Bordo Elbise

870 105 12
                                    

    Derya'dan,

    Kapıyı tıklayıp içerden gelecek sesi bekledim.

    "Rahatsız etmeyin demedim mi?" diye kükreyen adamı duymamla bir adım geri attım. Sekreteri uyarmıştım der gibi baktı yüzüme. Derin bir nefes alıp cesaretimi topladım. Kapının kolunu aşağı indirip, çekinerek başımı aralıktan uzattım,

    "Merhaba." dediğim de,

    Hızla sandalyesinden kalktı, bana doğru adımlarken,

    "Derya!" diyerek ismimi söyleyebildi tüm şaşkınlığı ile.

    "Gelebilir miyim?"

    "Tabii ki sorman hata." deyip oturmam için koltukları işaret etti.

    Kendisi kapıya yakınken,

    "Ne içersin?" diye sordu.

    "Meyve suyu olabilir." dedim telaşına gülümseyerek.

    "Taze sıkılmış portakal suyu getirin, bana sade kahve" deyip kapıyı kapattı. Hâlâ beni gördüğüne şaşkın, rahat görünen koltuğuna oturdu.

    "Hep böyle sinirli misin? Bana mı denk geldi?" diye sorduğum da güldü.

    "Son günler de hayatım pek yolunda gitmiyor. Yoksa pamuk şekeri gibi adamım." dediğin de gülmek ile gözlerimi devirmek arasında kaldım.

    "Devran, işler neden bu hale geldi hatırlamıyorum ama üzgün olduğumu bilmeni istiyorum." dediğim de yalancı neşesi kayboldu.

    "Senin hatan değil Derya, bunlara takılma iyileşmene bak. Boran son günlerde çok kötü, ne oldu diyorum anlatmıyor içine kapandı iyice."

    "Seninle iyi anlaşıyormuşuz, öyle istihbarat aldım." dedim ilk olarak.

    Acı bir tebessüm oturdu yüzüne,

    "Ben tek çocuğum Derya, ama sen benim kız kardeşim gibi oldun. Elimden geldiğince sana destek olup korumaya çalıştım. Gerçi pek başarılı olamadım. Gözlerimin önünde yuvarlandın o merdivenlerden." deyince bu kez ben,

    "Senin suçun değil, bilemezdin." dedim.

    Aramızda ki sessizliği, sekreterinin getirdiği meyve suyu ve kahve böldü.

    Tekrar yanlız kaldığımızda,

    "Bizim Boran ile derdimiz neydi Devran?" diye sordum açık açık.

    Kaşları şaşkınlıkla havalandı, böyle açık bir soru beklemiyordu.

    "Derya, tahmininden çok daha karışık ve yaşamadan anlaşılmayacak yanları var." dedi daha sorma der gibi ama ben peşini bırakacak değildim.

     "Bana söylediği, daha doğrusu hatırlayabildiğim şeyler çok ağır Devran, resmen kovmuş beni ama inatla gitmemişim. Hoş şimdi de gidemiyorum." dediğim de ikimiz de güldük.  

    "Sen ona çok aşıksın Derya. Boran'ın neyi neden yaptığını anlayınca elini sımsıkı tuttun bırakmadın." deyip sustu.

   İşte yine aynı yer, aynı bilinmezlik,

    "Neyi, neden yaptığını biliyor musun?" dedim şirkete geliş sebebimi açıklayarak. Bilse bilse Devran bilirdi, ikimize de bu kadar yakın olduğuna göre...

    "Biliyorum..." dedi bakışlarını dışarı çevirerek.

    "Bana Boran'ın yaralarını anlat Devran, ben başka bir kadın değilim Derya'yım. Yine anlar, yine sararım onun yaralarını. Yeter ki o sözleri sindirecek sebeplerim olsun." dedim gözlerinin içine bakarak. Biliyorum bu kez doğru kapıdaydım.

Muhtemel Aşk  (TAMAMLANDI)Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon