gül bebek büyüyüp sonra hizmetçi muamelesi görmek nefsime ağır geliyordu. Babam hep kızımı okuyacağım derdi, öğretmen olacak benim Gül goncam diye saçlarımı severdi. Onlardan başka da sevenim olmadı zaten ne beni, ne de saçlarımı...

    Fırında ki tepsiyi çevirdim her yanı eşit pişsin diye. Fatma yapmış olacak Bekir Ağa için, güzel olması şart. Güldüm aklıma gelenlere, eline oklava versen baston sanar bizim kız ama reklamı kuvvetli.

Muhtemel Aşk  (TAMAMLANDI)Where stories live. Discover now