Bölüm 5

3.4K 98 16
                                    

  Atiye o gün kendisinden yardım istemeye gelen çocukluk arkadaşı Reyhan'ı evine uğurlayınca uzun uzun kendini dinledi. Aralarını yapmıştı ama, içte içe gönlü Cemal'e akmaya başlamıştı. Durduramıyordu bu gidişi, kontrolü imkansız coşkun bir sürükleniş. Son günlerde kıskanır olmuştu Cemal'i. Durmadan kendine :''Yanlış mı yaptım ben? Bana ne oluyor? Sanırım seviyorum. İçim kımıl kımıl oluyor onu görünce. Niye daha önce bu olmadı? Yani Reyhan'ı  ona yavuklu yapmadan önce.....Aklımı kaçıracağım!!..Mektupları taşırken bir keresinde eli elime değdi de çarpıldım adeta. Sıcacık, güçlü eller....''O ellerin kendine dokunduğunu düşündü, şöyle bir sarsıldı, yanakları al aldı şimdi. Hele duruşu, bakışı....Gözleri eritmek ister gibi güçlü.....''Ya bir sarılsa bana...''Utandı bir yol düşündüklerinden ama, duramıyordu işte......Bir an öyle kendinden geçti, on dört yıllık yaşamında bu ilkti.....

  Birden dikildi uzandığı sedirde. ''Eee ne olacak şimdi.?Ya evlenirlerse?'' Sonra ani bir karar aldı:''Hayır bu olmayacak. Nasıl ettimse öyle de bozarım!..Başkasını bulur Reyhan, bana ne!..''Beyninde bin bir yılan kıvranmaya başladı. Zaten birkaç gün önce şöyle bir yaklaşmıştı Cemal'e, hiç geri çekilmemişti delikanlı. Anlaşılan, beğenilmenin şımarıklığını yaşıyordu. ''Yarın giderim, gönlünü çeviririm iyice kendime. Artık arkadaşı da kusura kalmasındı. Sevgi böyle bir şeydi. Her şeyi yaptırır, olmayacakları oldurur, insanı yoldan çıkarır........

    Ertesi sabah, kuşluk vakti, ''ibrişim bitmiş, gidip alayım.'' bahanesiyle evden çıktı. Artık bu yola girmişti, durmak yoktu. Keyfi yerine gelmişti. Bütün gece neler diyeceğini düşünmüş, karar etmişti. ''Her şey ne güzel!..Hava, ağaçlar, kuşlar, çiçekler,......''Yerinde duramıyordu Atiye.Dar, taşla kaplı yolda sekerek gidiyordu. Ana sokaktan ayrılıp sağa saptı. Evler azalmaya başladı. Halıcılık kooperatifine yollandı. Cemal orada çalışıyordu. Biriyle haber gönderir, çağırırdı nasıl olsa. Biraz daha ilerleyince dere kenarına ulaştı. Ne güzel akıp gidiyordu. İşte yüreği de böyle akıp gidivermişti sevdaya.

    Kocaman, yemyeşil ağaçlar vardı dere kıyısında. Minik, renk renk kendiliğinden çıkan çiçekler. Aşkı da birden olmuştu kendi kendine. Biri dikkatini çekti, eğilip kopardı ve kulağının arkasına bir güzel yerleştirdi. ''İyi oldu.''diye aklından geçirdi. Sımsıcak yaz tadında kavruluyordu....Karşıdan kooperatifin küçük binasını, kırmızı damını görünce daha da heyecanlandı. Cemal oradaydı, kendini bekliyordu. Adımlarını sıklaştırdı. Bir an önce varma niyetindeydi. Artık ne olacaksa olsun.......

Kocaman, açık kapının önüne baktı, acaba denk gelir miyim diye ama, Cemal görünürde yoktu. Etrafına bakındı. İşte yardım edecek kişiyi bulmuştu. Anlaşılan minik Ayşe, komşularının kızı, babasına yine yemek getirmiş, şimdi de evine dönüyordu. Seslendi:

''Ayşe!! Gel!''

Çocuk bir şey anlamamış, boş boş bakmıştı:

''-Ne var Atiye abla?''

''-Kız gel, bağırma, çabuk...''

''Eee geldim, ne istiyon?''

''-Bak şimdi, benim için bir iyilik yapacaksın. Ben de sana, geçen gün o çok istediğin kırmızı yazmayı vereceğim.Tamam mı?''

''-Neden ?''

''-Of çok sordun!.İstiyor musun kırmızı yazmayı?''

''-Evet''diyen minik kızın gözleri parladı. Annesinden istemişti ama,şimdi para yok diye almamıştı.

''-Ağzını sıkı tutacaksın tamam mı? Şu kağıdı al, Cemal Abine ver.Ötesini sorma. Kimselere bir şey demek yok. Bunu ver, akşama doğru bize gel, yazma senin. Hadi!''

Ayşe, ''Bu ne şimdi?''diye takılıp kaldıysa da sonra''Amannn! Bana ne!...Kırmızıyı çok seviyorum.''diye sonuca bağladı ve çıktığı binaya geri döndü. Atiye sevindi, bu iş tamamdı....

Cemal, küçük Ayşe'nin hızla geldiğini görünce önce anlamadı, eline alelacele sıkıştırılan kağıt parçası daha da şaşırttı kendini. Dörde katlanmış pusulayı açtı:

''Dere kenarına gel. Önemli diyeceklerim var.....Atiye''

Beraber çalıştıkları Osman'a:

''Yerime bakıver, oyalanmadan dönerim.'' Arkadaşının:

''-Ne oldu?''sorusuna cevap vermeden çıktı.

Uzun, hızlı adımlarla buluşma yerine vardı. Atiye kendini bekliyordu.

''-Ne var kız?Reyhan mı gönderdi seni?''

''-Boşver Reyhan'ı!''

''-O ne demek öyle? Sevdamızı biliyorsun.''

''-Biliyorum bilmesine de, nasıl desem? Olacak bir iş değil.''

''Ne değişti birden? Senin bir bildiğin var. Yoksa böyle konuşmazsın. Anlat çabuk,işe döneceğim.''

''-Reyhan çok güzel,çok genç.Yani peşinde dolanan da çok.''

''Olsun, o benim yavuklum.''

''-Acaba?''

''-Deli etme beni! Ne biliyorsan söyle çabuk!''

''-Peki. Dinle o zaman. O kendisinden çok emim olduğun Reyhan, başkasıyla da görüşüyormuş.''

''-İnanmam!''

''-Bence inan !''

''-Kim? Söyle de gidip bir güzel yüzünü dağıtayım!''

''-Önce sakinleş. Kasabada rezil olmaya değmez. Düşünsene, Cemal sevdiği kızı elinden kaçırdı diyecekler. Öyle aldatılmış, pısırık...''

''-Dedirtmem!''

''-Bence bu duyulmadan sen ayrıl ondan. Sana kız mı yok!''derken Cemal'e sokuldu. Bedenleri birbirine değiyordu şimdi. Kızın mis gibi kokan saçları önce dikkatini çekti. Atiye güzel kızdı aslında. Neden olmasın? Atiye sanki onum aklından geçenleri anlamıştı, cilveli bir gülüş atarak:

''-Ben güzel miyim Cemal?''

''-Çok güzelsin.''

''Beni sever misin? Ben sana nicedir yanığım.''

Cemal'in yüreğine güçlü bir erkek gururu doldu. Ağzını yaya yaya sırıtarak:

''-Sevmez miyim?

''-Oldu bu iş! Sen benim tek yavuklumsun. Seni asla aldatmam! ''dedi ve Cemal'e daha da sokuldu. Birbirlerinin nefesini hisseder oldular. Cemal şaşkın ama istekli. Tüm bedeni ateşler içine düştü. Atiye daha da yaklaştı ve dudaklarına ilk öpücüğü kondurdu. İkisi de istekle birbirlerine daha, daha sokuldular. Aynı alevde eriyorcasına....Akıllar uçup gitti.

Şimdi ikisi de birbirlerine bakarak nedensiz gülüyorlardı. Konuşmadan, bakışlarla kavil ettiler. Sonra Cemal işini hatırladı:

''-Gitmem gerek!''

''-Git. Evden bir yolunu bulup çıkınca sonra yine gelirim.''

Cemal, şaşkın,garip,ne düşüneceğine bile kararsız geri döndü. Atiye ise sevinçten deli. Bu kadar kolay olacağını düşünmemişti. Güzelliğinin de etkisi olmuştu. Nasıl da girivermişti kanına?!.. Oluverdi ve kendi hükmü başladı Cemal'de. Büyük iş becermiş, ciddi insanların ağır hareketleri ile evin yolunu tuttu ama, kalbi cıvıl cıvıl.......

  Ana sokağın başındaki eski, derme çatma dükkana uğramayı unutmadı Atiye. Rastgele seçtiği birkaç renk nakış ipini alıp yoluna devam etti. Evdekilere yalancı çıkmaması gerekiyordu.

Okuldan yeni çıkmış Nesrin'i  birden karşısında görünce önce afalladı. Çocukluk arkadaşını görmüş gibi oldu. Nesrin:

''-Atiye abla nereden böyle?''diye sorunca, suçlu gibi bir sesle:

''-Nakış ipim bitmiş, aldım. Sağlıcakla kal hadi, acelem var.'' laflarını geveleyip yoluna döndü.



SEVMEK ÇOK ZOR (1) (RUMELİ  YÜREĞİM)(TAMAMLANDI)حيث تعيش القصص. اكتشف الآن